Diyabetik retinopati hastalığında erken teşhisin önemini vurgulayan Doç. Dr. Acar, diyabet teşhisinin hemen ardından hastanın göz muayenesi olması gerektiğini ve 1 yıllık aralarla diyabet kontrollerinin bir parçası olarak rutin göz muayenelerine devam etmeleri konusunda uyardı. Doç. Dr. Acar, “Özellikle göz dibi muayenesi, retinada meydana gelen değişikliklerin erken safhada tespit edilmesini sağlar ve hastaya başarılı şekilde tedavi olma şansı sunar. Diyabet tanısı sonrası 1 yıllık aralıklarla 5 yılı geçen diyabet hastalarının 6 ayda bir, göz dibi problemi tespit edilen diyabetlilerin 3 ayda bir göz muayenesi olması gerekmektedir. Muayene sıklığı göz doktoru tarafından gerektiği şekilde belirlenir.” şeklinde konuştu.
Diyabetik retinopatiyi tedavi eden etkisi kanıtlanmış tek yönteminin “Lazer Fotokoagülasyon” olduğunu ifade eden Doç. Dr. Nur Acar tedaviye ilişkin şu bilgileri verdi: “Tedavideki esas amaç yeterince beslenemeyen periferdeki retina dokusundan kaynaklanan uyarıları bastırmak; böylece yeni kanayacak damarların ve kanamaların oluşmasını engellemek ve hastanın görme seviyesini korumaktır.
Bu tedavi, uygun zamanda ve uygun şekilde uygulandığı takdirde şeker hastalığına bağlı ciddi görme kayıplarını önlemenin tek yoludur. Retinopati bulgularının erken dönemde tespit edilmesi, tedavi başarısının anahtarıdır.”
Diyabet hastalığının erken döneminde bulanık görme şikâyeti ile sıkça karşılaşılıyor. Bunun nedeni retinopati değil; o sırada kan glukoz seviyesindeki yükseklikten kaynaklanabilir. Kan glukoz seviyesinin normale dönmesi birkaç hafta alabilir, kontrol sağlandığında görme bulanıklığı ortadan kalkar. Bu geçici bulanıklık döneminde, gözlük değişimi yapılması ise uygun bir yöntem değildir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?