Üst solunum yolu, burun ve ağız girişinden soluk borusuna kadar olan geniş bir alanı kapsıyor. Bu bölgenin grip ve nezle gibi viral enfeksiyonları ya da bunların üzerine gelişen ikincil bakteriyel enfeksiyonlar, üst solunum yolunu döşeyen ve mukoza adı verilen özelleşmiş dokusunda ödem ile akıntılara sebep olabiliyor. Bu akıntılardan ses telleri dolaylı olarak etkilenebiliyor.
Ayrıca bu enfeksiyonlar bazen “larenjit” adı verilen ve ses tellerinin kendisini doğrudan etkileyen bir tablo şeklinde ortaya çıkabiliyor. Bu durumların tümünde değişik şiddette ses kısıklığı gelişebiliyor. Üst solunum yolu enfeksiyonları komplike olmadığı durumlarda bir kaç gün içinde tedaviyle düzeldiğinde ses kısıklığı sorunu da ortadan kalkıyor.
Reflü mide içeriğinin mide alt kapağındaki zayıflıktan dolayı yukarı yemek borusuna ve boğaza doğru çıktığı duruma deniyor. Mide içeriğindeki kuvvetli asit genellikle yemek borusuna doğru çıkıp bu bölgeyi rahatsız ediyor. Ancak bazen larengofarengeal reflü denilen durumda bu asidin daha yukarıya, gırtlak bölgesine ulaştığı da oluyor.
Reflü neden olur? Belirtileri, tedavisi ve reflüye iyi gelen besinler
Bu durumda asit maruziyetine alışık olmayan gırtlak ve ses telleri ciddi olarak etkilenip zarar görebiliyor. Bu da ses tellerinin yapısında bozulmalara yol açarak ses kısıklığı oluşturabiliyor. Yemek sonrası artan ses kısıklığı ve boğazda temizleme ihtiyacı geliştiğinde mutlaka Gastroenteroloji ve KBB uzmanlarına muayene olmak gerekiyor.
Geniz akıntısı boğaza doğru inip rahatsızlık yaratabiliyor. Bu akıntıların altında yatan nedenler kronik sinüzit, sigara kullanımı veya allerjik burun iltihabı gibi durumlar ise hayat kalitesinde ciddi düşüşe sebep olabiliyor. Geniz akıntısı, boğazda takılma hissi, sürekli yutkunma ve boğaz temizleme alışkanlığına sebep olduğu gibi, bu akıntının daha aşağıya inmesi durumunda ses tellerini de etkileyip ses kısıklığına yol açabiliyor.
Özellikle sabahları yoğun boğaz temizleme ihtiyacı duyulduğunda, boğazda takılma hissi ile beraber ara ara ses kısıklıkları yaşandığında, geniz akıntısının varlığı ve altta yatan sebebin tedavisi için mutlaka kulak burun boğaz uzmanına başvurmalı.
Sesin yanlış ve yoğun kullanımı ile sigara gibi sebepler ses tellerinde uzun vadede nasırlaşma (nodüller) ile lokal ödemin ilerlemesine bağlı küçük yumrular (polipler) oluşturabiliyor. Bu nodül ve polipler ses tellerinin titreşimlerini engelledikleri için ses kısıklığına neden olabilirler. Bu durum özelikle sesini yoğun kullanan ses ve performans sanatçıları ile öğretmenler gibi meslek gruplarında daha sık görülüyor.
Nodül ve poliplerin gerekli durumlarda cerrahi olarak tedavi edilmesinin yanı sıra, daha öncelikli olarak altta yatan yanlış ses kullanımını düzeltmek için ses terapistleri ve kulak burun boğaz uzmanları beraber çalışarak çözüm üretiyor.
Yanlış ses alışkanlıkları ses yapısının oturduğu ergenlik dönemi de dahil olmak üzere ses tellerinin fonksiyonel hareketlerini bozabiliyor. Ses tellerinin doğru kapanmasını ve titreşimlerini engelleyebileceği gibi ciddi durumlarda ses tellerinin yapısında da değişiklik oluşturarak ses kısıklığına yol açabiliyor. Ayrıca maç gibi ortamlarda sürekli bağırmanın veya konserlerde şarkılara yüksek sesle iştirak etmenin neden olduğu ses tellerindeki travma da ses kısıklığı oluşturabiliyor. Yanlış ses kullanımının öncelikli sebep olduğu bu durumlarda doğru ses terapisi sorunun üstesinden gelmede yardımcı olabiliyor.
Ses tellerinin hareketini sağlayan kasları, bunun için özelleşmiş sinirler çalıştırıyor. Her iki ses teli için ayrı olan bu sinirleri etkileyen çeşitli durumlar ses tellerinin hareketlerini kısıtlayıp ses kısıklığına yol açabiliyor. Bu durumlar arasında çeşitli nörolojik bozukluklar, sinirin uzandığı yol boyunca siniri etkileyen çeşitli hastalıklar ve kitleler sayılabileceği gibi, bazen bu bölgeye yapılan, özellikle tiroid ameliyatı gibi cerrahi işlemler de etken olabilir.
Ses tellerinin sinirine ait bozukluklardan şüphelenilmesi durumunda Kulak Burun Boğaz uzmanı, Nöroloji ve Göğüs Hastalıkları uzmanlarının ortaklaşa değerlendirilmesi sonucu tanı ve tedaviye ulaşılabiliyor.
Gırtlak bölgesinin kanserleri genellikle sigara kullanımı, eşlik eden alkol kullanımı, genetik sebepler ve bazı viral hastalıkların etkisiyle oluşuyor. Gırtlak ve ses tellerini tutan bu tümörler ses tellerinin hareket ve titreşimlerini etkiledikleri gibi gırtlağın kas, sinir ve eklem yapısını da tutması durumunda da ses kısıklığına neden olabiliyor.
Gırtlak kanserinin erken dönemde de belirti vermesi sayesinde erken tanı ve tedaviye olanak sağlayabilen nadir kanserlerden biridir. Dolayısıyla uzun süren ses kısıklıklarında özellikle yoğun sigara kullanımı öyküsü olan kişilerin hiç ertelemeden bir kulak burun boğaz uzmanına başvurmaları yaşamsal önem taşıyor.
Uzun süren ses kısıklığı ciddi hastalıkların habercisi olabilir
Erken dönemde tespit edilen gırtlak kanseri uygun tedaviyle tamamen iyileşebiliyor. Erken tanı ve tedavi ayrıca gırtlağın korunmasına ve kişinin sesini koruyabildiği tedavi çözümlerine de olanak verebiliyor. Bunların yanı sıra hastalığın erken tespiti kanserin bölgesel yayılımının ve akciğer gibi uzak organlara sıçrayabilmesinin de önüne geçiyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?