Metabolik Sendromun, fazla yemek yeme olayını tetiklediğini belirten Elab Labaratuarları Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aytaç Keskineğe, metabolik Sendrom oluşması durumunda kişilerin bir çok hastalığa yakalanma riskinin oluştuğuna dikkat çekiyor. Metabolik Sendromun tanımını şöyle özetliyor : “Metabolik sendrom; obezite teşhisi, kanda trigliserid, kötü huylu kolesterol (LDL-Kolesterol), kan şekeri seviyesi ve insülin direncindeki (kan şekerini ayarlayan hormon) artışlar ve yüksek tansiyon ile birlikte ,iyi huylu kolesterol (HDL-Kolesterol) seviyesinde azalmayla ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. İnsülin direnci iştahın artmasına, bunun sonucunda kan şekerinde artmaya ve insülin direncinin daha da artmasına sebep olan bir kısır döngüdür. Dolayısıyla, fazla yemek yeme alışkanlık olmaktan çıkıp, vücudumuz için ihtiyaç haline gelir.
METABOLİK SENDROM OLMASI DURUMUNDA KİŞİLERDE HANGİ HASTALIK RİSKLERİ ORTAYA ÇIKIYOR?
Metabolik Sendrom ile birlikte; şeker insulin metabolizmasının bozulması sonucunda kolestrol seviyesinde bozukluk, yüksek tansiyon, karın bölgesinde yağlanma ortaya çıkıyor. Önlem alınmaması durumunda ise hastanın iler ki süreçte özellikle kalp damar hastalıkları ve diğer metabolizma hastalıklarına yakalanma riski ortaya çıkıyor. Konuyla ilgili daha detaylı bilgi veren Dr. Aytaç Keskineğe : “Kanda dolaşan yağ miktarının artmasıyla birlikte damar duvarında kolesterol birikimleri oluşmakta ve bunu takip eden süreç içerisinde bazı iltihap hücreleri ve kirecin de bu yapıya eklenmesiyle kolesterol plakları (ateroskleroz plakları) oluşmaktadır. Özellikle kalp ve beyin gibi yaşamsal fonksiyonu olan organları besleyen damar duvarında meydana gelen bu oluşum damarların daralmasına, hatta aniden tıkanmasına yol açmakta; kalp krizi, inme, felç hatta ölüme sebep olmaktadır” dedi.
Türkiye’de yapılan araştırmalarda , kadınlarda erkeklere nazaran çok daha yaygın olan metabolik sendromun, kentsel alanda, kırsal kesime göre daha fazla görüldüğü ortaya çıkıyor. Metabolik sendromda ortaya çıkan tüm rahatsızlıkların; gereğinden fazla kalori alımı ve insülin hormonuna karşı vücudun duyarsızlığına bağlı olduğunu açıklayan Dr. Aytaç Keskineğe ; “ İnsülin normalde kan şekerini ayarlayan, yani kandaki şekeri dokulara taşıyarak dokuların şekeri kullanmasını sağlayan bir hormondur. İnsülin duyarsızlığını yenmek ve dokuların şeker ihtiyacını karşılayabilmek için daha fazla insülin salgılanır. Fakat insulin direncinin artması kan şekerinin vede insülinin artmasına sebep olur. Salgılanan fazla insülin karaciğerde yağ metabolizmasına etki ederek kan yağlarının bozulmasına ve damar sertliğine yol açar. Ayrıca böbreğe etki ederek aşırı tuz tutulumu ve hipertansiyona sebep olur” dedi.
Uluslararası diyabet federasyonu tarafından düzenlenen metabolik sendrom kongresinde yayınlanan kriterler söyle sıralayabiliriz: 1. Karın çevresi kadınlarda >80 cm; erkeklerde >94 cm 2. Trigliserid düzeyinin 150 mg/dL den yüksek olması veya bunu düşürmek için ilaç kullanılıyor olması 3. HDL kolesterol Kadında < 50 mg/dL, erkekte <40 mg/dL 4. Kan basıncının >130 / 80 mmHg olması veya antihipertansif ilaçla tansiyonun regüle olması 5. AKŞ>100 mg/dL olması veya Tip II diyabet tanısı konması Anlatılan bu faktörler arasında metabolik sendrom için esas belirleyici olan ve olmazsa olmaz olan, karın çevresindeki artıştır.
Metabolik Sendromun Sebep Olduğu Hastalıklar tedavi edilmeden bırakıldığında en fazla 10-15 yıl içerisinde aşağıdaki hastalıklar bu tabloya eşlik etmeye başlar 1. Kalp Krizi
2. İnme ve Felçler
3. Tip-II Diyabet
4. Obezite
5. Karaciğer yağlanması
6. Uyku apneleri
7. Böbrek yetmezliği
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?