Yüzümüzün ortasında burun boşluğunun etrafını çevreleyen içi hava dolu kemik boşluklara sinüs denir. Sinüsler, çocukluk ve genç erişkinlik çağında büyümeye ve genişlemeye devam eden hava cepleridirler. Sinüsler normal salgı (mukus) oluşturan burun, sisteminin bir parçasıdır. Normal olarak burun ve sinüsler günde yaklaşık olarak yarım litre mukus salgılar. Üretilen mukus burun zarı (mukoza) üzerinde hareket ederek toz parçacıklarını, bakterileri ve diğer havayla taşınan partikülleri süpürür ve yıkarlar. Daha sonra bu mukus geriye boğaza süzülür ve yutulur. İçindeki parçacıklar ve bakteriler mide asidi tarafından parçalanır. Birçok insan bunun farkında değildir çünkü normal bir vücut fonksiyonudur.
İçindekiler
Sinüzit, sinüslerin enfeksiyonudur. Tipik bir akut sinüzit vakası soğuk algınlığı veya allerjik bir atak sonucunda fazla miktarda mukus salgılanması ile ortaya çıkar. Zarlar o kadar çok şişebilir ki sinüslerin küçük açıklıkları kapanır. Hava ve mukus burun ile sinüsler arasında rahat hareket edemezse mukus sinüsler içinde birikir ve basıncın artmasına neden olur. Hangi sinüsün etkilendiğine bağlı olarak yüzde veya alında üzerine basmakla oluşan, gözler arasında veya gerisinde, yanaklarda ve üst dişlerde ağrıya meydana gelir.
Sinüzit neden olur? Ne iyi gelir? Belirtileri ve tedavi yöntemleri
Çıkışı kapalı ve mukus dolu bir sinüs bakterilerin üremesi için çok uygun bir ortamdır. Soğuk algınlığı normalden fazla sürerse ve sümüğün rengi yeşil-sarıya dönerse veya garip bir tat oluşursa muhtemel bakteriyel enfeksiyon gelişmiştir. Akut sinüzit olgularında yüzdeki ve alındaki ağrı çok kötü olabilir. Sinüs çıkışının uzun süre kapandığı durumlarda kronik sinüzit gelişir. Baş ağrısı az görülür ancak akıntı ve kötü koku devam eder. Enflamasyonun çok aşırı olması sonucunda polip adı verilen oluşumlar gelişir. Bazı sinüzit olguları üst dişteki enfeksiyonun sinüse geçmesi sonucunda oluşur.
Sinüzit olgularının çoğunluğu tıbbi tedaviye cevap verir ve tehlikeli değildir. Bununla birlikte sinüs içindeki bir enfeksiyon hem göze hem de beyne çok yakındır. Enfeksiyonun göze veya beyine yayılması çok nadirdir. Enfeksiyonlu sinüslerden akan mukus akciğerler için tehlikelidir. Böylece sinüzit; bronşit, kronik öksürük veya astımı ya azdırır yada bunların oluşmasına neden olur.
Soğuk algınlığı sırasında veya burun örtüsü şiştiği ve burnun aktığı zamanda veya burun sümükle dolu olduğunda yüzde, yanaklarda, alında veya göz çevresinde ortaya çıkan baş ağrısı muhtemelen sinüzit ağrısıdır. Sinüs enfeksiyonu buna neden olur. Bir başka tür sinüs baş ağrısı ise uçak inmek üzere alçaldığı zaman ortaya çıkar. Bu özellikle soğuk algınlığınız veya aktif allerjiniz varsa belirgin olur (buna “Vakum Baş Ağrısı” denilir). Maalesef sinüs baş ağrısıyla karıştırılabilecek birçok başka neden vardır.
İnflamasyon nedir? Neden olur? Belirtileri ve tedavi yöntemleri
Örnek olarak migren ve diğer damar kaynaklı baş ağrıları veya gerginlik baş ağrısı hem alın ve göz çevresinde ağrı oluşturması hem de burun akıntısına da neden olabilmelerinden dolayı sinüzit ile karıştırabilirler. Ancak bu tip baş ağrıları doktor müdahalesi olmadan kısa sürede gelip geçerler. Doktor müdahalesi olmadan uzun süren ve ancak antibiyotik tedavisiyle düzeltilebilen sinüzitten farklıdırlar. Bununla birlikte arada sırada gelen, bulantı ve kusmaya neden olan baş ağrısı daha ziyade migren baş ağrısıdır. Şiddetli, sık ve uzun süren baş ağrılarının tanısı için mutlaka doktora baş vurulmalıdır.
Gerçekte herkes sinüs enfeksiyonu geçirebilir ancak bazı gruplar daha hassastırlar.
Allerjisi olanlar, iyi nefes almayı ve mukus akışını engelleyecek yapısal burun bozuklukları olanlar, sık sık enfeksiyona maruz kalanlar, sigara içenler.
Sinüzitin tedavisinde üç hedefe yönelmemiz gerekiyor. Bir, iltihapla mücadele etmek. İki, ağrıyı ortadan kaldırmak. Üç, hastalığın müzminleşmesini önlemek. Genel tedavide antibiyotiklerden, ağrı kesicilerden ve ödem çözücü ilaçlardan yararlanılır. Antibiyotikler en sık rastlanan mikroplara uygun olarak seçilmeli. Mesela güçlendirilmiş penisilin ve sefolasporin grubu antibiyotikler tedavide başarılıdır. Tedaviye 10 gün devam edilmeli. Gerekiyorsa hastaya ağrı kesici ve ödem çözücüler dört-altı gün verilmeli.
Tedavi aynı zamanda bölgesel de olmalı. Yani zar tabakasının ödemi ve şişliği ortadan kaldırılmalı ve içerideki iltihabın dışarıya atılması sağlamalı. Dört-beş günü geçmeyecek şekilde burun damlaları kullanılmalı. Hastanın alerjisi yoksa buğuseptillerden yararlanılabilir. Kortizon ve antibiyotikle burun spreyleri verilmeli.
Doktorunuz size soluk alıp vermeniz, burun akıntınızın rengi ve kokusu ve hangi olayların (günün hangi saatinde veya hangi mevsiminde ) bu bulgulara neden olduğu ile ilgili sorular soracaktır. Baş ağrınızı tarif etmeye hazır olun; Ne zaman ve hangi sıklıkta olduğu, ne kadar sürdüğü, bulantı, kusma, görme bozukluğu, veya burun tıkanıklığı ile ilişkili olup olmadığı. Kulak Burun Boğaz uzmanı özellikle mukozanın görünüşüne ve salgının niteliğine dikkat ederek kulağınızı, burnunuzu, ağzınızı, dişlerinizi, ve boğazınızı muayene edecektir. Burnunuzdaki hassasiyeti inceleyecektir. Bazı durumlarda sinüslerinizin röntgen fılmi gerekli olabilir. Tedavi doktorunuzun koyduğu teşhis ile bağlantılı olacaktır.
Enfeksiyon nedir? Neden olur? Belirtileri, türleri ve tedavisi
Antibiyotik tedavisi veya cerrahi müdahale bazen de her ikisi birden gerekebilir. Akut sinüzit çoğunlukla antibiyotik tedavisine yanıt verirken kronik için genellikle cerrahi müdahale gerekmektedir. Son yıllarda uygulanan Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESS) bu hastalıkların çözümünde uygulanan basit bir tekniktir. Sonuçlar oldukça başarılıdır. Eğer bulgular allerji, migren veya sinüzite benzeyen bir başka nedenden dolayı ise doktorunuz alternatif bir tedavi planı uygulayacaktır.
İlaçların “lokal (direkt burun içerisine)” ve “sistemik (ağızdan veya enjeksiyon)” kullanımları vardır. Sinüzitte değişik faktörler için değişik ilaçlar tek başına veya birlikte kullanılırlar.
Antibiyotikler: Etken olarak ancak bakteri varsa antibiyotikler kullanılır. Akut sinüzitlerin bakteriyel türlerinde, kronik sinüzitte akut alevlenmelerde kullanılırlar.
Antiviral ajanlar: Virüs kaynaklı türlerde, her zaman değil, sadece komplikasyon olma durumu yüksek kişilerde kullanılırlar (savunma sistemi düşük, kortizon kullanan, kanser hastası, çok yaşlı ve düşkün kimseler v.b.) . Çok etkili antiviral ajanlar henüz yoktur.
Antifungal ajanlar: Sinüzitte mantar enfeksiyonlarında kullanılırlar.
Kortizon: Burun spreyi şeklinde olabileceği gibi sistemik dediğimiz ağızdan veya enjeksiyon yolu ile de verilebilirler. Spray formlarının yan etkisi daha azdır, sistemik kullanım genelde kısa sürelidir ve operasyon öncesi hazırlık olarak kullanımı yaygındır.
Kortizon nedir? Ne için kullanılır? Faydaları ve yan etkileri
Antialerjik ilaçlar: Antihistaminikler sadece alerjik bünyeli kişilerde kullanılmalıdır. Alerjik bünyesi olmayanlarda mukus salgısının koyulaşmasına yol açarak tedavide ters etki yapabilirler.
Mast hücresi stabilizatörleri: Alerjik bünyeli kişilerde ödem artırıcı salgılar üreten mast hücrelerinin stabil kalması için kullanılan ilaçlardır. Yan etkileri azdır ve uzun süreli kullanılabilirler.
Lökotrien antagonistleri: Daha yeni ilaçlardır. Mast hücresinde olduğu gibi enflamasyonu önlemede kullanılırlar.
Reflü ilaçları: Reflü de sinüzitte ödem yaparak altta yatan önemli bir sebep olabileceği için -reflü olan kişilerde- reflüyü önleyici hayat tarzı ile birlikte reflü ilaçları da tedavinin bir parçasıdır. Bu konuda ciddi yayınlar vardır ve ihmal edilmemelidirler.
Dekonjestan ilaçlar: Damla ve ağız yoluyla alınan ilaçlardır. Her iki formun da uzun süreli kullanılması önerilmez. Burun açıcı spreyler alışkanlık yapabilirler, burun açıcı ağızdan alınan dekonjestanlar tansiyon, göz tansiyonu, prostat, ritm bozukluğu gibi problemleri olanlarda tehlikelidir, kullanılmazlar; ayrıca değişik derecelerde uykusuzluk veya uyku hali, huzursuzluk yapabilirler. Uzun süreli kullanıldıklarında süpürge hücrelerinin fonksiyonlarını bozdukları bilinmektedir.
Salgı önleyici; Antikolinerjik: Mukus salgılayan bezlerin sinir uyarımını etkileyerek etki yaparlar. Ağızdan alnan ilaçlar olduğu gibi burun spreyi şeklinde olanlar da vardır. Ağızdan alınan türleri yan etkileri çokluğu sebebi ile nadiren tercih edilirler.
Antihistaminikler ve kortizon da mukus salgısını azaltıcı ve düzenleyici etkiye sahiptirler. Ödem azaltıcı ilaçlar bölümünde anlatılmıştır.
Mukolitik:Mukus salgısının kıvamını azaltarak daha rahat hareket etmelerine yararlar. Biriken salgının daha kolay boşalmasına yardımcı olurlar.
Değişik etki mekanizmasına sahip alt grupları vardır. Farkları anlamak önemlidir.
1-Burun açıcı (dekonjestan) spreyler: Sadece kısa süreli kullanım içindir. Uzun kullanılırsa alışkanlık ve burun mukozasında hasar meydana getirilerler.
2-Kortizon içeren spreyler: Uzun süre kullanılabilirler. Kana karışma oranları genelde iyi tolere edilir.
3-Antihistaminik içeren spreyler. Alerji ilaçları ihtiva eden türlerdir.
4-Antikolinerjik madde içeren spreyler.
5-Nemlendirici özelliğe sahip spreyler: Bitkisel içerikli spreyler olduğu gibi tuzlu su veya deniz suyu içeren burun spreyleri de vardır.
6-Mekanik etkiye sahip spreyler. Tuzlu sular, deniz suları v.b.
7-Birkaç ilacın birlikte kullanıldığı damla ve spreyler. Son zamanlarda buruna karışık ilaçların sprey veya nebül tarzında ufak parçalara ayrılarak uygulanmasına yönelik aparatlar çıkmıştır. Nebül tarzında bu ilaçların sinüs içerisine girip girmediği tartışmalıdır.
Sinüs ağzılarının cerrahi yolla açılması ve/veya sinüs içerisindeki oluşumların (polip, mukosel gibi) temizlenmesi amacıyla operasyonlar yapılırlar. Operasyon sebepleri:
Sinüzit ameliyatlarında endoskopların gelişmesi bir çığır açmıştır. Endoskoplar hem hastalığın gelişimi, hem teşhisi, hem de tedavisi hakkında çok farklar yaratmışlardır.
Endoskopik muayene ile burun içerisi ve sinüs ağızları çok daha rahat, detaylı muayene edilebilmekte, problemler çabuk ve daha kolay tespit edilebilmektedirler. Günümüzdeki bilgiler dokuya mümkün olduğu kadar saygılı, hedefe yönelik müdahaleler yapılması yönündedir. Sinüs operasyonlarının birçoğu endoskoplarla yapılabilmektedir.
Nadiren sinüse direk müdahalelere ihtiyaç duymaktayız. Endoskopik müdahaleler hem en az doku hasarı oluşması, başarının artması, hem de hasta konforu sağlamıştır. Böylece hasta aynı gün bile evine dönebilmekte, yüzünde, burnunda her hangi bir şişlik, morarma olmamaktadır. Teknolojik gelişmelerle operasyon güvenliği artmıştır.
Teknolojik gelişmeler:
-Endoskop ve görüntü kaliteleri
-Kayıt alabilme
-Balon tekniği ile sinüs ağızlarının genişletilebilmesi
-Navigasyon yöntemleri ile riskli durumlarda müdahale yerinin tespiti
-Kullanışlı tamponlarla hasta konforunun artması
Sinüzitin oluşma mekanizması çocuklarda da erişkinlerdeki gibidir. Buna rağmen iki temel farktan söz etmek mümkündür:
ÖZET
Allerjiniz varsa bunu kontrol edin. Soğuk algınlığı olduğunuz zaman buharla nemlendirici kullanın. Yatağınızın baş tarafı daha yükseltilmiş bir şekilde uyuyun. Dekonjestanlar kullanılabilir ancak içlerindeki kimyasal maddeler adrenalin gibi etki gösterebileceğinden yüksek tansiyonu olanlarda riskli olabilir. Aynı zamanda bunlar uykusuzluğa neden olan uyarıcıdırlar. Kullanmadan önce doktorunuza baş vurun.
Burnunuzu tahriş eden kirleticilerden, özellikle sigara dumanından uzak durun. Dengeli beslenin, düzenli egzersiz yapın. Enfeksiyonu olduğunu bildiğiniz insanlarla ilişkilerinizi sınırlamaya çalışın bu olmuyorsa bir takım önlemler alın (el yıkamak, ortak havlu ve önlük kullanmamak). Birçok reçetesiz sinüs ilacı satılmaktadır ancak uygun bir tanı koyulmadan bunları kullanmak doğru değildir.
En iyisi sizi muayene eden ve sizin şikayetlerinizi bilen doktorunuzun verdiği ilaçları kullanmaktır. Sinüziti olanların sigaradan uzak durması gerekir. Sinüzit, çok sık uçağa binenlerde, dalgıçlarda ve dağcılarda da sık görülür. Müzmin sinüzitli hastalara kaplıca tedavisi de önerilmekte.Kaplıca suyundaki kükürtün, mukozanın mikroplara karşı direnci artırdığı biliniyor.
Sinüzitin oluşmasında önemli etkenlerden biri de dişlerdir. Diş köklerindeki kist, iltihap ya da çürükler sinüzite yol açar. Diş köklerindeki kistler, iltihaplar ve çürükler sinüzite sebep olurlar. Tek taraflı burun akıntısıyla birlikte ağız kokusu, dişlere dokunulduğunda şiddetli ağrı gibi belirtilerden yakınıyorsanız, dikkat! Sizde diş kaynaklı sinüzit olabilir.
Sinüzit iki yolla meydana gelir. Birincisi burun yoluyla sinüzittir. Yani grip, nezle veya farenjit denilen boğaz iltihabının sonucu olarak ortaya çıkar. Sinüzitin oluşmasında ikinci yol dişlerdir. Diş köklerindeki kistler, iltihaplar veya çürükler sinüzite yol açar. Daha az sinüzit oluşmasına yol açan nedenler de var. Yüze gelen darbeler, buruna uzun süre sonda takılması gibi.
Farenjit nedir? Neden olur? Belirtileri ve tedavi yöntemleri
Bu tip sinüzitin nedeni azı dişlerindeki sorunlardır. Tablo klasik sinüzit tablosudur ama üç özellik dikkat çekicidir. İltihap tek taraftadır. Akıntı çok kötü kokuludur. Dişlere dokunulduğunda şiddetli ağrı ortaya çıkar. Muayenede orta burun kanalında iltihaplı akıntı görülür. Bu tür sinüzitin teşhisi röntgen ve diş muayenesiyle yapılır.
Hayır. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının yüzde 5’i sinüzite dönüşür. Ancak herkesin yılda birkaç kez nezle, gribe yakalandığı düşünülürse neden bu kadar çok sinüzit hastasıyla karşılaştığımız anlaşılır. Çocuklar yılda altı -sekiz kez, erişkinler de üç kez üst solunum yolu enfeksiyonuna yakalanıyor.
Sinüzitli kişinin sigara içmemesi gerekir. Sigara dumanında 4 bin kimyasal madde var. Özellikle ‘benzen’ ve ‘toluen’ adlı maddeler sinüs hastalıklarına daha çok yol açıyor. İşin ilginç tarafı, her iki maddenin de pasif içicilere daha çok zarar verebileceği düşünülüyor. Çünkü bu maddeler sigaradan çıkan dumanda, içeri çekilen dumandakinden daha fazla miktarda bulunuyor.
Burun yoluyla oluşan sinüslerde en çok stafilokok pnömonia ve hemofilus influanza denilen mikroplar etkili. Bu mikroplar üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açıyor. Daha az olarak başka streptekok ve stafilokok cinsleri de sinüzitte rol oynayabiliyor. Bu konu antibiyotiklerin seçilmesi açısından önemli. Çünkü bazı mikropların antibiyotikleri parçalama özellikleri var. Yani mikropları öldürmek için verdiğimiz antibiyotik etkisiz olabilir.
Ayrıca bazı stafilokokları geçmişte tedavi etmek daha kolaydı. Kendilerini güçlendirme ve geliştirme yetenekleri yüzünden bu mikroplar antibiyotiklere direnç kazandı. Bu açıdan mikropların türüne göre tedavi düzenlemek lazım. Özellikle diş yoluyla gelen mikroplar oksijensiz yaşayabildikleri için seçilecek ilaçlar ve yaklaşımlar farklı olmalı.
Sinüs kanseri, kistler, boyunda kireçlenme, göz yorgunluğu kendini sinüzit gibi gösterebilir. Bu nedenle tedaviye yanıt vermeyen sinüzitler, KBB uzmanı tarafından dikkatle incelenmelidir!
Alerjiyle sinüzit birlikte bulunabilir. Alerji özellikle mevsim değişikliklerinde müzmin sinüzitli hastaların durumlarını ağırlaştırır.
Müzmin sinüzit hemen hemen her zaman bronş ve akciğer hastalığıyla birlikte görülür. Hastalık hem üst hem alt solunum yollarının hassasiyetinden kaynaklanır. Astım ve burun poliplerinin birlikte olmasına yüzde 70’e varan oranlarda rastlıyoruz.
Ayrıca müzmin sinüzitin burun gerisine yaptığı iltihaplı akıntı, kronik bronşiti azdırır. Genize akıntı, sinüzitin alevlenmesi ve sinüslerin iltihap odağı olmasına yol açabilir. Bu nedenle sinüzit mutlaka tedavi edilmeli.
Genellikle ‘Asperpillus’ cinsi mantarlar sinüzite yol açarlar. Bazıları basit sinüzit tablosu yaratır ve burunda gri akıntıya neden olur. Bazı hastalar daha önceden diş sorunları yaşadıklarını söyler. Kesin tanıyı bilgisayarlı tomografi yardımıyla koyuyoruz. BT görüntülerde gravyer peyniri gibi delikler vardır. Burundan alınan salgıda mantarlar mikroskobik olarak gösterilebilir. Çok az görülse de mantara bağlı sinüziti olan hastalarda kemiklerin yapıları bozulmaya başlar. Göz dışarı fırlar. Tedavisi cerrahidir.
Bazı sinüzit belirtileri başka hastalıkları gizleyerek tehlike yaratabilir. Bunlardan biri sinüs kanseri. Eğer belirtiler tek taraflıysa ve kanamalar varsa kanserden şüphelenmek gerekir. Tedaviye cevap vermeyen sinüzitlerde de tomografik tetkikler yapılmalı, gerekirse olası bir kanser riskine karşı sinüs içine girip biyopsi alınmalı.
Kendisini sinüzit gibi gösteren bir başka hastalık, sinüs kistleridir. Bunlar sinüs içindeki zar tabakada salgıların birikmesi sonucu oluşan içi sıvı dolu keseciklerdir. Sinüs kistleri iyi huyludur. Baş ağrısına neden olmayan bu kistler bazen yüzde dolgunluk ve hafif sızlama hissi verebilir.
Ayrıca boyunda kireçlenme, yüzün damarsal ağrıları, göz yorgunluğu gibi hastalıklar da sinüzitle karıştırılabilir.
Bazı araştırmalar, kaplıca sularındaki kükürdün üst solunum yolları hassas olan sinüzitli kişilere iyi geldiğini gösteriyor. Kükürt, mukozaların mikroplara karşı direncini artırıyor. Bu nedenle alt yapıyı sağlamlaştırma açısından müzmin sinüzitli hastaların kaplıca tedavisine gönderilmeleri yarar sağlar.
Ancak kaplıcaya gitmeden önce tıkanıklık yapan polip, deviasyon gibi nedenler ortadan kaldırılırsa hastalar kaplıca sularından daha fazla faydalanır. Kaplıca suyu sinüslerin içine daha rahat girer. Bu sular çeşitli yollarla ve aletlerle burun içine püskürtülebilir.
Sinüzitin tedavisi antibiyotiklerle yapılıyor. Ancak antibiyotiğe cevap vermeyen çok ağrılı bloke olmuş sinüzitlerde sinüs boşaltma işlemine başvurabiliriz.Buna tıp dilinde ponksiyon adı verilir. Böylece sinüs boşaltılarak ciddi bir apseleşmenin önüne geçilir. Yüz ve alın sinüslerine bu işlem yapılabilir. Sinüsün boşaltıldığı deliğe altı gün kadar ince lastik bir tüp konulur.Buradan antibiotikli sıvılar ile sinüslerin içi yıkanabildiği gibi,tüp sayesinde içeride tekrar bir birikim olmasını engellenir. Sinüzit burunda polip denilen etlere sebep olabilir.
Antibiyotik nedir, nasıl kullanılır? Faydaları, direnci ve zararları
Müzmin sinüziti olan bir hastada koku alma bozukluğu, kalıcı burun tıkanıklığı başladıysa burun polipinden şüphelenmek gerekir. Burun polipleri bazen havanın geçişiyle subab gibi açılıp kapanma hareketi yapabilir. Bronş hassasiyeti olanlar, astımlılar ve aspirine tolerans bozukluğu olan hastalar burun polipleri için risk grubunda. Teşhisi son derece kolay. Burun muayenesinde poliplerin görülmesi teşhis için yeterli.
Öncelikle nedene yönelik tedavi yapılamalı.Bu amaçla Doktor kontrolunda kortizon tedavisi,sinüzit birlikteliğinde antibiotik tedavisi yapılır.Tıbbi tedavinin yetersiz kaldığı durumda cerrahiye başvurulur.Cerrahide burun endoskopları ve kameralar gerekirse görüntüleme rehberliğinde klasik ve elektrikli cihazlarla polipler temizlenir.
Alerjik rinit (saman nezlesi) nedir? Belirtileri ve tedavisi
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?