Şizofreni hastalarında işlevselliğin geliştirilmesinin şizofreni tedavisindeki ana hedeflerden birisi haline geldiğini dile getiren Prof. Dr. Köksal Alptekin, “İşlevsellik kavramı, kişinin yaşadığı toplumla ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde hem kendini hem de çevresindekileri mutlu edebilecek ilişkiler kurabilme becerisi olarak tanımlanabilir. Genel olarak işlevsellik toplumsal uyum sağlama becerileri üzerinden incelenmektedir.
Göz teması, mimikler, yüz ifadesi, konuşmanın uzunluğu, kendiliğinden olması gibi sözel ve sözel olmayan kişiler arası etkileşimler, toplumsal beceriler içinde yer almaktadır. Günümüzde işlevsellik şizofreni tedavisindeki ana hedeflerden birisi haline gelmiştir. Pozitif ve negatif belirtilerle karşılaştırıldığında bilişsel yetilerdeki bozulmaların işlevsel sonlanımdaki en güçlü belirleyici olduğu söylenebilir.
Şizofreni nedir? Neden olur? Belirtileri ve tedavi yöntemleri
Şizofrenide birçok bilişsel alanda bozulmalar yaşanmaktadır. Dikkat, işleyen bellek, sözel akıcılık, işlemleme hızı, problem çözme, yürütücü işlevler ve sözel bellek bu alanlar içerisinde yer almaktadır. Bu bozulmalar hastalığın ilk evrelerinde ve hatta hastalık öncesi dönemde başlamakta ve iyileşme dönemlerinde de devam etmektedir” dedi.
Bilişsel yetileri bozuk olan şizofreni hastalarının daha çok hastaneye yatarak tedavi görmekte olduğunu söyleyen Prof. Dr. Köksal Alptekin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu hastalar psikiyatrik rehabilitasyon programlarından daha az yararlanmaktadır. İşlevsellik kapasitesinde bilişsel yetilerin önemli bir rolü bulunmaktadır.
Örneğin bir konuşma yapabilme, yemek hazırlayabilme ya da bir yere toplu taşıma aracı ile gidebilme gibi gerçek hayata dayalı işleri yapabilme becerisi, dikkat ve algı bilişsel işlevlerle ilişkilidir. Şizofreni hastalarında bilişsel yetilerdeki bozulmalar ile negatif belirtiler arasında güçlü bir ilişki saptanmıştır. Şizofreni hastalığında toplumsal biliş, bilişsel yetiler ve işlevsellik arasında aracı bir görev üstlenmektedir.
Önceleri bilişsel yetiler ve işlevsel sonlanım arasında doğrudan bir ilişki olduğu düşünülmekteydi. Fakat son yıllarda toplumsal bilişin nörobiliş ve işlevsel sonlanım arasındaki ilişkide aracı görevde olduğu kabul görmektedir. Bu nedenle de toplumsal hem de nörobilişi birlikte iyileştirmek hastaların işlevselliğini olumlu yönde etkileyebilir.”
Şizofreni hastalarının bedensel sağlık sorunlarının normal nüfusa göre daha fazla olduğu belirten Prof. Dr. Alp Üçok ise şu bilgileri verdi: “Psikososyal işlevsellik, kişinin eş, arkadaş, çalışan, öğrenci, ev hanımı, aile ferdi gibi rolleri yerine getirebilme yetisidir. Şizofrenide işlevselliği etkileyen değişkenler arasında semptom düzeyi, madde kullanımı, sigara, tedavi uyumu ve beden sağlığı gibi faktörler bulunmaktadır.
Madde kullanımı ve obezite başta olmak üzere çeşitli sağlık sorunları doğrudan ya da dolaylı olarak işlevselliğin bozulmasına etki edebilmektedir. Nitekim bel çevresi ve beden kitle indeksinin yaşam kalitesiyle ters bağıntılı olduğu bildirilmiştir. Ancak ülkemizde yapılan bir çalışmada bu değişkenler yaşam kalitesi ve işlevsellikle ilişkili bulunmamıştır.”
Madde kullanımının işlevselliğe etkisini inceleyen az sayıda çalışmadan farklı sonuçlar elde edildiğinin dile getiren Prof. Dr. Üçok, “Madde kullanan şizofreni hastalarında yaşamdan memnuniyet daha yüksek bulunmuştur. Bu şaşırtıcı bulgunun uyarıcı madde kullanımının negatif belirtilerde azalmaya yol açmasıyla açıklanabileceği düşünülebilir.
Buna karşın fazla sigara içen hastaların öznel yaşam kalitesinin daha düşük olduğu bildirilmiştir. Kronik bir hastalık olan şizofrenide işlevselliğin geri getirilmesinin giderek önem kazandığı aşikardır. Ekstrapiramidal yan etkileri olmayan atipik antipsikotiklerin kullanımının yaygınlaşmasına paralel olarak şizofrenide işlevsellikle ilgili literatürde ciddi bir artışın gözlenmeye başlanmıştır” diye konuştu.
Şizofreni hasta yakınlarına tavsiyeler ve şizofreniyle ilgili doğru sanılan yanlışlar
Şizofreni hastalarının en büyük sorununun iş bulmak olduğunu belirten Prof. Dr. Mustafa Yıldız, “Avrupa’da şizofreni hastalarının ancak %10 kadarı ücretli bir işte çalıştığı saptanmıştır. İşlevsel ev kadınları da dahil edildiğinde bu oranın %40’a yaklaştığı görülmektedir. Klinik belirti düzeyinden başka yaş ve eğitim düzeyi de hastaların bir işte çalışabilme şansını etkilemektedir.
Hastanede yatış sayısı ve bu yatışların süresi de iş statüsüyle ilintili bulunmuştur. Premorbid dönemde okul ve kişilerarası işlevselliği daha yüksek olan hastaların çalışma şansı daha yüksek bulunmuştur. Daha önce bir işte çalışmış olmak ve iş eğitimi programlarına katılmış olmak da halen çalışıyor olma şansını arttırmaktadır” dedi.
Şizofreni hastalarına yönelik olarak yapılacak işlevsellik ve rehabilitasyon çalışmalarının hastalar üzerinde olumlu etkilerinin olacağını söyleyen Prof. Dr. Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kurulan rehabilitasyon merkezleri ile şizofreni hastaları meslek sahibi olabilir. Yapabilecekleri işlere yerleştirilebilirler. Hastaların iyileşmeleri ve topluma tekrar dönmeleri için bu konu çok önemlidir. Hasta dış dünyanın ne kadar parçası olursa, hastalıkta iyileşme o oranı da o kadar hızlı olur.”
Geçmişte şizofrenide ana tedavi hedefinin hastalığın belirtilerinin azaltılması ve uzun dönem hastane bakımını sonlandırılması belirten Doç. Dr. Oğuz Karamustafalıoğlu ise, son yıllarda tedavide işlevselliğin giderek önem kazanan bir kavram olduğunu söyledi. Doç. Dr. Karamustafalıoğlu, hasta işlevselliğinde ilerlemenin tedavi başarısında önemli belirleyicilerden biri olduğuna da dikkat çekti. Şizofrenide akut dönemde davranış ve ajitasyonun kontrolünün hedeflendiğini dile getiren Doç. Dr. Karamustafalıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk hafta içerisinde pozitif semptomlarda düzelme, saldırganlık ve agresyonun kontrol edilmesi, eşlik eden semptomların azaltılması hedeflenmektedir.
Negatif belirtiler ve bilişsel belirtilerde düzelme 6 aylık donemin hedefleri arasında yer almaktadır. Şizofrenide ilk ataktan itibaren geçen zaman içerisinde işlevselliğin başlangıçta hızla azalıp sonra yıkılma ivmesinin yavaşladığı bilinmektedir. Dünya Biyolojik Psikiyatri Federasyonu’nun tedavi kılavuzunda atakların sıklığını azaltmak, bozukluğun morbidite ve mortalitesini azaltmak, ruhsal-toplumsal işlevselliği, bağımsızlığı ve yaşam kalitesini ilerletmek hedef olarak gösterilmiştir.”
Şizofrenide tedavi hedeflerinin belirti kontrolüne odaklanmaktan çıkıp işlevsellik ve iyileşmeyi ileriye götürmeye odaklanmaya başladığını söyleyen Doç. Dr. Karamustafalıoğlu, “Bilişsel işlevlerdeki yetersizlik kişiler arası ilişkileri, ruhsal-toplumsal ve mesleksel işlevlerini, hastaların toplumla yeniden bütünleşmesini etkilemektedir. Hasta işlevselliğinde ilerleme tedavi başarısının önemli belirleyicilerinden birisidir. PSP ölçeği hastanın işlevselliğini değerlendirmek için günlük klinik uygulamalarda kullanılabilir bir ölçektir. Antipsikotik tedavi şizofrenide işlevselliği olumlu etkilemektedir. Klinik uygulamalarımızda tedavi seçimi hem belirti kontrolü hem de işlevsellik göz önünde tutularak yapılmalıdır” dedi.
Şizofreni hastalarının işlevselliğini arttırabilmek için pek çok kriterin göz önünde bulundurulması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Haldun Soygür, şu bilgileri verdi: “Şizofreni hastalarının işlevselliğini arttırabilmek için, hastanın hedeflerini, becerilerini, desteklerini ve kaynaklarını ve buna engel olan etkenleri saptamak ve bu doğrultuda psikiyatrik hizmet sunmak gerekir. Bu amaçla hasta, aile ve tedavi ekibi arasında iyi bir işbirliği yapılması çok önemlidir. Şizofrenide iyileşme ile ilgili bilimsel ve klinik sorumluluklarımızı yeniden biçimlendiren bir bakış açısına ihtiyacımız var. Katılım hakları, kararlılık ve damgalanma/ayrımcılıktan korunma iyileşme için temel önkoşullardır.”
Toplumun şizofreni hastalığını ‘saldırganlık’ ile eş anlamlı gördüğünü; haberlerde, dizilerde, filmlerde şizofreni hastaları zarar veren, tehlikeli insanlar olarak gösterildiğini ifade eden Doç. Dr. Soygür, bunun şizofreni hastalarına yapılan büyük bir haksızlık olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Bir şizofreni hastası tarafından öldürülme olasılığı on dört milyonda birdir. Eğer hasta tedavi ediliyorsa saldırganlık riski daha da azalır. Toplumun şizofreni hastalarını dışlaması riski arttırabilir.
Toplumun şizofreni hastalarından korkmaması, onlara sahip çıkması gerekmektedir. Onlara destek olmak iyileşmede çok önemlidir. Korku şizofreni konusunda bilgi sahibi olmak ve bilinçle aşılabilir. Asında gözden kaçan bir başka nokta da, kırılganlıkları, savunmasızlıkları ve yalnızlıklarıyla bizzat şizofreni hastalarının kendilerinin şiddete maruz kalma risklerinin artmış olduğudur. Adaletsizliğin, eşitsizliğin ve şiddetin her gün arttığı dünyamızda şiddet olayının altında şizofreni hastalarını aramak büyük yanılgıdır.”
Türkiye’de şizofreni hastalarının rehabilitasyonu ve bu hizmetlerin tarihçesi hakkında bilgi veren Bakırköy Ruh ve Sinir Eğitim Araştırma Hastanesi’nden Uz. Dr. Şahap Erkoç ise şunları söyledi: “2000’li yıllarda toplum ruh sağlığı hizmetlerinin yaygınlaştırılması amacıyla faaliyetlere başlanmıştır. Günümüzde de bu faaliyetler hızlı bir şekilde geliştirilmeye çalışılıyor. Bugün Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Türkiye’nin en gelişmiş Gündüz Hastanesi ve Rehabilitasyon Merkezi’ne sahiptir. Hastalar, atölyelerde hocalar ile birlikte çalışmakta; bu çalışmalara hastane dışından da hastalar katılıyorlar. Son yıllarda Toplum Ruh Sağlığı uygulamaları çerçevesinde rehabilitasyon hizmetlerine hız verilmiştir. Ülkemizde toplum temelli ruh sağlığı anlayışının gelişmeye başlaması umut vericidir.”
“Türkiye şizofrenide işlevsellik tartışıyor” çalışmalarının ürünü olan “Şizofrenide İşlevsellik Ulusal Uzlaşı Raporu” açıklandı. 47. Ulusal Psikiyatri Kongresi’nde Janssen Türkiye’nin desteği ile hazırlanan rapor, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Köksal Alptekin’in oturum başkanlığı yaptığı sempozyumda paylaşıldı. Sempozyuma, İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği Hekimi Prof Dr. Alp Üçok, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yıldız, Türkiye Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı Psikiyatri Doçenti Haldun Soygür ve Şişli Etfal Eğitim Araştırma Hastanesi hekimlerinden Doç. Dr. K. Oğuz Mustafalıoğlu konuşmacı olarak katıldı.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?