Bacaların duman ve gazları çekişinin yeterli olmamasına lodos da eklenince karbonmonoksit zehirlenmeleri ciddi artış göstermektedir. Karbonmonoksit gazına maruz kaldığımızda, kandaki hemoglobinin %20’si karboksihemoglobine dönüşür. Bunun sonucunda oluşan ilk belirtiler baş dönmesi ve baş ağrısıdır. Duman zehirlenmesi ölümcül olabildiği için ilk yapılması gereken 112 Acil Servisin aranmasıdır. Ortamdaki dumanın azaltılması için mutlaka pencereler açılarak ortam havalandırılmalıdır. Karbonmonoksit (soba) zehirlenmesinin belirtileri, tedavisi ve soba zehirlenmelerinde ilk yardım hakkında kapsamlı bilgiler:
İçindekiler
Zehirli bir gaz olan karbonmonoksit (CO), doğal gaz, tüp gazı, benzin, kömür ve odun gibi yakıtların yanması ya da tam olarak yanmaması sonucu oluşur. Duman içinde yoğun olarak bulunmakla birlikte, gazın kendisinin, havadan hafif, kokusuz, tatsız, renksiz olması ve tahriş edici olmaması nedeniyle fark edilmediğinden “sessiz katil veya sinsi düşman” denilir. Yapısında karbon içeren yakıtların, havalandırması az olan yerlerde yanmasıyla (maden ocakları, garajlar vb.) karbonmonoksit zehirlenmesi çok sık görülür.
Karbonmonoksite maruz kalındığında kandaki hemoglobinin %20’si karboksihemoglobine dönüşür. Bunun sonucunda oluşan ilk belirtiler baş dönmesi ve baş ağrısıdır. Kandaki karboksihemoglobin oranı %50’ye çıktığında bilinç kaybı, %60-70 civarına yükseldiğinde ise ölüm gerçekleşir. Karbonmonoksit zehirlenmesi yavaş yavaş ortaya çıksa da, aşağıdaki belirtileri dikkate almak gerekir.
Soba (Karbonmonoksit) zehirlenmelerinde acil ilk yardım yöntemleri
Karbonmonoksit (CO) gazı, solunduktan sonra akciğerlerden kana geçerek, alyuvar dediğimiz, kırmızı kan hücrelerinin içerisinde bulunan ve dokulara oksijen taşıyan hemoglobine oksijenden ortalama 200 kat daha hızlı ve çok sıkı bağlanarak karboksihemoglobin (COHb) oluşturur. Normalde havadaki oksijenleri oksihemoglobin şeklinde, hücrelere taşıyan alyuvarlar, karbon monoksit gazına maruz kaldığımız süre boyunca, yeterince oksijen taşıyamadığından, hücreler ölmeye başlar ve özellikle beyin başta olmak üzere, kalp ve diğer organlar fonksiyon göremez duruma gelir.
Hücre ölümlerinin ilk etkisi beyinde görüldüğünden, vücudun ilk tepkisi baş dönmesi ile baş ağrısıdır. Karbonmonoksit gazının yoğunluğu ve süresi zehirlenmede önemli olup, belirli bir seviyeden sonra hastaya, acil müdahale edilse bile, beyin hücrelerinde ölüm gerçekleşeceğinden geri dönüşü olmayan hasarlar oluşabilir.
Karbonmonoksit zehirlenmesinin tedavisi, hastanın klinik durumuna ve kandaki “karboksi hemoglobin (COHb)” miktarına göre yapılır. Hastalara, serum takıldıktan sonra, hayati durumu kontrol altına alınıp, kalp, akciğer ve beyin fonksiyonları değerlendirilir.
Karbonmonoksit zehirlenmesi şüphesi olan veya teşhisi konulan her hastaya, hızla yüksek dozda (tercihen %100) oksijen verilir. Ağır karbonmonoksit zehirlenmesinde, kalp-dolaşım sistemi ve nörolojik bozuklukların görülme ihtimali yüksek olduğundan, yaklaşık 4 saatlik %100 oksijen tedavisine rağmen düzelmezse, hiperbarik oksijen tedavisine başlanması gerekir.
Hiperbarik Oksijen Tedavisi (HBOT), tümüyle basınç odasına giren hastaya, yüksek basınçlarda, aralıklı olarak %100 oksijen solutulmasıyla uygulanan bir tedavi şeklidir. Özellikle beyin başta olmak üzere, hayati organlardaki karbonmonoksitten etkilenmiş hücrelere oksijen sağlanarak, canlılığı devam ettirilir, daha fazla hasar görmemesi sağlanır.
Zehirlenme ve diyabet, felç, yanıklar gibi birçok hastalıkta hayat kurtaran, hasarı azaltan, kalıcı hasar oluşumunun önlenmesinde de önemli yeri olan tedavi işlemidir. Hiperbarik Oksijen Tedavisi (HBOT), tümüyle basınç odasına giren hastaya, 1 atmosferden (deniz seviyesi) yüksek basınçlarda (genellikle 2-3 atmosfer), maske, endotrakeal tüp veya özel başlıklarla aralıklı olarak %100 oksijen solutularak uygulanan bir tedavi şeklidir.
Basınç altında, belirli bir hacim içinde, çok daha fazla oksijen molekülleri olduğundan, yani kanda çok daha fazla çözünmüş hiperbarik oksijenle, hasar görmüş hipoksik hücrelere oksijen sağlanır. Böylece hemoglobine çok sıkı olarak bağlanmış karbon monoksit molekülünden kurtulmak mümkün olabilir.
Klinik bulgular genellikle karboksihemoglobin (COHb) düzeyleri ile ilişkilidir. COHb düzeyi yüzde 10’un altında ise genellikle herhangi bir etki görülmez. Yine de düşük COHb seviyeleri kalp ve akciğer problemlerini alevlendirebilir. Göğüs ağrıları veya aritmiler ortaya çıkar. Karın ağrıları ve kas krampları oluşabilir. Eğer yüzde 20’nin üzerine çıkarsa baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı ve senkop (bayılma) görülebilir.
Görme bozuklukları yüzde 30’un üzerindeki değerlerde, şuur bozukluğu ve konsantrasyon güçlüğü ise yüzde 40’ın üzerindeki değerlerde görülebilir. Solunum zorluğu vardır ve eğer COHb düzeyleri yüzde 50’yi geçerse inme ve koma, yüzde 60’ı geçerse kalp-akciğer sorunları ve ölüm meydana gelir. Ancak klinik tablo ile COHb düzeyleri arasında paralellik olmayabileceği akılda tutulmalıdır.
Zehirlenmeden kurtulma durumunda, halsizlik, baş ağrısı, bulantı ve kusma birkaç güne kadar devam edebilir. Zehirlenmeden sonra düzelen hastaların yaklaşık yüzde 10’unda ise çeşitli derecelerde nöropsikiyatrik bozukluk görülür. Bu hastalarda parkinsonizm, kalıcı bitkisel hayat durumu, konuşma bozukluğu, görme bozuklukları, bilinç kaybı, entelektüel fonksiyonlarda bozulma, kişilik bozuklukları ve psikoz gelişebilir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?
çok güzel bi site
burası çok güzel bir site sakın kapatmayı
düşünmeyin çünküburayı herkez beğeniyo