Sertleşme probleminde, şok dalga tedavisi (LSW) nedir?

Kategori: Diğer Hastalıklar Print

prof-bulent-aliciTürkiye’de 40 yaş üstü erkeklerin %50′den fazlasında erektil disfonksiyon (sertleşme) sorunu görülüyor. Doktorla konuşmaktan utanma ve yaşlanmayla birlikte sertleşme bozukluğunun normal karşılanması durumunun tedaviyi önemli oranda engellediğini söyleyen Ürolojik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Alıcı, “Sertleşme sorunu veya tıptaki ismiyle ‘erektil disfonksiyon’ Türkiye’de yaşam boyu her 2 erkekten birini etkileyen yaygın bir problem durumunda” dedi. Prof. Dr. Bülent Alıcı, erektil disfonksiyon (sertleşme) sorunu hakkında kapsamlı bilgiler verdi.

İktidarsızlık diğer adıyla erektil disfonksiyon (sertleşme) sorunu nedir?

Esasında 1992 yılından beri bilimsel ortamda “iktidarsızlık” kelimesini kullanmıyoruz çünkü erkeğin cinsel “iktidarını” kaybetmesi sadece cinsel organının sertleşmemesini değil, bunun yanında erken boşalma sonucu eşini tatmin edememesini veya stresli yaşamı yüzünden isteğini kaybetmesi gibi farklı nedenlere de bağlı olabilecek karmaşık bir ikili ilişki sorununa işaret etmekte. Bu yüzden “memnun edici seksüel performansa izin verecek yeterli ereksiyonu sağlamak ve devam ettirmedeki kalıcı yetersizlik” tanımlanabilecek bu durumu “sertleşme bozukluğu” veya “erektil disfonksiyon” olarak tanımlamak daha doğru olacaktır.

“Bu konu  ara sıra karşılaşılan sertleşme sorunundan tamamıyla yitirilen sertleşme fonksiyonuna kadar uzanan geniş bir yelpazeyi içerir. Çoğu erkek hayatının belli bir döneminde, özellikle stres altındayken veya ciddi bir hastalık geçirdiği zamanlarda sertleşmeyle ilgili sorunlar yaşar. Bu sorun uzun süre devam ettiği takdirde tıbbi yardım aranmalıdır. Türkiye’de 40 yaş üzeri  erkeklerin yarısından fazlasında hafif, orta veya şiddetli biçimde sertleşme sorunlarının olduğu bilinmektedir. İlerleyen yaşla beraber sertleşme sorununun görülme sıklığı ve şiddeti artış gösterir, ancak genellikle yaş ile ortaya çıkan normal bir olay gibi kabul edilerek veya utanma nedeni ile tedavi yolu aranmamaktadır. Sigara ve alkol tüketimi, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kan yağlarında yükseklik, kalp hastalığı, depresyon ve bu hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar sertleşme sorunu açısından risk faktörü oluşturur”

Son dönemde neden bu kadar çok iktidarsızlık konuşmaya ve duymaya başladık?

Daha fazla sertleşme sorunu olan insan ile karşılaştığımız doğru fakat bu birden fazla nedenle oluyor bizce. En başta erektil disfonksiyon yaş ile artan bir sorun. 1950’lerde 46 olan yaşam beklentisi 2000’li yıllarda 66’ya ulaşmıştır ve 2050’lerde 76’ya ulaşması öngörülmekte. Yaşlanan bu nüfus ile beraber serleşme sorunlarının daha sık karşımıza çıkması doğal. Bunun yanında “acısız” tedavi seçeneklerinin de kullanıma girmesi ve bilinçlendirme kampanyalarının artması insanları sorunlarını dile getirmeleri konusuna cesaretlendiriyor. Böylece eskiden “kol kırılır yen içinde kalır” yaklaşımı ile saklanan sorunlar dile getirilmeye ve tedavi aranmaya başlıyor.

Sertleşme sorununun yaş ile beraber artar mı?

90’lı yılların sonunda ve 2000’li yılların başında dünyada büyük çaplı sıklık (prevalans) çalışmaları yapıldı. Toplumsal algıdaki farklılıklar nedeniyle farklı sonuçlar elde edilmiş olsa da yaklaşık olarak 40 yaşında

%10 ila 40 arasında görülen sertleşme sorunu 70’li yaşlarda %50 ila 80 oranına ulaştığı bildirilmektedir. Türkiye’de kurumsal olarak yapılmış geniş ölçekli çalışmada sertleşme bozukluğu sıklığı %69,2 olarak tespit edilmiştir.

Sertleşme sorunununda kimler daha fazla risk altında?

En başta yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, şişmanlık, sigara tüketimi, hareketsizlik gibi kardiyovasküler risk faktörü taşıyan kişiler gelir. Bunu takiben şeker hastalığı olanlar gelir. Bunun dışında nörolojik hastalığı olanlar, hormonsal bozukluğu olan ve sinirlerin zarar görebileceği ameliyatlar geçirenler de daha yüksek risk altındadırlar.

Sayısal söylemek gerekirse hastalığı olmayan yaşıtları ile karşılaştırıldığında

  •  Diyabetik hastalar 4,1
  • Periferik damar hastalığı olanlar 2,6
  • Kardiyak problemi olanlar 1,8
  • Hiperlipidemisi olanlar 1,7
  • Yüksek tansiyonu olanlar 1,6

kat daha fazla sertleşeme bozukluğu geliştirme riski altındadırlar. 

Sertleşme sorunu yaşayan bir kimse kime başvurmalı?

Bu konu ile ülkemizde temelde ürologlar ve onların bir özel grubu olan androloglar ilgilenmektedir.

Sertleşme sorunu olan hasta doktora başvurduğunda ne gibi testlerden geçmekte?

Sertleşme sorunu olan hastayı değerlendirirken ilk önce hastayı dinlemek gerekir. Birçok hastada sorunun organik değil psikolojik veya ikili ilişki kaynaklı olduğu görülmekte. Bunu takiben yapılacak kapsamlı bir muayene ikincil olarak sertleşme bozukluğuna neden olabilecek hastalıkların ipucunu verecektir. Bunun yanında son 12 ay içinde ölçülmediyse açlık kan şekeri, kolesterol ve erkeklik hormonu olan testosteron seviyelerinin ölçülmesi gerekmektedir.

Bu temel değerlendirmeden sonra eğer gerek görülüyorsa ileri testlere geçilebilir. Bunların arasında en çok kullanılan penise yapılan ve yapay sertleşme sağlayan bir iğneyi takiben penis ana damarlarındaki kan akımını ölçen Doppler ultrasonografidir.

Erektil disfonksiyon (Sertleşme bozukluğu) tedavisi

Sertleşme bozukluğu nasıl tedavi edilir?

Sertleşme bozukluğunun tedavisinde ilaçlara geçmeden önce düzeltilebilir risk faktörlerinin ele alınması gerekir. Sigara içmenin bırakılması, düzenli egzersize başlama, kilo verme birçok hastada dramatik düzelmeler sağlayabilir. Bu değişiklikleri orta yaşta gerçekleştirmiş kişiler dahi 2 yıl gibi kısa bir sürede bu değişiklikleri gerçekleştirmemiş olanlara oranla risklerini %70 düzeyinde azaltmaktadırlar.

Yaşam şekillerini olumlu bir şekilde iyileştirmelerine rağmen sertleşme sorunları devam eden hastalar ilk basamak olarak ağızdan ilaç tedavisine alınmaktadır. İlaçlardan genel olarak %50-80 oranında başarı beklenmelidir.

Oral tedaviye cevap vermeyenlerde nasıl bir yol izleniyor?

Oral tedaviye cevabı olmayanları önünde birde fazla ikinci basamak tedavi seçeneği vardır. Bunların başında penise yapılan enjeksiyonlar gelir. Bu tedavi seçenekleri pek çok hasta tarafından uzun vadede zahmetli ve uygulanamaz bulunmaktadır. İkinci basamak tedavileri başarısız veya kabul edilemez bulan hastalar ise mutluluk çubuğu / balonu cerrahisine yönlendirilmektedir.

Penise şok dalgası vererek yapılan LSW tedavisi nedir?

Vücut dışından uygulanan düşük yoğunluklu şok dalgası (LSW) Tedavisi, vücudun doğal iyileşme mekanizmalarını harekete geçirmektedir. Hücre düzeyinde uyarılarla dokuda yeni damar oluşumunu sağlayarak kanlanmayı arttırmaktadır. Bu yeni yöntemle erkeklerin korkulu rüyası olan sertleşme problemi kısa sürede,yan etkisiz tedavi edilebilmektedir.

Son teknolojik gelişmelerin, tıbbın birçok alanında olduğu gibi erektil disfonksiyontedavisinde de yeni gelişmeleri beraberinde getirdiğini ifade eden Prof. Dr. Alıcı, daha önce kullanılan tedavilerin yanısıra non-invaziv yeni bir tedavi metodu olan Linear Şok Dalga Tedavisi’nin bu tür şikayeti olan hastalar için önemli bir gelişme olarak kabul edildiğini söyledi.

Yetersiz kanlanma (vasküler) kaynaklı tüm sertleşme problemlerinde etkili olan bu yöntemle, hafif ve orta dereceli hastalarda başarının %80’in üzerinde, ağır derece hastalarda ise başarının %60’ın üzerinde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Alıcı, bu işlem için düşük yoğunluklu şok dalgalarından yararlanıldığını ifade ederek şöyle devam etti: “Bu teknoloji, erektil disfonksiyon olan hastaların tedavisinde en yeni yöntemdir. Sistem ile ilgili bölgeye sadece bir noktadan en etkili uygulamanın yapılabilmesi için geliştirilmiştir. Daha önceden beri kullanılan tedavi sistemlerinde, şok dalgaları üreten cihazların fokal şeklindeki odak noktasına karşın, bu yeni LSWT Sistemi hedef organ boyunca tek uygulama noktasından bir seferde 70 mm uzunluğunda geniş bir alanda terapötik etki sağlamaktadır. Damarsal nedenli sertleşme problemi önemli bir hasta grubunda görülmektedir ve bunlar arasında en büyük grup şeker hastaları ve koroner damar hastalarıdır. İlaç tedavisinin bilinen yan etkileri ve ters etkilerine ilaveten koroner kalp hastalarındaki riskleri, önceden planlama gereği ve ilaca bağımlılık gibi nedenlerden ötürü hastaların %50’si ilaç kullanmayı bırakmaktadır. Ayrıca LSWT tedavisinin, ilaçlara yanıt vermeyen iğne ve protez tedavisine yönlendirilmiş olan ağır sertleşme problemi olan hastaları da ilaçlara cevap verir hale getirdiği gösterilmiştir. Düşük Yoğunluklu Şok Dalga Tedavisi(LSWT) 2000 yılından beri kardiyoloji alanında iskemik doku tedavisinde başarı ile kullanılmakta, kalpte az kanlanan iskemik dokuda kanlanmayı artırmaktadır. Önce yansıtılıp sonra odaklanarak uygulanan LSW dalgaları kalpte olduğu gibi erkek cinsel organında da ince yeni damarların oluşumuna yol açarak, organda kanlanmayı artırmakta ve böylelikle başarılı sertleşme yeniden sağlanmaktadır. Ayrıca, özellikle şeker hastalarında diyabetik ayak ve iyileşmeyen yaralara da yine aynı yöntemle tedavi uygulanmaktadır”

Sertleşme probleminde kullanılan “Düşük Yoğunluklu Şok Dalga Tedavisi (LSWT)” ne kadar başarılı?

Linear özelliği sayesinde sadece 4 bölgeye uygulanarak, hastaların sadece 4 hafta boyunca ve 4 seans olarak yapılan tedavi süresinde iyileşme sağlamakta olduğunu belirten Prof. Dr. Alıcı,tedavinin hiçbir cerrahi müdahale ve girişim olmadan, ilaç kullanımına gerek duyulmadan yapıldığını söyleyerek şöyle devam etti: “Tedavi sırasında ve sonrasında bugüne kadar bildirilen bir yan etki olmamıştır ve her seans sonrasında hastalar günlük hayatlarına dönmektedir. Tedavi olan hastalar, ikinci haftadan sonra iyileşme gösterdiklerini ve tedavi bitiminden 1 ay sonra daha iyi yanıt aldıklarını belirtmektedir. Kalıcı etki ise, 4 seansın bitiminden itibaren, yeni damarların oluşumuyla gerçekleşmektedir. Dünyada  son 2 yıldır klinik kullanıma giren bu LSWT tedavisi ile hastalarda elde edilen başarının 2 senedir devam ettiği gösterilmiştir”

 

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla