Kronik rinosinüziti olanlarda astım görülme riski diğer kişilere göre çok daha yüksek oranlarda oluyor. Bu birliktelik her iki hastalığın da aynı mekanizmaların tetiklemesinden oluştuğu varsayımını destekliyor. Ayrıca bu hastalıklar beraber görüldüğünde daha zor tedavi ediliyor. Öyle ki biri tedavi edilmeden diğerinin tedavisinde başarısızlığa uğranabiliyor.
Sinüzit neden olur? Ne iyi gelir? Belirtileri ve tedavi yöntemleri
Rinosinüzit hastalarının en büyük şikayetleri burun ve geniz akıntısı ile burun tıkanıklığı oluyor. Her iki şikayet hastaların yaklaşık yüzde 95’inde görülüyor. Bunun sonucunda da ‘burnu tıkanmayan ya da akmayan hastada rinosinüzit olma ihtimali çok az’ düşüncesi büyük ölçüde doğru oluyor. Ancak rinosinüzit bazen sadece baş ve yüz ağrısı veya öksürükle de ortaya çıkabildiği için dikkatli olmak gerekiyor. Bunların yanı sıra ağız kokusu, koku alma bozukluğu, ateş de görülebiliyor.
Viral üst solunum yolu en sık görülen rinosinüzit nedeni. Öyle ki her viral üst solunum yolu enfeksiyonlarının yaklaşık yüzde 2’si akut bakteriyel rinsinüzite dönüşüyor. Sinüs içlerine bakteri ulaşınca veya sinüslerin ağızları kapanınca içeride bulunan bakteriler hızla çoğalmaya başlıyor. Bunun sonucunda da burundan ve/veya genizden koyu renkli bir akıntı gelmeye başlıyor.
Alerjik rinit atakları da viral üst solunum yolu enfeksiyonundan sonra en büyük rinosinüzit nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. Alerji nedeniyle burun boşluğunda ve sinüslerde ödem olması, salgının artması hem sinüslerin ağızlarının tıkanmasına hem de temizlenmenin engellenmesine yol açıyor. Sigara dumanı direkt olarak burun içinde enflamasyona yol açması ve burun temizliği mekanizmasını durdurması nedeniyle önemli etkenlerden biri olarak ifade ediliyor.
Duman altı olmak da sigara içmiş gibi olumsuz etki yaratıyor. Silialarda hareketin durması nedeniyle burun boşluğu ve sinüsler kendi temizliklerini yapamıyor ve hastalık üretebilecek bakterilerin sinüslerde yerleşebilmesine imkan sağlıyor.
Kötü çalışma ortamları da sinüzitin oluşmasına yol açabiliyor. Bunun aksine iyi havalanan ve ısısı yerinde olan bir çalışma ortamında viral üst solunum yolu enfeksiyonları fazla görülmüyor. Bunun sonucunda çalışanların birbirine hastalık bulaştırması önleniyor.
Bağışıklık sisteminin zayıflaması ve bu sistemi bozan hastalıklar rinosinüzit oluşumuna özellikle katkıda bulunuyor. Bazen hızla ölümcül olabilen mantar sinüzitleri bu durumlarda ortaya çıkıyor. Ayrıca genellikle çocuklarda görülen bazı genetik bozukluk hastalıkları sırasında da sık rinosinüzit atakları ve kronik rinosinüzitler görülüyor.
Çoğu hastada şikayetlerin dinlenmesi ve basit muayeneler ile tanı rahatlıkla konulabiliyor. Endoskopik muayene ile doğru tanı konulma olasılığı ise çok daha yüksek oluyor. Tanı koymada sıkıntılar olduğunda veya tedavi sonrası belirli bir sonuç alınamayan hastalarda ise tomografi çekilmesi ve tanının doğrulanması gerekebiliyor.
Akut sinüzitlerde antibiyotik, burun damlaları ve ateş düşürücü ağrı kesiciler ile hastalar genellikle 10-14 günlük tedavi sonrasında tümüyle iyileşebiliyor. Hastalık sadece küçük bir kısmında kronikleşiyor. Kronik rinosinüzit hastaları da daha uzun süreli antibiyotik tedavisi, kortizonlu spreyler ve tuzlu su lavajları ve ihtiyaç duyulursa ameliyat ile sorunlarından tamamen kurtulabiliyor. Ancak kronik rinosinüzit bir hastalık olmaktan çok birçok hastalığın birleşiminden oluşuyor ve altta yatan bu sorunlar tedavi olduğu sürece geçebiliyor.
Akut sinüzitlerde şiddetli baş ağrısı oluşmuşsa, hastalık uzun süreli tedaviye rağmen geçmiyorsa veya bir komplikasyon söz konusu olduğunda endoskopik sinüs cerrahisine başvuruluyor. Kronik rinosinüzit hastalarında ise 1-2 ay süren tıbbi tedaviye yanıt alınamadığında bu tedaviye destek vermek amacıyla ameliyata karar veriliyor. Dolayısıyla ameliyat sonrasında tıbbi tedaviye mutlaka devam etmek gerekiyor. Ameliyat ile kronik rinosinüzit hastalarının yaklaşık yüzde 80’i tümüyle iyileşiyor.
Son yıllarda uygulanan balon sinuplasti tekniği de daha hafif bir girişim ile daha erken iyileşme olanağı sağlıyor. Ancak bu teknik hastaların sadece yüzde 10’una uygulanabiliyor. Balon sinuplasti yeni bir teknikten ziyade yeni bir alet olarak görülmeli ve ancak gerektiğinde kullanılmasına özen gösterilmelidir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?