Kışın hastalıkların neden bu kadar arttığını ise Prof. Dr. Üskü, “Öncelikle havanın soğuması, burundan başlayan ve akciğerlere kadar devam eden solunum yolu mukozasının kurumasına ve enfeksiyonlara karşı bariyer görevlerinin azalmasına neden olur. Bir diğer neden ise okulların açık olması ve insanların soğuk havalarda daha çok kapalı ve sıcak olan alışveriş merkezleri, sinemalar ve gösteri salonları gibi ortamlarda kalabalık olarak bulunmaları ve buraların yeterli havalandırılmaması solunum yoluyla bulaşan mikropların çoğalmasını ve daha çok kişiye bulaşmasını sağlıyor” diyor.
Kış mevsimi bizi hastalıklara karşı daha dirençsiz yapsa da alınacak tedbirlerle bu hastalıklardan korunmak mümkün. Prof. Dr. Üskül “Kış aylarına girerken mutlaka genel kontrollerinizi yaptırmalı, eğer hekiminiz öneriyorsa koruyucu grip ve zatürre aşılarınızı olmalısınız. Özellikle, doğal yoldan veya ilaç şeklinde bağışıklık sistemini güçlendirici vitamin takviyeleri ve gıda takviyesi yapmalısınız. Süt ve süt ürünleri protein, A ve B12 vitaminleri için önemli kaynaklardır. Taze sıkılmış portakal suyu içmeyi ve balık yemeyi de ihmal etmeyin” diyor.
Bunların dışında alınması gereken tedbirler de var. Genel temizlik kurallarına uymalı ve virüs ve bakterilerin bolca dolaştığı kış aylarında ellerinizi her zamankinden daha sık yıkanmalısınız. Kapalı, kalabalık ve yeterli havalandırma olmayan ortamlarda uzun süre kalmamalı, enfeksiyonu olan kişilerle yakın temastan kaçınmalı, hava sıcaklığına uygun kıyafetler giymelisiniz. Prof. Dr. Üskül kış aylarından evlerin ve işyerlerinin ısıtılması ve ısının korunmasının hastalıklardan korunmada önemli olduğunu ifade ediyor. Evde ve iş yerinde, mümkün ise gün içinde kullanılan tüm odaların ısıtılması gerekiyor.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için ne yapmalı, nasıl beslenmeli?
İdeal oda sıcaklığının 21-22 derece olduğunu belirten Prof. Dr. Üskül “Isınma sağlanırken oda havasını çok kurutmakda rahatsızlıklara neden olabilir. Bu nedenle nem oranını düzenleyecek uygun tedbirler alınmalı. Bunun en pratik yolu kalorifer üzerine konan su dolu kaplardır. Bol sıvı tüketmeli, sigaradan ve sigara içilen ortamlardan uzak durmalısınız. Düzenli ve kaliteli bir uyku da son derece önemlidir” diyor.
Her türlü önlemi almaya çalıştınız ama yine de hasta oldunuz. O zaman hastalığınızın ailenize ve sevdiğiniz insanlara bulaşmasını azaltmak için öksürme ve aksırma sırasında ağız ve burnunuzu mutlaka kapatın. Ellerinizi sık sık bol su ve sabunla yıkayın. Odanızı sık sık havalandırın. Mümkünse aynı ortam ve odayı paylaşmayın.
Kış aylarında görülen solunum yolu enfeksiyonlarında en sık hastalık belirtileri ateş, öksürük ve ağrıdır. Ağrı baş, boğaz, kulak, göğüs ve sırt ağrısı şeklinde olabilir. Bunların dışında hapşırma, burun tıkanıklığı, burun ve geniz akıntısı, yutma güçlüğü, ses kısıklığı, balgam çıkarma, hırıltılı soluma ve nefes darlığı da görülebiliyor. Solunum yolu şikâyetlerine ek olarak halsizlik, iştahsızlık, tüm vücutta kırgınlık, yaygın kas ağrısı, bulantı ve kusma gibi sistemik bulgu ve şikâyetlerin de olabileceği akılda tutulmalıdır.
Soğuk algınlığı, yaklaşık 200 farklı virüsün neden olduğu hafif seyirli, üst solunum yolları bulgu ve belirtileriyle seyreden ve dünyada insanoğlunu en fazla etkileyen hastalıktır. Soğuk algınlığı her mevsim görülebilir. Kapalı ortamlarda yaşamın artmasından dolayı en sık kış aylarında ortaya çıkıyor. Soğuk algınlığına neden olan virüslerle karşılaştıktan 24 – 72 saat kadar sonra boğaz ağrısı, boğazda kuruluk ve kaşıntı hissi meydana geliyor.
Sonrasında hızlıca burun akıntısı, burunda tıkanıklık, hapşırma, öksürük ve halsizlik görülüyor. Başlangıçta burun akıntısı su gibi iken giderek koyu kıvamlı bir hal alıyor. Bulaştırıcılık en fazla bu dönemdedir. Normal şartlarda istirahat, dengeli beslenme ve şikâyetleri azaltan etkisi olan ilaçlarla ortalama bir haftada düzeliyor.
Hasta kişilerin öksürük ve hapşırıklarıyla havaya saçılan damlacıkların içinde bulunan virüsler havada asılı kalarak başka kişilere bulaşıyor. Özellikle rinovirüsler eşyalar üzerinde günlerce canlı kalabilmektedirler, bu yüzden direkt temas yoluyla bulaşma sık olarak görülüyor.
Grip influenza ismindeki bir virüsün sebep olduğu, üst ve alt solunum yollarını tutan son derece bulaşıcı bir enfeksiyondur. Diğer solunum yolu virüsleri gibi influenza da hasta kişilerin öksürme, hapşırma ve konuşması sırasında dışarı saçılan küçük damlacıklar yoluyla bulaşıyor. Hastalığı taşıyan kişilerin öksürmesi ya da hapşırması ile havaya yayılan damlacıklarla ve doğrudan temasla bulaşan grip aynı zamanda kapı kolları, bilgisayar klavyeleri, telefonlar gibi ortak kullanılabilecek eşyalar ilede bulaşabilen bir enfeksiyondur. Özellikle okul, kreş, işyeri, toplu taşım araçları gibi mekânlarda hastalık kolaylıkla bulaşabiliyor.
Gribe ne iyi gelir? Grip ne zaman tehlikelidir? Nasıl hafif atlatılır?
Bağışıklık sistemi güçlü olan kişilerde influenza virüsü endişe edilecek tablolara yol açmıyor. Yatak istirahatinin yanı sıra yakınmaları hafifletmeye yönelik tedaviler, ağrı kesici ve ateş düşürücüler, burun akıntısını azaltan ilaçlar ve ilk 48 saat içinde başlanan antiviral ilaçlar gribin hızla düzelmesini sağladığı gibi bulaştırıcılığı da ortadan kaldırıyor. Halk arasındaki “antibiyotiklerin gripte etkili olduğu inanışı” son derece yanlıştır. Grip esnasında bilinçsizce kullanılan antibiyotikler solunum yollarımızdaki yararlı bakterileri baskılayarak yarardan çok zararlı etkilere yol açabiliyor. Antibiyotiklerin hiçbir zaman hekim önerisi olmadan kullanılmaması gerekiyor.
Grip özellikle yaşlılarda, diyabetlilerde, altta yatan böbrek, kalp ya da solunum sistemine ait kronik hastalığı olan kişilerde daha ağır hatta ölümcül seyredebiliyor. Bu nedenle özellikle 65 yaş üstü kişiler, kronik hastalıkları olanlar, okul, kreş, cezaevi gibi kalabalık yerlerde çalışanların her yıl Eylül Ekim ve Kasım aylarında grip aşısı yaptırmaları önemlidir. Grip virüsü her yıl kendisini değiştirdiği için bir önceki yılın aşısı bir sonraki yıl etkili olmaz ve aşının her yıl tekrarlanması gerekiyor.
Bronşit, bronş adı verilen hava yollarının iltihabi durumudur. Akut bronşit tedavi edilmezse pnömoni (zatürre) gelişebilir. Akut bronşit, çoğunlukla bakteriler ve/veya virüslere bağlı olarak ortaya çıkar. Genellikle günlük aktiviteleri kısıtlamayacak şekilde hafif seyreder ve tamamen geçer. Akut bronşit üst solunum yollarının viral enfeksiyonlarından ya da soğuk algınlığından sonra da görülebilir. Özellikle sigara içenlerde ilerleyerek zatürreye yol açabilir. Burun akıntısı ve boğaz ağrısının ardından kuru öksürük ortaya çıkıyor.
Hafif ateş ve öksürük nöbetleri şeklinde olabiliyor. Kuru gıcık tarz öksürük daha sonraları balgamlı hale gelebiliyor. Akut bronşit tanısı, öykü ve fizik muayene ile koyulmaktadır ancak tanıyı kesinleştirmek için akciğer grafisi, kan tahlilleri, ve akciğer fonksiyon testlerinin yapılması gerekiyor. Akut bronşitte genel olarak akciğer filmleri normaldir. Film çekilmesinin amacı pnömoni gelişip gelişmediğini anlamak içindir.
Akut bronşit çoğunlukla virüs enfeksiyonlarına bağlı oluştuğundan, antibiyotik tedavisi genellikle gereksiz olup; destek tedavisi yeterlidir. Ateş düşürücüler ve ağrı kesiciler, öksürük şurupları verilmeli ve sıvı alımının artması sağlanmalıdır. Özellikle sigara içenlerde akut bronşit hızla sekonder bakteriyel enfeksiyonlarla komplike olabildiğinden antibiyotik tedavisi hekim önerisi doğrultusunda kullanılmalıdır.
Pnömoni (zatürre), Türkiye’de hastalıklar içinde 5. sıradaki, enfeksiyonlar arasında 1. sıradaki ölüm nedenidir. Özellikle 5 yaşından küçük çocuklarda kış aylarında yaygın olarak görülür, yaş büyüdükçe görülme sıklığı azalır. Pnömoni, enfeksiyon etkenlerinin akciğerlere ulaşması sonucu akciğer dokusunda mikrobik iltihabi bir durumun gelişmesidir. Akciğerlerdeki hava keselerinin içi hava yerine iltihaplı sıvı ile dolar. Bunun sonucunda kana yeterli oksijen ulaşamadığı için vücut hücrelerinin çalışma düzeni bozulur. Çok çeşitli bakteriler, virüsler, mantarlar ve çeşitli kimyasal maddeler pnömoniye (Zatürre) neden olabilir.
Zatürre (pnömoni) nedir? Kimlerde görülür? Belirtileri ve tedavisi
Ani ve şiddetli ataklarla gelen kuru öksürük, ateş ve titreme, koyu pas renginde balgam, nefes alırken şiddetli bıçak batar gibi göğüs ağrısı, bulantı, kusma ve halsizlik görülüyor. Bazen balgamda kan görülebilir. Zatürrelerde hızlı tanı konulup erken dönemde antibiyotik başlanması çok önemlidir. Antibiyotik başlanmasındaki gecikme ölüm riskini arttıran en önemli nedendir. Bu yüzden zatürre düşündüren şikâyetlerin olması durumunda hızlıca bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?