Diyabet (şeker hastalığı) dünyada en yaygın görülen 10 hastalıktan biridir. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) 6. Diyabet Atlası’nın verilerine göre dünyada her 11 yetişkinden 1’i diyabet hastası. Yine aynı kaynağın verileri dünyada 415 milyon diyabet hastası olduğunu gösteriyor. (Kaynağa buradan ulaşabilirsiniz) Türkiye’deki durum da aşağı yukarı dünyadaki ortalamaya yakın. Sağlık Bakanlığı’nın Hane Halkı Araştırmaları’nda beyana dayalı olarak yaptığı istatistiklerde, 7 milyonun üzerinde diyabet hastası olduğunu gösteriyor. (Gerçek sayı çok daha fazla olabilir !!!)
Bu kısa istatistiksel verilerin ardından diyabet hakkında birkaç temel bilgi daha verdikten sonra Nature Communications dergisi’nin 11 Nisan 2016 tarihli sayısında yayınlanan ve şeker hastalığının tedavisinde büyük umut vadeden araştırmaya geçelim.
Diyabet, kalıtsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile meydana gelen ve etkisini kanda glukoz seviyesinin aşırı yükselmesi ile gösteren metabolik bir hastalıktır. Sağlıklı kişilerede kandaki şeker seviyesi pankreasta bulunan Beta- Hücreleri tarafından üretilen insülin hormonuyla düzenlenirken, diyabet hastalarında mekanizmanın düzenli çalışmaması kandaki şeker seviyesinin yükselmesine neden olur.
Dünyada çapında milyonlarca Tip 1 diyabet hastası her gün birkaç kez insülin iğnesi yaparak kan şekerini düşürmeye çalışıyor. Type 2 diyabet hastalarında durum biraz daha hafif olmakla birlikte hastalığın ilerleyen safhalarında Tip 2 diyabet hastaları da tıpkı Tip 1 diyabet hastaları gibi dışarıdan insülin enjekte etmek zorunda kalıyorlar.
Diyabet araştırmalarında yeni çığır açıldı: İnsülin iğnesi yerine ilaçlı tedavi
Diyabet hastalarının dışarıdan insülin almak zorunda kalmadan normal bir yaşam sürdürebilmeleri konusunda yapılan bilimsel çalışmalar hızla devam ediyor. Bu konuda İsviçre’nin Zürih kentinde bulunan Federal Teknoloji Enstitüsü(ETHZ) şimdi hedefe bir adım daha yaklaşıldı. ETHZ li araştırmacıların kök hücre ve gen teknolojisini birlikte kullanarak elde ettiği Beta- Hücreleri diyabet hastalarının gelecekte insülin iğnesine bağımlı olmadan sağlıklı bir yaşam sürdürebileceği umutlarını güçlendiriyor.
ETHZ den Profesor Martin Fussenegger ve ekibi 50 yaşındaki bir kişiden önce yağ hücreleri aldılar, sonra alınan yağ hücrelerinden kök hücrelerini izole ettiler. Ardından izole edilen kök hücrelerinin genetik programını değiştirilerek insülin üreten Beta- Hücrelerine dönüştürdüler(Yeni teknikle elde edilen Beta- Hücreleri fonksiyonel olup tıpkı pankreas hücreleri gibi glikozun bulunduğu ortamda insülin üretme yeteneğine sahipler.)
Kök hücreyi başka bir hücreye dönüştürmek için şimdiye kadar kullanılan tekniklerde çeşitli kimyasallar ve proteinler kullanılıyordu. Kullanılan bu klasik yöntemin başarı şansı hem düşük, hem de kök hücre transfer edilen kişinin bağışıklık sisteminin yeni hücreyi reddetmemesi için bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanmak gerekiyordu.
Professor Martin Fussenegger, Yağ-Kök Hücrelerinin programını değiştirebilmek için çok karmaşık bir yol izlendi. İzlenen yolun karmaşıklığı, kök hücrelerine farklı zamanlarda, belirli proteinlerin, belirli miktarlarda verilmesinin zorunlu olmasından kaynaklanıyordu…
Yağ-Kök-Hücrelerinin olgunlaşması, gelişmesi ve Beta- Hücrelerine dönüşmesi yaklaşık 11 günlük bir sürede gerçekleşiti ve yöntem kısaca şöyle uygulandı.
Konu ile ilgili yapılan açıklamada, üretilen yeni Beta- Hücrelerinin orjinallerine hem şekil hem de renk olarak çok benzediği ama orjinal Beta- Hücreleri kadar fazla miktarda insülin üretmediği ama ilerleyen zamanda kullanılan tekniğin daha optimal hale getirilerek insülin üretiminin yükseltilebileceği belirtiliyor.
Yukarıda kısaca belirtildiği gibi Beta- Hücrelerinin nakli daha önce de yapıldı, ancak yabancı kişiden alınan Beta- Hücreleri alıcının bağışıklık sistemi ile uyum sağlamadığı için transplantasyon sonrası alıcının bağışıklık sisteminin sürekli ilaçlarla bastırılması gerekiyor. Tabii bu da diğer sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına sebep oluyor. ETHZ araştırmacıların geliştirdiği bu teknik sayesinde transplantasyon sonrası oluşacak bağışıklık sistemi problemleri ortadan kalkacak.
Şimdilik bu teknikle elde edilen Beta- Hücreleri kişinin bizzat kendisine inplante edilmedi. Klinik deneylerin bitmesinin ardından gerekli izinler alındıktan sonra uygulamaya geçilecek. Eğer uygulama başarıya ulaşırsa diyabet tedavisinde yepyeni bir sayfa açılacak ve hastalar dışarıdan insülin almaya gerek kalmadan normal bir yaşantı sürdürebilecekler.
Büyüme faktörü*: Hücresel büyüme, çoğalma ve hücrelerin çeşitli organlara göre farklılaşmasında uyarıcı yeteneği olan proteinlerdir. Büyüme faktörleri çeşitli hücresel süreçlerin düzenlenmesinde de önemli rol oynarlar.
—————————————————–
Mehmet Saltürk
++++++++++++++++++++++++++ Dipl. Biologe Mehmet Saltuerk Institute for Genetics University of Cologne ++++++++++++++++++++++++++Kaynak: A programmable synthetic lineage-control network that differentiates human IPSCs into glucose-sensitive insulin-secreting beta-like cells. Nature Com., Article number: 11247 doi:10.1038/ncomms11247 Published 11 April 2016
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?