Bu haliyle iyi hazırlanmamış olan yönetmeliği tehlikeli bulduğum için tartışmak istiyorum. Derdim bir şeye, birilerine engel olmak ve eleştirmek değildir. Derdim; yönetmeliğin bu şekliyle halkın sağlığıyla ve hekimlikle oynanmasına zemin oluşturacağı kaygısıdır. Bu nedenle yönetmelik hem idari, hem de tıbbi yönden ele alınmış ve eksiklikleri, yanlışlıkları ele alınmaya çalışılmıştır.
Bu eksiklik ve yanlışlıkların maddeler halinde bazıları şunlardır:
1) Öncelikle bu yönetmeliğin dayanağı bile tartışmalıdır. Dayanak konusunda yazılan kanunlar genel kanunlardır. Bu kanunlar; genel anlamda hekimin ve sağlık kuruluşlarının çalışmalarının ve Sağlık Bakanlığı’nın yetkilerinin belirlendiği kanunlardır. Bu kanunların hiçbirisinde “Geleneksel veya Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları” ile ilgili bir atıf yoktur, bu uygulamaların sağlık hizmeti kapsamında kabul edildiğine dair hüküm yoktur ve bununla ilgili düzenleme yapılmasına, yönetmelik çıkarılmasına izni vermemektedir. Böylece Sağlık Bakanlığı yetki alanına girmeyen konularda düzenleme yapmış olmaktadır.
2) Yönetmelikte geçen kavramlar Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulaması nedir? Belli değildir. Yönetmelikte tanımlamıştır. Herhalde unutmuş olamazlar. Olsa olsa yönetmeliği yazanlarda bu konuda karar verememişlerdir. Sonuçta yönetmelikte de yazmadığına göre bunlar nedir? Geleneksel Tıp nedir? Tamamlayıcı Tıp nedir? Herkes farklı anlamakta, farklı tanımlamaktadır. O zaman karmaşayı çözmeyen, tersine karmaşaya sebep olan bir yönetmelikle karşı karşıyayız.
Ayrıca bunlar tıp uygulaması mıdır? Acaba? Kim karar verdi, neye göre karar verdi? Kim kabul etti? Bunlarda tam bir muammadır. Sağlık Bakanlığı’nın bile yönetmelik öncesinde bu uygulamaları tıbbi uygulama olarak kabul ettiğine dair bir kararı yoktur.
3) Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama yöntemleri nedir? Çıkarılan yönetmelikte geleneksel veya tamamlayıcı ayrımı yapılmadan bazı uygulamaların adı geçmektedir ve bunları kapsama aldığı anlaşılmaktadır.
Bu uygulamaların tıp uygulaması kabul edilmesi de bana göre bilimsel değildir. Buna kim, ne yetkiyle karar vermiştir. Bir tedavi yönteminin kabul edilmesi için geçmesi gereken aşamalar bellidir. Hayvan deneyleri, randomize müdahale çalışmalar yapılmadan bu uygulamaları tıbbi uygulama kabul etmek bilime aykırıdır. Deneysel olarak etkisi kanıtlanmamış bu yöntemlerin insanlarda uygulanmasına izin vermek, uygulama merkezi ve ünite açılmasına izin vermek bana göre bilime ve Sağlık Bakanlığı’nın varlık sebebine aykırı bir durumdur.
4) Bu uygulamaların hangi endikasyonlarda kullanacağı yönetmelikte belirtilmiştir. Fakat, burada da sıkıntı vardır. Bu hekimler değişik alanlardaki endikasyonları belirlemede yeterli midir? İlgili alanın uzmanının karar verebileceği tanıları (örneğin: organik nedeni olmayan vertigo) bu hekimler nasıl tanımlayacaktır ve buna yetkileri varmıdır?
Üstelik bu uygulamaların standardı nedir belirlenmemiştir. Yeterli doz veya uygulama sayısı nedir? Buda belli değildir. Örneğin intradermal verilecek arı zehirinin dozu nedir?
Üstelik bunlar Yönetmelikte belirtildiği gibi “hastalığı ortadan kaldırıcı veya tek başına tedavi edici” değilse o zaman bu uygulamalara ne gerek vardır? Bu uygulamalar neyi tamamlayacaktır? Neden insanlara umut verip harcama yaptırılmaktadır?
5) Sağlık Bakanlığı bu merkez ve ünitelerin belirsiz yöntemleri ve belirsiz uygulamaları yapmalarına izin vererek, halkın sağlığıyla oynanmasına izin vermiş olacaktır. Bunu hekimlerin yapması olayı değiştirmez. Hekim insan üzerinde oyun oynamaz. Hekimin bilindiği gibi önceliği insana zarar vermemektir. Belirsiz bu yöntemlerin zararsızlığının veya yararının kanıtı nedir. Yeni bir tedavinin veya cerrahi yöntemin denenmesi için etik izinler, kontrolü mudehale çalışmaları, ruhsatlanması gibi bir çok aşamadan geçmesi gerekir iken bunlara izin verme telaşı nedendir?
6) Sertifikalı tabipler kimlerdir? Bunlar sertifikayı nerden almıştır. Sağlık Bakanlığı bunların sertifikalarını hangi yönetmeliğe göre onaylamış ve yetki vermiştir? Bu haksız rekabet değil midir? Bu sertfikasyonla ilgili standartların, eğitimin içeriğinin yönetmelikte tanımlanması gerekir iken, bunlarda tanımlanmamıştır.
7) Bu belirsizlik altında tanımlanmış fizik şartları taşıyor diye ve nereden alındığı belli olmayan sertifikası var diye birilerine ruhsat vermek işi kuruluna uydurmak mı olacaktır?
Gördüğüm kadarıyla yönetmelik tam bir fiyaskodur. Anlaşılan bu yönetmeliği hazırlayanlar ya iyi çalışmadılar, yada işin içinden kendileri de çıkamadı ve birileri bu yönetmeliği bu haliyle yayınlattılar.
“Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları” olarak tanımlana bu uygulamalara neden ihtiyaç duyulmuştur. Böyle bir yönetmeliğe talep nereden doğmuştur? Neden acele edilmektedir?
Var olan ve kontrol edilemeyen tıptaki şarlatanlık ve şarlatanlar böylece kontrol edileceğini de sanmıyorum. Tersine şarlatanlık legalleşecek, hekimler arasında artacak ve sağlık kuruluşunun içine girecek diye korkuyorum. Sağlık Bakanlığı’nın insan sağlığıyla oynayanlarla mücadele etmesi gerekir iken böyle bir yönetmelik çıkarmasını kabul etmek mümkün değildir.
Bu haliyle çok tehlikeli bir oyun oynanmaktadır. Birilerine haksız kazanç elde etme aracı olmaktan başka bir sonucu olmayacak bir tehlikeli oyun. Çok tehlikelidir ve bu haliyle Halkın sağlığıyla oynamaktır. Bunu hekimlerin yapması, sağlık kuruluşunda olması durumu değiştirmemektedir.
Bu haliyle Sağlık Bakanlığı suç işlenmesine de alet olmuş ve izin vermiş olacaktır. Bu oyuna tüm hekimlerin,TTB’nin ve hepimizin karşı durması ve yönetmeliğin acilen yürütmesinin durdurulması gerekir.
Prof. Dr. Sefer Aycan
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
saycan@gazi.edu.tr
Twitter’dan takip için
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?