Fibromiyalji sendromunun nedeninin tam olarak bilinmediğini belirten Prof. Dr. Simin Hepgüler genetik, çevresel, nöroendokrin, biyokimyasal, kasa ait faktörler, sinir sistemi, immünolojik ve psikolojik faktörlerin hastalığın gelişmesinde rol oynadığını söyledi. Prof. Dr. Simin Hepgüler şöyle devam etti: “Genetik yatkınlığı olan kişilerde çevresel, immünolojik, travmatik ve hormonal faktörlerin sinir sisteminin hassasiyetini artırarak, ağrı düzenlemesinin bozulmasına ve fibromiyalji belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabileceği düşünülmektedir.
Fibromiyalji hastalarının birinci derece yakınlarında, Fibromiyalji sendromu gelişme riski 8 kat daha fazladır. Fibromiyaljili annelerin çocuklarında da fibromiyalji görülmektedir. Bununla birlikte hastalıkla ilgili kesin bir gen bölgesi tespit edilememiştir.”
Fibromiyalji sendromunun 20 ila 50 yaş arası kadınlarda daha sık görüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Hepgüler hastalığın erkeklerde, çocukluk çağında ve gençlerde de görülebileceğini, erkeklerde daha az görülmesinin sebebinin ise bu yakınmalarla doktora daha az başvurması olduğunu belirtti. “Fibromiyaljinin görülme sıklığı 70 yaşından sonra azalır. En sık görülen belirtileri; kronik yaygın ağrı, sabah yorgunluğu, uyku bozukluğu, tutukluk hissi, dikkatini toplamada ve odaklanmada bozulmadır.
Uyku bozukluğunun mu fibromiyaljiye yol açtığı, fibromiyaljinin mi uyku bozukluğuna yol açtığı kesin olarak bilinmemektedir. Çünkü bazı fibromiyalji hastalarında uyku bozukluğu yoktur, kronik ağrılı hastalarda da uyku bozukluğu olabilir. Ayrıca fibromiyalji hastalarında depresyon ve anksiyete bozukluğu sıklığı da artar.”
Fibromiyalji hastalarının Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanlarına ve Romatoloji uzmanlarına başvurabileceğini, hastanın klinik belirtilerine göre diğer hekimlere de yönlendirilebileceğini belirten Prof. Dr. Simin Hepgüler şunları söyledi: “Tanı, hastalığın klinik özelliklerine göre konulur. Tanıda öykü ve fizik muayene esastır. Laboratuvar ve görüntüleme yöntemleri diğer hastalıkları dışlamak için kullanılır.
Öyküde, hastanın yaşı, mesleği, uyku düzeni, aktiviteleri, psikososyal durumu, geçirdiği hastalıklar, ameliyatlar, travmalar önemlidir. Fibromiyalji hastalarına uygulanacak ilaçlı-ilaçsız tedavi kombinasyonları, hastanın yakınmalarını azaltır, fonksiyonel kapasitelerini arttırarak yaşam kalitesini düzeltmeye yardımcı olur.
İlaçsız tedaviler olarak, eğitim, egzersiz, tamamlayıcı ve alternatif tedaviler sayılabilir. Bu hastalarda egzersiz; kişiye özel olmalı, şiddeti yavaş yavaş arttırılmalı, hastanın toleransına göre düzenlenmeli, havuz egzersizleri, düşük tempolu yürüme, yüzme ve su aerobiği verilmelidir.
Fibromiyalji (ağrı hastalığı) nedir? Belirtileri, nedenleri ve tedavisi
Tamamlayıcı ve alternatif tedavi, multidisipliner tedaviler içinde güvenle uygulansa bile, akupunktur, hidroterapi, masaj tedavisi ve hipnoterapi hakkında daha fazla çalışmalara gereksinim vardır. İlaç tedavisinin yararlarıyla ilgili ise kanıta dayalı çalışmalar mevcuttur.”
Fibromiyalji hastalarının eğitiminin çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Simin Hepgüler şunları söyledi: “Hastalara hastalığı hakkında bilgi verilmeli, giderek kötüleşen bir hastalık olmadığı, yaşamı tehdit etmediği, görüntüsünde bir problem yaratmayacağı anlatılmalıdır. İnsan ilişkileriyle ilgili sorulara yanıt verilmeli, ağrı üzerine psikososyal faktörlerin etkileri, egzersizin yararları belirtilmeli, öz-yeterlilik ve öz-yönetimini geliştirerek belirtilerle baş edecek bilincin geliştirilmesi sağlanmalı, ilaçsız ve ilaçlı tedaviler anlatılmalı, hastanın yakınmaları azalıncaya kadar takip edilmelidir.”
Prof. Dr. Simin Hepgüler fibromiyalji hastalarının dikkat etmesi gereken hususları şöyle özetledi: “Hastalar, kendilerine verilen eğitimde söylenenlere dikkat etmeli, hava koşullarına uygun giyinmeli, havasız ortamlardan, hava akımlarının olduğu yerlerden, sigaralı ortamlardan ve stresten kaçınmalıdır. Stresle mücadele yöntemlerini uygulamalı, gerekirse psikolog desteği almalı, sağlıklı beslenmeli, egzersizlerini ve sporunu önerilen tarzda yapmalı ancak aşırı yorulmamalıdır. Kendine uygun hobiler edinmeli, tamamlayıcı ve alternatif tedaviler uyguluyorsa, doktoruna bilgi vermelidir. İlaçlarını doktorlar tarafından önerilen dozlarda ve düzenli olarak kullanmalıdır. Eğer ilaç tedavisinden yanıt alamadıysa doktoruna başvurmalı, ilacının doz düzenlemesi, kesilmesi veya değiştirilmesi doktor tarafından yapılmalı, ehil olmayan kişilerin sözüne güvenmemelidir.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?