İrritabl Bağırsak Sendromu tanı ve tedavisinde aile hekimlerine çok iş düşüyor

2 Haziran 2017   |    5 Ocak 2020    |   Kategori: Aile Hekimliği Print

Türkiye Aile Hekimliği Vakfı (TAHEV) tarafından  İbrahim Etem – Menarini’nin koşulsuz desteğiyle düzenlenen ‘Uzmanı ile İBS’ye Pratik Yaklaşımlar’ toplantıları devam ediyor.  TAHEV Mütevelli Heyeti Kurucu Üyesi ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Reşat Dabak moderatörlüğünde  düzenlenen toplantı serisinin İstanbul durağında konuşan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Zeynel Mungan ülkemizde de çok sık rastlanan bir gastroenterolojik rahatsızlık olan ve halk arasında ‘hassas barsak sendromu’ olarak da bilinen  İrritabl bağırsak sendromu (İBS) hakkında önemli bilgiler verdi.

Ağırlıklı olarak aile hekimlerinin katıldığı toplantıda İBS, Doç. Dr. Reşat Dabak’ın sunumuyla 38 yaşındaki gerçek bir hastanın üzerinden ele alındı. Prof. Dr. Mungan, ”Her 100 kişiden 12’sinde görülen IBS, hayatı tehdit eden bir hastalık değil ama SF-36 formu kullanılarak yapılan çalışmalarda kişilerin yaşam kalitesini Tip2 Diabet ve klinik depresyon kadar bozabildiği gösterilmiştir” dedi.

Prof. Dr. Mungan, hastalığın iyi tanınmamasından dolayı gereksiz safra kesesi veya apandisit ameliyatlarının da yapıldığına dikkat çekti. Karında şişkinlik, ağrı, aşırı gaz, dışkılama değişikliklerinin, kabızlık ve ishal ataklarının; irritabl bağırsak sendromunun en önemli belirtilerini oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Mungan, bu hastalıkta dışkılamadan sonra bağırsakları tam boşaltamama hissinin söz konusu olabildiğini ve bu semptomları, yemek, stres ve bazı farmakolojik ajanların tetiklediğini de sözlerine ekledi.

İBS tanısının esas olarak hastanın yakınmalarının dinlenmesi ile koyulduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mungan, ”İBS hastalarının yaklaşık yüzde 30’u doktora başvuruyor ve bu başvuruların da yaklaşık yüzde 90’ı birinci basamak hekimine yapılıyor.Hastalığın tanısı bir defa doğru koyulduğunda ömür boyu bu tanı değişmiyor” dedi.

İrritabl Bağırsak Sendromu (İBS) nedir? Nedenleri, belirtileri ve tedavisi

İBS’nin Türkiye’de görülme sıklığı nedir?

Mungan, moderatör ve dinleyicilerin sorduğu sorular eşliğinde şu bilgileri verdi: Türkiye’de yapılan çalışmalarda İBS prevalansının; kullanılan kriterler, anketör farklılıkları ve yöresel farklılıklara bağlı olarak değişken çıksa da, dünyadaki prevalansa benzer şekilde %12 civarındadır. İBS kadınlarda daha sık (2,4/1) görülmekte, her yaş ve ırkta, 15-60 yaş arasında rastlanmakla birlikte ilk prezentasyonu genelde 30-50 yaş arasında olmaktadır.

Hastalığın psikolojik komponenti var mıdır?

Bu hastalığın sadece psikolojik olarak tanımlanamamasıyla birlikte kişinin psikolojik durumu ile çok yakın ilişkisi olduğu bilinmektedir. Zeminde var olan bağırsak hastalığı psikiyatrik sorunların eklenmesiyle kötüleşebilir. Dışkı ile karışık sümük (mukus) görülebilir. Hastanın yakınmaları genellikle dışkılama veya gaz çıkartma ile azalır veya geçici olarak kaybolur.  İBS, kabızlık ile, ishal ile veya karışık tip seyreden olarak üç gruba ayrılır. Yakınmaların en az 6 ay önce başlaması gerekir. Ve son 3 ayda haftada en az 1 kez kişinin yaşam kalitesini etkileyen karın ağrısıyla dışkılama değişikliği söz konusu olmalı. Bu ağrı veya rahatsızlık genellikle dışkılama ile ilişkilidir; dışkı şekli değişebilir veya karındaki ağrı ya da rahatsızlığa ishal veya kabızlık eşlik edebilir.’

İBS’nin kanser gibi hastalıklara dönüşme riski var mı?

İBS tanısının birinci basamak hekimleri tarafından iyi bir anamnezle, tanı kriterleri kullanılarak ve alarm semptomları göz önüne alınarak konulmalıdır. NICE kılavuzundan yararlanarak tedaviye başlanabilir. Kılavuzda da belirtildiği gibi 4 haftalık antispazmodik tedavi sonrası hasta kontrole çağrılmalı ve hastanın rahatlaması durumunda tedaviye devam edip 6 ay sonra tekrar değerlendirilmelidir. İBS’nin kolon kanseri riskini artırmadığı çalışmalarda gösterilmiş olmakla birlikte, hastalık seyrinde beklenmedik durumların ortaya çıkması halinde aile hekimleri hastaları Gastroenteroloji uzmanına sevk etmekte tereddüt etmemelidirler.’

İrritabl Bağırsak Sendromu olan hastalar nasıl beslenmeli? Ne yemeli?

IBS genetik mi?

İBS’nin nedenin tam bilinmemesi sebebiyle tedavi başarılarının sınırlı kaldığını ve hastalığın tamamen ortadan kaldırılmasının neredeyse olanaksız oldunu söyleyen Mungan, genetik yatkınlığın da söz konusu olabileceğini ama çevrenin, yeme alışkanlıklarının daha önemli olduğunu sözlerine ekledi.

İrritabl Bağırsak Sendromu diyeti nasıl olmalı?

Diyet, ishal veya kabızlık olmak üzere hangi yakınmanın hakim olduğuna göre düzenlenir. Aşırı diyet önermeyiz. Genel olarak süt ürünü, buğday, soğan ve meyvelerin  beslenmeden çıkarılmasının hastaların en az 3’te birinde faydalı olduğunu biliyoruz. Hastalarımıza sık ve az yemelerini, yiyecekleri kabuklarını soyarak tüketmelerini, iyi çiğnemelerini, aşırı baharattan kaçınmalarını, kızartma yerine haşlama, ızgara veya buğulama tercih etmelerini tavsiye ediyoruz.

Fazla kahve, yapay tatlandırıcılar, asitli-gazlı içecekler, baklagiller önermiyoruz. Lifli gıdaları gün içine yayın, birden büyük miktarlarda tüketmeyin diyoruz. Fruktozdan zengin olan elma, armut gibi meyveleri ve gluten tüketimini, laktoz intöleransı olan kişilerden de sütü sınırlamalarını istiyoruz. En önemlisinin hastanın gözlemidir. Hasta çilek yediğinde rahatsızlığı artıyorsa  o zaman çileği de kesmeliyiz.

Fruktoz nedir? Hangi besinlerde bulunur? Zararları ve intoleransı

Tedavisi var mı?

İBS’de tedavi prensipleriyle ilgili de bilgiler veren Prof. Dr. Zeynel Mungan, her hastaya verilebilecek tek bir ilaç olmadığını, asıl olarak semptomların tedavi edildiğini söyledi: ”Örneğin ağrı söz konusuysa kas gevşetici ilaçlar kullanıyoruz. İBS’de kullanılan ilaçlar genellikle güvenilirdir ve yan etkileri azdır. En sık kullanılan ilaçlar özellikle ağrı veya spazma etkilidir ve hastanın kendisini daha iyi hissetmesine neden olurlar.”

TAHEV’in, İbrahim Etem – Menarini’nin koşulsuz desteği ile düzenlediği ‘Uzmanı ile İBS’ye Pratik Yaklaşımlar’ toplantıları; İzmir, İstanbul Anadolu Yakası, Antalya ve Sakarya’da gerçekleştirildi, İstanbul Avrupa Yakası ve Bursa’da devam edecek.

TAHEV Mütevelli Heyeti Kurucu Üyesi ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Reşat Dabak, İBS konulu etkinliklerle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: ”TAHEV olarak ülkemizde aile hekimliği uygulamasına geçildiği tarihten beri İBS gibi birinci basamakta sık karşılaşılan ve takiplerinin birinci basamakta yapılmasının uygun olduğu hastalıklar konusunda bölgesel toplantılar yapmaktayız ve bu konuları yaptığımız ulusal kongrelerde de işlemekteyiz. İBS farkındalığı yaratarak ve  aile hekimlerimizin bilgi ve deneyimleri artırarak bu hastaların birinci basamakta tanı ve tedavilerini amaçlamaktayız. İbrahim Etem – Menarini’ye koşulsuz destekleri için çok teşekkür ederiz”

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla