Sağlık Bakanlığı, 2018 içinde başlayan ve daha önce 5 kez ertelenen, kamuoyunda “beşli paket” olarak bilinen ihracatta yeni modele geçiyor. İhale, 10 milyar Dolara kadar hacim oluşturması nedeniyle küresel ölçekte ilgi çekmişti. Bakanlık, ihtiyaç duyulan MRG (manyetik rezonans görüntüleme), BT (bilgisayarlı tomografi), USG (ultrasonografi), DR (dijital röntgen) ve HBM (hasta başı monitör) tedarikini yerli üretim şartlı olarak tedarik etmeyi planlıyor.
Bakan Koca: Okul çağındaki çocuklar için özel ‘sağlık karnesi’ olacak!
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu süreçte en fazla faydayı sağlamak üzere çalıştıklarını vurgulayarak, “Beşli paket ile ilgili temel yaklaşımımız, üretim bandının Türkiye’de olması ama montaj üretim tarzında olmaması. Her geçen gün yetkinliğimizin arttığı, fikri mülkiyetin bizde olduğu ve ihracatın yapılabilir olduğu bir yaklaşım içindeyiz” dedi.
Bakan Fahrettin Koca, ihalede ortaya konulacak şartlardan birinin “ihracat” olduğunu belirterek, bu konuda da farklı bir yaklaşım belirlediklerini vurgulayarak şunları kaydetti: “İlgili firmanın belli bir bölgeye sadece Türkiye’den ihracatının yapılabilir olmasını önemsiyoruz. Yani firmaya örneğin; Ortadoğu, Balkanlar, Türki Cumhuriyetleri, Rusya, Asya ülkeleri ve Afrika bölgesine ihracatını sadece buradan yapmasını şart koşuyoruz.
Biz alım, geri alım garantileri oluşturuyoruz. Bunu (garantileri) oluştururken ihracat garantisini de ilgili firmalardan istiyoruz. Artı bir de bölgede, dediğim bölgede asgari tarif ettiğim bu ülkeleri kapsayan bölgede de sadece buradan (Türkiye’deki üretimden) ihracatın yapılmasını hedefliyoruz. Dolayısıyla hedef ne olmuş oluyor?
Bir; kendi ihtiyacımızı gideren makul bir ücret. İki, üretimi burada olduğu için istihdam benzeri noktalarda önemli fayda. Üç, sadece bir cihaz üretmiyorsunuz onunla birlikte bir ekosistem oluşuyor. Bu ekosistemin ülkede varlığına zemin oluşturuyorsunuz. Ayrıca belli bir bölgenin, ülkenin yani dünyanın önemli bir bölgesine de burayı merkez kılarak ihracatı hedefliyorsunuz ve bu ihracat garantisini de baştan alarak bunu sağlamak istiyorsunuz. Yani birçok noktada pozitif bir fayda, katma değer oluşturmaya çalışıyorsunuz.”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ihalede ikinci önemli değişikliğin yerli üretim modelinde olduğunu belirterek, yerli üretim olarak alınması gereken katkıyı da oransal olarak belirleyeceklerini açıkladı. Sağlık Bakanı Koca, “Burada da temelde yerelleşmenin yani yerlilik oranlarını da netleştirdiğimiz bir modele geçiyoruz. Yani bir dijital röntgende yerli yüzde 80-90’larda, bir ultrasonda yüzde 60-70’lerde; tomografi-MR’da biraz daha yerli oranının buna göre düştüğü, bu yerlilik oranını da netleştirdiğimiz ki bu anlamda yerel üreticileri de yapının içinde aktif kılmak için düzenlemeyi konuşuyoruz” diye konuştu.
İhale konusunda hızla hareket ettiklerinin altını çizen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ne zaman sonuçlanabileceğine yönelik soruya, “Bu yıl olur. Yani daha erken olur da ben bu yıl diyorum. Aslında şu dönemde şekillendirmek için epey yol aldık ama bu dediğim noktalarda bir netliğe doğru gitmeye çalıştık ama önümüzdeki iki üç ayı bence geçmez. Bu yıl her halükarda olabilecek olan bir şeyden bahsediyorum” dedi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sağlığın bütün bileşenlerinde olduğu gibi aşıyı da kritik önemde gördüklerinin altını çizerek bu konuda kapsamlı bir yaklaşım içinde olduklarını vurguladı. Türkiye’de aşı reddine yönelik girişimlerin etkisinin ihmal edilebilir düzeyde olduğunu ancak bu konuda hassasiyeti koruduklarını belirterek, aşı politikalarıyla sağlanan yüksek seviyedeki koruma oranlarının aşağılara düşmemesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye’nin yıllık 10 milyar dolar dolayında aşı ithal ettiğini vurgulayan Sağlık Bakanı, cari açık üzerinde aşının önemli sayılabilecek bir etkisinin olduğunun altını çizdi. Aşı reddine yönelik girişimler içinde “ülke dışında üretimin” de unsurlardan biri olduğunu belirten Fahrettin Koca, bu unsuru karşılamak için de yerli üretimin olumlu bir yaklaşım olacağını vurguladı.
Bakan Fahrettin Koca, “gönül coğrafyası” olarak nitelediği ülkelerin Türkiye’den aşı almak isteyeceklerini de belirterek, “Ağustos ayında difteri-tetanos ile ilgili ruhsat süreci tamamlanmış oluyor, piyasaya veriliyor olacak. Diğer aşılarda da benzer şekilde üretimin hızla gerçekleşmesi için elimizden geleni yapma noktasında kararlıyız. Bunun için Küba’ya, Güney Kore’ye, Bangladeş’e ekipler gitti. Avrupa’da iletişim içinde olduğumuz bir iki önemli merkez var. Biz kendi imkanlarımızla gerektiğinde teknoloji transferiyle ama yerelleştirmek kaydıyla Türkiye’de önümüzdeki 5 yılda aşıyı yüzde 100’e yakın yerelleştirelim istiyoruz. Bu noktada her türlü imkanı kullanmakta da kararlıyız” dedi.
Bakan Koca: Performansa göre ek ödeme üzerinde yeniden çalışıyoruz
İnsülin üretimi için girişimlerin devam ettiğini belirten Bakan Koca, “İnsülin üretimini çok önemsiyoruz. İnsülin ile ilgili de biliyorsunuz, bir teşvik verilen Türkiye’de bir şekilde üretimi kısmen yapılan ama o teşvik verilen firma dahil olmak üzere yurtdışında görüştüğümüz merkezlerle Türkiye’de bütün çeşitleriyle insülin üretmek için bir gayret içindeyiz” dedi.
İlaç ve tıbbi malzemeye yönelik olarak da yerelleşme programı olduğunu hatırlatan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ilaçta TÜSEB’in devreye gireceğini vurguladı. Fahrettin Koca, “İlaçta biyobenzer ve benzeri yeni molekül, inovatif birtakım yaklaşımlar ile ilgili biz TÜSEB yapısı üzerinden özellikle ürün hedefli fonlama dahil olmak üzere ülkenin birikimini, hangi alanda kimi, neyi, ne kadar yaparlığını, devlet olarak bizim nerede bir açık varsa kapatmamız gerektiğini de düşünerek, hızla yol alalım istiyoruz” bilgisini verdi.
Tıbbi sarf malzemelerine yönelik olarak da yerelleşmeyi önemsediklerini belirten Sağlık Bakanı, teknolojik gelişimin önemine vurgu yaparak, “Bundan sonraki süreçte ben daha büyük oranlı bir potansiyelimizin olduğuna ve bu anlamda ciddi AR-GE merkezlerimizin ve insan kaynağımızın olduğunu, organizasyonun ve ürün odaklı fonlamanın sağlamasıyla farklı bir noktaya gelebileceğimize inanıyorum” diye konuştu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 2018’de 497 bin hastanın Türkiye’de tedaviyi tercih ettiğini ve sağlık turizmi gelirlerinin yaklaşık 1,5 milyar dolar olarak belirlendiğini, sağlık turizmi gelirlerinin ağırlıklı olarak özel sektör tarafından oluşturulduğunu belirtti. Türkiye’nin tanıtımına yönelik girişimlerin altyapısının tamamlandığını ve bir portal ile hastalara kolaylık sağlanacağını belirten Bakan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz sadece kamuyu pazarlayalım, kamuyu ön plana çıkaralım diye düşünmüyoruz. Kamunun da her geçen gün özellikle de şehir hastaneleri ile birlikte sağlık turizminde önemli bir potansiyelinin olacağını ve mükemmeliyet merkezleri ile bunu dünyaya kolay pazarlayabileceğimizi düşünüyoruz. Bunun için kamu gücü ile özellikle bir portal oluşturup, bu portalda üniversite, özel sektör ve kamunun yetkin bizce bu hizmeti uygun verebilirliğini düşündüğümüz, kurumlarının yer aldığı fiyat politikasının belli olduğu, hastanın tercihine göre oraya yönlendirildiği, hatta daha ötesi hastanın yoğun geldiği ülkelerde gerektiğinde takip ve kontrolünü yapmak üzere sağlık kuruluşlarının dahi yapılabilir olduğu, bir sağlık turizmi yaklaşımı olsun istiyoruz.”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’yi sağlık alanında bir “marka” olarak konumlamak için kampanya hazırlandığını açıklayarak, “Her geçen gün Türkiye’nin sağlıkta öncü olduğunu, bir sağlık üssü olduğunu ve her geçen gün markalaştıran bir yaklaşım içerisindeyiz. Onun için şimdi marka çalışması dahil olmak üzere bir takım yaklaşımlar başladı. Birkaç ay içinde onunla ilgili bir lansman olur. Türkiye’nin sağlıkta bir üs ve önemli olduğunu hissettiren bir markalaşmadan bahsediyorum” diye konuştu.
Bakan Koca, USHAŞ (Uluslararası Sağlık Hizmetleri) şirketinin de faaliyete başladığını hatırlatarak, bu kuruluşun sağlık turizmi alanında farklılık oluşturacağını anlattı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, USHAŞ’ın sadece turizmle ilgili değil, tıbbi cihaz, aşı vb. ürünlerin yurt dışında pazarlanması fonksiyonu bulunduğunu da kaydetti.
Sağlık turizminde bir başka yaklaşımın hasta takip merkezlerinin kurulması olacağını belirten Fahrettin Koca, “Hastanın yoğun olduğu ülkeler… Mesela; hastanın en yoğun geldiği ülkelerden birisi Azerbaycan. Bakü, Batum, Berlin-Köln neden olmasın? Bunun gibi hastanın yoğun geldiği ve bizim orada hastayı kendi haline bırakmadığımız; yeri geldiğinde kontrollerini yapacağımız bir yaklaşım. Bu, sağlık turizminden pay almayı isteyen hiçbir ülkenin yapmadığı bir yaklaşım tarzı” dedi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, son dönemde kamu tasarruf politikaları nedeniyle yatırımların ertelenmesi kararlarından bütçe kaynaklı sağlık alanındaki yatırımların etkilenmediğini de bildirdi. Fahrettin Koca şunları kaydetti: “Birincisi, şu dönemde bizim kamu-özel sektör işbirliği ile devam eden inşaatlarımız var. İkincisi, genel bütçe kapsamında yapılan inşaatlarımız ve hedeflediğimiz yatırımlarımız var. Dokuzuncu şehir hastanesi olarak Bilkent Şehir Hastanesi’ni açtık. Şu anda inşaatı devam eden 11 tane şehir hastanesi yatırımımız var. 2021 yılına kadar bu hastanelerimiz bitecek.
İnşaatı devam eden bu hastaneler için söylüyorum. Onun dışında ihale süreci devam eden 12 tane şehir hastanemiz var. Toplam bu 32 hastane ile birlikte 44 bin 901 yatağa ulaşan kamu-özel sektör işbirliği yapılan hastane yatırımlarından bahsediyoruz. Burada bütün yatakları yüzde 100 nitelikli olan hastane kompleksinden bahsediyoruz. 9 tanesinde 12 bin küsur oldu yatak kapasitesi. Devam eden inşaatlarla birlikte 32 bin yatak kapasitesine en geç 2021 yılında ulaşmış olacağız. İhale süreci devam edenleri buna katmadım. Dolayısıyla bunlarda ortalama teslim süresi 26-28 ay süredir.
En uzun Bilkent Şehir Hastanesi 3,5 yıl oldu. Bu yıl Bursa Şehir Hastanesi’ni iki-üç aya kadar hizmete açmış olacağız. Etlik seneye açılır. Önümüzdeki dönemde 26-28 ay ortalama sürede teslim edilen bu şehir hastanelerinin yatırımlarında herhangi bir sorun yok. Daha erken teslim edilebilirlilik söz konusu. İkitelli Şehir Hastanesi’ni gelecek yıl açacağız. Bunun dışında bizim devam eden 404 sağlık yatırımımız var.
Bu 404 sağlık kuruluşunun 161 tanesi de hastanedir. Ve bunun yaklaşık değeri 10 milyar TL’dir ve bu yatırımlar devam ediyor. Bunları genel bütçe ile yapıyoruz. Genel bütçe ile yapılan bu hastanelerde herhangi bir şekilde doların dalgalanması ile aksama asla söz konusu olmadı 2018 yılında. Şimdi zaten söz konusu değil. Ödemeden dolayı geciken hiçbir yatırımımız yok.”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, tıbbi malzeme, cihaz ve sarf malzemesi üreticilerinin ödemelerinin kamu sağlık kuruluşlarında hızlandırıldığını da açıkladı. 2018’deki döviz kuru dalgalanması sürecinde bile Bakanlığın bu konuda hassas davrandığını söyleyen Bakan Koca, “Bakanlık olarak alımlarımızda herhangi bir gecikmeye sebebiyet vermedik. Her geçen günde ödeme süresinin kısaldığı, piyasayı rahatlattığımız bir dönemdeyiz. Ödeme gün süresini azaltan son bir yıl içinde bir yaklaşım içindeyiz. Ödeme süresi 290 günden 150 güne düştü. Bu, önümüzdeki aylarda yapacağımız ödemelerde daha da aşağı inecek. Bizimle ilgili piyasanın bir şikâyeti olacağını zannetmiyorum” diye konuştu.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?