Tüm dünyada CEO’ların katılımıyla gerçekleştirilen EY CEO Araştırması 2022, pandemiyi geride bırakma çabalarının hız kazandığı bir dönemde sağlık ve yaşam bilimleri sektörünün önceliklerine ışık tutuyor. Sektör, birleşme ve satın almalara tedarik zincirlerini yeniden yapılandırmaya ve sürdürülebilirliğe daha fazla odaklanıyor.
2022 yılı başında EY Türkiye tarafından düzenlenen ve sağlık ve yaşam bilimleri sektörünü en fazla etkileyecek trendlere ve gelecek beklentilerine odaklanan 6. Sağlık Sohbetleri Toplantısı, ülkemizdeki sağlık ve yaşam sektörü liderlerinin büyük ilgisiyle karşılaşmıştı. Sağlık hizmetleri ile ilaç ve medikal teknoloji şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin katıldığı toplantıda dünyada sağlık sektörünün pandemi döneminde karşı karşıya kaldığı, daha önce bir benzeri görülmemiş ölçekteki krizin yol açtığı sorunlar ele alınmış, son dönemde dünyada yaşanan jeopolitik gelişmelerin sağlık ve yaşam bilimleri sektörüne etkileri değerlendirilmişti. Bu etkinliğin de gündemi olan trendler, EY tarafından gerçekleştirilen EY CEO Survey araştırmasının sonuçları ile de örtüşüyor.
Her yıl iş dünyasının büyük merak ve ilgiyle takip ettiği araştırma, CEO’ların organizasyonlarının geleceğini yeniden şekillendirmelerine yardımcı olacak ipuçları ve öneriler sağlayan “CEO Imperative” araştırmalar serisinin bir parçası. EY CEO Araştırması, tüm dünyada sağlık ve yaşam bilimleri şirketlerinin CEO’larının son dönemde uzun vadeli rekabet avantajı elde etmek amacıyla da tedarik zincirlerine dayanıklılık kazandırmaya ve sürdürülebilirliğe daha fazla odaklandığını gösteriyor.
2022 EY CEO Araştırması’nın yaşam bilimleri sonuçlarına göre, sağlık ve yaşam bilimleri sektörü için birleşme ve satın almalar stratejik önemini sürdürüyor. Bir yıl önce yaşanan büyük düşüşün ardından, sağlık ve yaşam bilimleri şirketleri için birleşme ve satın alma niyetleri normal seviyelere geri dönüyor. Araştırmanın detaylarına baktığımızda öne çıkan noktaları şöyle sıralayabiliriz:
Son iki yılda pandemi tüm iş dünyasını etkilediği gibi, ilaçların keşfi ve geliştirilmesi, operasyonlar, tedarik zinciri ve ticarileştirme dahil olmak üzere tüm değer zinciri boyunca sağlık ve yaşam sektörünü de temelden etkiledi ve dönüştürdü. Sağlık ve yaşam bilimleri alanındaki şirketlerin CEO’larının %62’si, şirketlerinin COVID-19 salgını sonrasında ya daha güçlendiğini ya da pandemi öncesine kıyasla değişiklik olmadığını belirtiyor. Anketteki diğer tüm endüstriler için bu yönde görüş belirtenlerin oranı ise %27 seviyesinde. “Bilançonun gücüne dayalı olarak satın alma kapasitesi” olarak tanımlanan birleşme ve satın alma gücü ise biyofarma endüstrisinde 2021 yılında 1,2 trilyon ABD doları seviyesine ulaşmış durumda. Bu, aynı zamanda son yedi yılın en yüksek seviyesini de temsil ediyor.
Sağlık ve yaşam bilimleri şirketlerinin çoğunun, güvenlik ve esnekliğin ön plana çıktığı bu dönemde tedarik zincirlerinde ayarlamalara gittiğini görüyoruz. Halbuki bugüne kadar ilaç üretimi tedarikte düşük maliyetli coğrafyaya yönelik odaklanmanın en net görüldüğü alanlardan biri olmuştu. ABD örneğinde, FDA verilerine göre, Ağustos 2019 itibarıyla ABD pazarı için aktif farmasötik içerik (API) üreten tesislerin %72’si ABD dışında bulunuyordu. Pandemi öncesinde düşük maliyetli coğrafyalardan tedariğe daha fazla odaklanan tedarik yapılarının koronavirüsle mücadele tedbirleri kapsamında hükümetler tarafından uygulanan kapanmalar, ulaşım alanında ortaya çıkan darboğazlar ve ticari alandaki gerilimler tarafından bozulduğunu görüyoruz.
Güvenlik, sürdürülebilirlik ve çevikliğin karşı karşıya olduğu riskleri daha net gören sağlık ve yaşam bilimleri yöneticileri, temel girdi ve ürünler için kaynak tabanlarını genişletme ve opsiyonel seçenekler arayışında.
EY anketine katılan CEO’ların %78’i şirketlerinin küresel operasyonlarını veya tedarik zincirlerini yeniden yapılandırmaya yöneldiğini veya bu doğrultuda planlamalar yaptığını belirtiyor. Bunların %39’u lojistik maliyetlerini ve belirsizliği azaltmak için tedarik zincirlerinde ayarlamalar yaptıklarını, %26’sı da daha fazla esneklik için tedarikçi sayısını artırmaya yöneldiklerini belirtiyor.
Tedarik zincirinin yeniden yapılandırılması söz konusu olunca sağlık ve yaşam bilimleri sektöründeki şirketlerin, zincirin hangi halkalarının kendileri için daha öncelikli ve gerekli olduğunu da hesaplamaları gerekiyor. Bu alanda yapılacak değişikliklerin başarısında, şirketlerin tedarik zincirini nasıl ve hangi yöntemlerle izledikleri de önemli. Bu alanda yapay zeka ve makine öğrenimi çözümleri, şirketlerin olası sorunları önceden tahmin etme ve önlemler alma yeteneklerini güçlendiriyor.
EY CEO Araştırması 2022, sağlık ve yaşam bilimleri sektörünün sürdürülebilirliğe yapacağı yatırımların, dijital dönüşüm, organik büyüme ve değer yaratma yönünde yatırım yapma anlamına da geldiğini gösteriyor. Bu yıl, iklim değişikliği kaynaklı etkilerin hızlandığını ve sürdürülebilirliği inşa etme baskısının, gelecekteki büyüme stratejileri için en kritik risklerden biri haline geldiğini belirten sağlık ve yaşam bilimleri sektörü CEO’larının oranındaki artış da dikkat çekici.
Sağlık ve yaşam bilimleri şirketleri, sağladıkları sosyal faydalar göz önüne alındığında çevresel, sosyal ve yönetişimsel (ESG) alanda çok önemli bir role sahip olmuştu. Bununla birlikte, çevre üzerinde daha olumlu bir etki yaratmak için hâlâ atılabilecek adımlar ve aksiyon fırsatları mevcut.
Sürdürülebilirlik CEO’ların gündeminde daha üst sıralara yerleşirken, yatırımcıları ikna etmenin önemi de artıyor. EY araştırmasına katılan CEO’ların %57’si, söz konusu stratejinin maliyetleri ve potansiyel uzun vadeli getirileri ile sürdürülebilirlik geçişlerine karşı yatırımcı direnciyle karşılaştıklarını söylüyor.
Araştırma, emisyonları azaltma yönünde atılacak adımların maliyet tasarrufu sağlayabileceğini ortaya koyuyor. Yine sağlık ve yaşam bilimleri endüstrisinin, tıbbi ekipmanların toplanmasına ve yeniden kullanılmasına yardımcı olabileceğine de dikkat çekiliyor. Nitekim bazı sağlık ve yaşam şirketleri bu yönde adımlar atmış durumda.
2019 yılında yapılan ve küresel ilaç endüstrisinin en büyük 15 şirketini kapsayan bir analiz, bu şirketlerin her milyon dolarlık gelir için otomotiv sektörüne göre %55 daha fazla sera gazı emisyonu yaydığını ortaya koymuştu. Bu alandaki önemli konulardan biri olan tıbbi atıklar pandemi sırasında, özellikle tek kullanımlık koruyucu ekipman ve test kitlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte daha ciddi bir endişe kaynağı haline geldi.
Birleşme ve satın almalar da çevresel uzmanlık ve yeteneklerin eklenmesiyle sürdürülebilirliği desteklemenin yollarından biri olabilir. Sürdürülebilirlik faktörlerinin birleşme ve satın alma gündemlerini nasıl yönlendirdiği sorulduğunda, CEO’ların %82’si uzun vadeli değer yaratma ve rekabet avantajı gibi stratejik nedenleri daha fazla öne çıkarıyor.
Sürdürülebilirlik stratejileri ve girişimleri, sağlık ve yaşam bilimleri sektöründeki şirketler için çevre kirliliği cezaları gibi düzenleyici otoritelerin yaptırımlarını ve olası müşteri tepkilerini en aza indirebilir, böylece değerin yaratılmasına ve korunmasına yardımcı olabilir. Ayrıca şirketin marka güvenini sağlama, en iyi yetenekleri çekme ve elde tutma becerisini artırırken sermaye maliyetini de azaltabilir.
EY CEO Araştırmasına göre, sağlık ve yaşam bilimleri CEO’larının %55’i, önümüzdeki 12 ay içinde aktif olarak birleşme ve satın almaları sürdürmeyi planladıklarını söylüyor. (2021’de bu oran %43 düzeyindeydi.) Sağlık ve yaşam bilimleri birleşme ve satın alma anlaşmaları tarafında oldukça rekabetçi bir görünüm sergiliyor. EY araştırmasına katılan CEO’ların %61’i son 12 ayda planlanmış bir satın alma işlemini tamamlayamadığını veya iptal ettiğini söylüyor. Değerleme (%34) ve pandemi (%29) ile ilgili anlaşmazlıklar, bu iptallerin en önemli iki sebebi olarak öne çıkıyor. CEO’ların %74’ü gelecek 12 ayda rekabetçi tekliflerde daha da artış olmasını beklerken %75’i de özel sermaye fonlarının sektörde önemli bir alıcı olmasını beklediği yönünde görüş bildiriyor.
Araştırmanın detaylarına ve etkileşimli tablolara EY web sitesi üzerinden erişebilirsiniz.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?