Rahim ağzı kanseri, (serviks) kadınlarda oldukça yaygın görülen ama aşı ile önlenebilen ender kanserlerden birisidir. Tedavide en önemli faktör erken teşhistir, erken evrede iyileşme oranlarını %90’a kadar yükselmektedir. Rahim ağzı kanseri erken teşhisi için en iyi yol düzenli smear testleri yaptırmaktır. Tedavi gecikirse rahim ağzı kanseri derindeki hücre tabakalarını etkileyebilir veya diğer organlara yayılarak onlara hasar verebilir. Hastalık ne kadar ilerlemiş ise iyileşme oranı o kadar düşüktür. Rahim ağzı kanserinin genellikle kanser öncesi belirtisi yoktur. Rahim ağzı kanseri belirtileri çıktığında ise kanser hücreleri genellikle zaten yayılmıştır. Sık rastlanan belirtiler; vajinal kanama, anormal vajinal akıntı, pelvik ağrı, cinsel ilişki sırasında ağrı veya lekelenmedir. Rahim ağzı kanserinin nedeni ise HPV yani insan papilloma virüsüdür.
İçindekiler
Serviks rahim alt kısmı, bebeğin hamilelik döneminde yetiştiği yerdir. Serviks kanseri, HPV adı verilen virüsten kaynaklanır ve cinsel temas yoluyla bulaşır. Serviks kanseri ilk aşamada pek belirti göstermez. Daha sonra, pelvik ağrı veya vajinadan kanama olabilir. Normal hücrelerin kanser hücrelerine dönmesi genellikle birkaç yıl alır, Pap smear testi yaparak anormal hücreler bulabilir. Ayrıca bir HPV testi yaptırabilirsiniz.
Rahim ağzı kanseri dünya çapında kadınlarda en sık görülen kanserlerden birisidir ancak düzenli smear testlerini uygulayan ülkelerde sıklığı azalmıştır. Kadınlar tüm yaşamları boyunca risk altındadırlar. Rahim ağzının çok sık görülen bir enfeksiyonu olan insan papillom virüsü rahim ağzının hemen hemen tüm displazi ve kanserlerinden sorumludur.
Smear testi ve bazı kadınlarda HPV testi bu virüsün ve neden olduğu hücre değişiminin saptanmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle tüm kadınların belli bir düzenli aralıklar ile smear testi yaptırmaları çok önemlidir. Artık rahim ağzı kanserine yol açan HPV tiplerine karşı koruyan güvenli ve etkili bir aşımız da vardır. Aşının 9-45 yaş arası tüm kız çocuk ve kadınlara yapılması önerilmektedir. Aşı yapılsa da kadınlar düzenli smear testlerini yaptırmaya devam etmelidirler çünkü aşı tüm rahim ağzı kanseri vakalarını önlemez.
Rahim ağzı kanseri ve displazinin (kanser öncesi değişikliklerin) sıklıkla hiçbir belirtisi yoktur. Belirtiler çıktığında ise kanser hücreleri genellikle zaten yayılmıştır. Rahim ağzı kanserinin belirtisi olduğunda ilk bulgular kanama, lekelenme veya sulu akıntıdır.
Kanama adetiniz sırasında artabilir. Cinsel ilişki sonrasında da olabilir. Çoğu zaman bu belirtiler kanser dışı problemler nedeniyle oluşurlar. Ancak bu belirtilerden herhangi birisi sizde varsa doktorunuzu görmelisiniz. İlerlemiş kanserin belirtileri ağrı, idrar yapma problemleri ve bacaklarda şişmedir. Eğer kanser komşu organlara veya lenf bezlerine yayılmışsa tümörler bu organların çalışmasını bozabilir.
Örneğin tümör idrar torbanıza baskı yapabilir veya bir toplardamardaki kan akımını engelleyebilir. Bu belirtilerin bulunması her zaman kanser demek de değildir. Yine de bu belirtilerden herhangi birine sahipseniz gecikmeden doktorunuzu görmelisiniz.
Serviks kanserinin nedeni, insan papillomavirüsüdür (HPV). Yaklaşık 100 HPV tipi mevcuttur. Çoğu düşük riskli tipler olup ancak göz ardı edilebilir bir serviks kanserine yol açma riskine sahiptir. Ancak yüksek riskli tipleri serviks kanserine yol açabilen anormal hücrelerin gelişmesine neden olabilmektedir.
Gerçekten serviks kanseri olgularının çoğuna iki tip HPV (HPV 16 ve 18) neden olmaktadır. Serviks kanseri olgularının aşağı yukarı % 70’inde bu iki tip bulunmuştur. Bu virüs cinsel ilişkiyle, bulaşmaktadır. Hatta tam bir birleşme olmasa dahi, genital bölgelerin birbirine temasıyla bile bulaşabilmektedir. Yalnızca bir cinsel temasla bile yakalanılabilir.
Vücudun bağışıklık sistemi bu virüsü yok edebilir. Ama bu olmazsa, virüs normal hücrelerin içine yerleşir ve bu hücrelerin anormal gelişmesine neden olur. HPV kapan kadınların büyük çoğunluğu bu virüsü 6 ile 24 ay arasında vücudlarından temizleyecek ve belkide kaptıklarının farkına bile varmayacaklardır. Ancak temizleyemeyen gruptakiler artmış rahimağzı kanseri riskiyle karşı karşıya kalacaklardır.
Dış genital bölge (vulva) hastalıklarının nedenleri ve tedavisi
HPV (human papilloma virüs insan papilloma virüs); 80 den fazla HPV virüsü serviks kanseri için risk faktörü oluşturmaktadır. Yaklaşık olarak 80 kadarı cinsel yolla bulaşarak serviksi enfekte eder. Bu enfeksiyonların yaklaşık yarısı, serviks kanseri ile ilişkilidir. HPV’ in genital siğillerin %90’ına ve serviks kanserlerinin %70’ine neden olan iki tipine karşı bir aşı geliştirilmiştir. Bu aşının en az beş yıl süre ile HPV enfeksiyonlarına karşı koruma sağladığı kanıtlanmıştır. Korumanın ne kadar süreceği de halen araştırılmaktadır.
Öncelikle bu yanlış bir sorudur. Rahim ağzı kanseri bulaşıcı değildir. Rahim ağzı kanserinin temel nedenlerinden biri olan HPV virüsü bulaşıcıdır. HPV yetişkin hayatta eşlerden birbirine bulaşır. Eşlerden birisinin daha önceden aldığı virüs onda bir hastalık yapmazken, özellikle bayanlarda daha sık olmak üzere cinsel bölgede siğillere ve rahim ağzının, dış genital bölge ve üreme yollarının (vulva,vajen) kanser ve kansere dönüşebilen hastalıklarına dönüşebilir. HPV virüsü vücuda bulaştığında yaklaşık bulaşanların %90’ında virüs 2 yıl içerisinde vücut tarafından temizlenmektedir.
Ancak geri kalan insanlarda yıllar içerisinde infeksiyon sonrası kanser öncesi yaralar gelişebilmekte ve yaklaşık 10-15 yılda kansere dönüşebilmektedir. Düşük riskli HPV tipleri genital siğillerin oluşumundan sorumludur: Bunlar iyi huyludur ancak, HPV tip 6 ve 11 genital siğillerin %90’nından sorumludur. Kadın üreme yolunun kanserlerine sebep olabilen yüksek riskli HPV tipleri cinsel yolla bulaştıktan sonra kansere dönüşümü başlatabilmektedir.Özellikle HPV tip 16 ve 18 rahimağzı kanserlerinin yaklaşık % 70’ine neden olmaktadır.
Genital siğil neden olur? Belirtileri, tedavisi ve HPV aşısı
Displazi ve erken dönemdeki kanserlerin çoğu düzenli smear testi yaptıran kadınlarda teşhis edilir. İleri evrelerdeki rahim ağzı kanserlerinin çoğu ise düzenli smear testi yaptırmayan kadınlarda teşhis edilir. Rutin smear testi yaptırma gereğinin nedeni işte budur. Anormal bir smear testi sonucunuz veya rahim ağzı kanseri belirtileriniz varsa ileri testlerin yapılması gerekebilir. Kolposkopi ve biyopsi gibi yöntemler anormal hücrelerin displazi veya kanser olup olmadıklarını saptayabilirler.
Bu testler doktorunuzun tedaviye ihtiyacınız olup olmadığına karar vermesine de yardımcı olabilirler:
8 soruda rahim ağzı kanserinin nedenleri ve tedavi seçenekleri
Eğer bu testlerle rahim ağzı kanseri teşhisi konursa doktorunuz kanserin büyüklüğünü ve ne kadar yayıldığını saptar. Bu süreç başka testlerin yapılmasını gerektirebilir:
Rahim ağzı kanseri akciğerler veya lenf düğümleri gibi başka bölgelere yayılabilir veya böbreklerin tıkanmasına yol açabilir. Doktorunuz bu bölgeleri kontrol etmek için testler isteyebilir. Bu testler röntgen filmleri, ultrason, tomografi, MR veya laparoskopi olabilir.
Eğer smear testinin sonucu displastik hücre değişikliklerinin olduğunu gösterirse sonuçlar şöyle olabilir:
Eğer smear sonucunda böyle bir sonuç gelirse takip testleri gerekebilir. HSIL değişikliklerinin kansere dönüşme riski en fazladır ve tedavi edilmeleri gerekir. Diğer tür hücre değişikliklerinde de daha ileri testlere gerek duyulabilir ancak tedaviye gerek olmayabilir. Displastik rahim ağzı hücreleri değişip daha derin dokulara ilerleyebildiklerinde veya başka organlara yayıldıklarında invaziv kanser halini alırlar. Smear testi de kanseri saptayabilir.
Bir kişide kanser gelişip gelişmeyeceğini kesin olarak tahmin etmenin bir yolu olmasa da, bazı faktörler kansere yakalanma riskini arttırmaktadırlar ki bunlara risk faktörleri adı verilir. Farklı kanserlerin farklı risk faktörleri vardır. Yine de bu risk faktörlerinden birine ya da daha fazlasına sahip olmak kişinin kansere yakalanacağı anlamına gelmediği gibi, risk faktörlerinin tümüne sahip olan bir birey de hastalığa yakalanmayabilir.
Bilinen bir risk faktörü olmayan kişilerde ise nadir de olsa rahim ağzı kanseri gelişebilmektedir. Rahim ağzı kanser için tanımlanan risk faktörlerinin bilinmesi, kişiyi bunlardan korunmak konusunda bilinçlendirmesi açısından önemlidir. Servikal kanser için başlıca risk faktörleri şunlardır:
Serviks kanserisin tedavisine karar verirken kanserin derecesi ve evresi gibi bazı bilgilere ihtiyaç vardır. Tedaviyi genellikle jinekolojik onkolog, patolog, radyolog, medikal onkolog ve radyasyon onkoloğundan oluşan bir ekip yönlendirir. Serviks kanserli çoğu hastada cerrahi tedavi ya da radyasyon (şua) tedavisi gerekecektir. Radyasyonla tedavi edilen hastalar aynı zamanda sıklıkla küçük dozlarda kemoterapi (ilaç tedavisi) de alırlar.
Serviks kanserinin tedavisi lokal ya da sistemiktir. Lokal tedaviler bir bölgedeki kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasına dayanır ve cerrahi ya da radyasyon gibi türleri vardır. Cerrahi tedavide serviks dışına yayılmamış küçük tümörlerin mümkün olduğunca tümünün çıkarılmasına çalışılır. Radyasyon tedavisi ise vücut dışından doğrudan tümörün olduğu bölgeye verilen yüksek enerjili ışınlarla yapılır.
Onkoloji nedir? Onkolog ne iş yapar? En önemli onkolojik hastalıklar
Radyasyonla tedavi sırasında hastalara genellikle küçük dozlarda kemoterapi (ilaç tedavisi) verilir ve bu radyasyon tedavisini güçlendiril’. Sistemik tedaviler vücudun diğer bölgelerine yayılmış kanser hücrelerini kontrol altına almak için uygulanır. Kemoterapi sistemik tedavi seçeneklerinden olup. kanser hücrelerini öldürmek için ilaçlar kullanılır. Bir hastaya tek bir tedavi ya da birkaç tedavi bir arada uygulanabilir.
Tüm kanserler I’den IV’e kadar evrelenir. Numara ne kadar küçükse kanser o kadar az yayılmıştır. Evre I en erken evredir ve tedavisi en kolay olanıdır. Evre IV en ilerlemiş evredir ve vücudun diğer kısımlarına yayılmış kanserleri gösterir. Tedavi en çok kanserin erken evrelerinde başarılıdır. Evre I rahim ağzı kanserinde iyileşme oranı %85-90′dır. Evre IV rahim ağzı kanserindeki iyileşme oranı ise yalnızca %5-10′dur.
Rahim ağzı kanserinde tüm evreler birlikte ele alındığında 5 yıllık sağkalım oranı %72’dir. Beş yıllık yaşam oranı tanı aldıktan sonra en az 5 yıl yaşayan hastaların oranını gösterir.
Serviks kanserinin seyrini ve seçilecek tedaviyi kanserin tipi ve yerleşimi, hastalığın evresi, kanserin ne hızda büyüdüğü ve yayıldığı, hastanın yaşı ve genel durumu, kanserin tedaviye nasıl yanıt verdiği gibi faktörler etkiler. Örneğin, tedaviye iyi yanıt alınmışsa, hastalığın seyrinin iyi olabileceğinden bahsedilebilir. Ancak yine de hastalığın seyri ile ilgili öngörülerin kesin olmadığı ve tamamen olasılık dahilinde olduğu unutulmamalıdır.
Eğer rahim ağzı kanseri, rahim ağzının veya üst vajinanın ötesine yayılmışsa veya kadının yaşı ileri veya sağlık durumu bozuk ise kanserin radyoterapi veya kemoterapi ile tedavi edilmesi daha iyidir. Radyasyon kanser hücrelerini yüksek enerjili ışınlara maruz bırakarak onların çoğalmalarını durdurur. Tedavi sırasında haftalar boyu her gün tedaviye gidilmesi gerekebilir. Ayrıca bazen hastanede yatmanız da gerekebilir.
Dıştan ve içten (vajinadan) tedaviler kullanılabilir. Rahim ağzı kanserinde kemoterapi radyasyona yardımcıdır. Kemoterapi ilaçları kan yoluyla kanser hücrelerine ulaşıp onları tahrip ederler. Tedaviler dönemsel olarak yapılabilir. Kemoterapide de hastanede yatmanız gereken zamanlar olabilir.
Serviks kanserinde tedavinin yan etkileri diğer kanserlerdekine benzer şekilde, hangi tip cerrahi uygulandığı, hastanın radyasyon tedavisi alıp almadığı, hangi tip kemoterapi kullanıldığı ve tedavinin ne kadar süre uygulandığı gibi faktörlerle ilişkilidir. Bazı sık yan etkiler şu şekilde sıralanabilir: Anemi (kansızlık), psikolojik bozukluklar (anksiyete ve depresyon), iştah değişiklikleri, ishal ya da kabızlık, saç dökülmesi, enfeksiyonlar, ağızda yaralar (aft). bulantı ya da kusma, el ve ayaklarda uyuşukluk, karıncalanma, kas güçsüzlüğü, cinsel problemler, deride kumluk, yorgunluk, idrar yolları ile ilgili problemler.
Kanserin evresi ve tedavi şekline bağlı olarak rahim ağzı kanseri tedaviden sonra kaybolmayabilir veya tekrar ortaya çıkabilir. Vücudun başka bir yerinde yeni bir kanser de ortaya çıkabilir. Bu nedenle tedavi bittikten sonra bile rutin kontroller ve smear testleri önemlidir. Doktorunuz tedaviden sonra ilk birkaç yılda daha sık smear testi yaptırmanızı isteyebilir. Bu, tüm kanser hücrelerinin yok olduğundan emin olmak için yapılır. Başka testler ve işlemlere de gerek olabilir. Doktorunuz tedavi bittikten sonra bile ihtiyacınız olan kontrolleri ayarlamak için sizinle birlikte çalışacaktır.
Serviks kanseri risk faktörlerinin bir kısmının bireyin kendi kontrolünde olması, tarama testinin olması ve bugün için en yaygın HPV tiplerine karşı korunmayı sağlayan aşıların bulunması nedeniyle, kanser türleri arasında en önlenebilir türlerinden birisidir. Bu kanserden korunmada risk faktörlerini ve bunlardan kaçınmanın yollan bilinmeli, düzenli olarak pelvik muayene ve tarama amaçlı Pap testi yaptırılmalıdır. Tarama testleri hiç bulgusu olmayan kişiler için kanser işaretlerini araştırmada kullanılır.
Serviks kanseri için tarama son derece başarılıdır. Düzenli tarama ile önlenebilen tek jinekolojik kanser servikal kanserdir. Servikal kanseri erken yakalamanın en iyi yolu düzenli Pap smear testi yaptırmaktır. Pap testinde serviksten alınan hücreler patolog tarafından mikroskop altında şüpheli olup olmadıkları yönünden değerlendirilir. Pap testi ya da daha ileri tetkiklerinde kanser öncesi değişiklikler saptanan bireylerde kanseri önlemenin diğer bir yolu da bu kanser öncesi değişikliklerin tedavi edilmesidir. Ayrıca alınabilecek önlemler olarak sigara bırakılabilir. Genç yaşta cinsel ilişkiden kaçınılmalı, prezervatif kullanmak ve cinsel partnerlerin sayısını azaltmak gerekmektedir.
Cinsel yönden aktif ya da 18 yaşın üstündeki kadınlarda yılda 1 kez Pap smear testi yapılmalıdır. Eğer yeni bir yöntem olan likid bazlı sitoloji yöntemi kullanılıyorsa bu sayı her 2 yılda bire çıkabilir. Yeni bir yöntem olan likid bazlı sitoloji yönteminin kanser öncesi hücrelerin saptanmasında daha başarılı olduğu gösterilmiş olsa da bu yöntem daha pahalıdır. Likid bazlı sitoloji yöntemi ile alınan örneklere daha sonra anlatılacak olan HPV DNA testi de uygulanabilir.
Otuz yaşın üstünde üst üste 3 normal Pap testi olması, serviksin kanserle ilişkisiz bir nedenle cerrahi olarak çıkarılmış olması, 70 yaşın üstünde son 10 yılda en az 3 normal Pap testi olması durumlarında düzenli Pap smear testi yaptırmaya gerek olmayabilir. Yine de Pap testinin hangi aralıklarla yapılacağma karar verirken en iyisi doktorla görüşmek ve kişisel risk faktörlerini göz önünde bulundurmaktır. Bazı kadınlarda (Öm: HIV pozitifliği ya da geçmişte pozitif Pap testi olması) daha sık aralıklarla Pap testi yapılması gerekir.
Pap testi basit ve genellikle ağrısızdır. Bu test için en iyi zaman son adet tarihinden 10-20 gün sonrasıdır. Adet döneminde yapılmamalıdır. Jinekolog spekulum kullanarak vajinayı genişletir ve vajinanın üst kısmı ile serviksi inceler. Küçük, yumuşak bir fırça yardımı ile serviks ve vajinadan hücre toplanır ve mikroskop altında incelenmek üzere patoloji laboratuarına gönderilir. Bu hücre örneklerinin laboratuarda test edilmesi için 2 seçenek vardır. Örnek doğrudan lama yayılabilir ve ardından laboratuara gönderilir.
Bu metod uzun yıllardan beri kullanılmasına ve nispeten ucuz olmasına rağmen, bazen değerlendirmeyi kısıtlayabilen sorunlarla karşılaşılmaktadır. Yeni bir metod ise likid bazlı sitoloji adı verilen ve daha pahalı olmakla birlikte geleneksel Pap teşrindeki kısıtlılıkları ortadan kaldıran ve HPV’ye bağlı değişikliklerin tanısında doğruluk oranı daha yüksek olan bir testtir. Pap testi servikal kanseri ya da kanser olmadan önceki aşamaları yakalamaya yardım eder. Testin pozitif olması bir başka deyişle anormal hücreler içermesi durumunda doktor HPV testi ve/veya kolposkopi önerebilir.
Bu test anormal hücrelerde yüksek riskli HPV olup olmadığını araştırır ve böylece hangi kadınlarda servikal kanser gelişim riski olduğu bilinebilir. HPV testi Pap smearden sonraki bir takip testi olarak ya da Pap smear ile aynı zamanda kullanılabilir.
Pap testi sonuçlarım raporlamada en sık kullanılan sistem Bethesda Sistemi’dir. Bu sistem en son olarak 2001’de gözden geçirilmiştir. Genel kategoriler şunlardır:
Bilinmelidir ki. “kanser ya da kanser öncesi lezyon yok” şeklinde rapor edilen Pap smear sonuçları, hastada gerçekte de bu değişikliklerin olmadığı anlamına gelmeyebilir. Biyolojik her türlü testte olduğu gibi Pap testinde de yanlış negatiflik oranları söz konusudur. Bu nedenle Pap testinin düzenli yapılması bu yanlış negatifliklerin kötü sonuçlara neden olmadan telafisini sağlayabilir.
Pap smear testi tanısal olmaktan ziyade bir tarama testi olduğundan, anormal sonuç varlığında kolposkopi, biyopsi ve serviks kürtajı gibi daha ileri testler gerekecektir. Kolposkopi, spekulum kullanarak vajinanm genişletilmesi ve vajinanın üst kısmı ile serviksin incelenmesi sırasında, serviksin bir mikroskop yardımıyla daha ayrıntılı incelenmesi yöntemidir. Kolposkopi ve biyopsi anormal Pap smear sonucundan hemen sonraki basamak olarak olarak uygulanabileceği gibi araya HPV testi de girebilir. Kolposkopik inceleme sırasında servikste anormal alanlar varsa biyopsi de alınabilir. Alınan biyopsi de mikroskop altında patolog tarafından incelenilir.
HPV virüsü nasıl bulaşır? Rahim ağzı kanserinin tanı ve tedavisi
Biopsi sonuçlanın raporlarkan kullanılan terimler Pap testindekilerden bir miktar farklılık gösterir. Bethesda Sistemi’ndeki SİL yerine, biyopside CİN terminolojisi kullanılır.
Kolposkopi sırasmda görülen şüpheli alan dondurularak ya da lazer gibi çeşitli teknikler kullanılarak çıkartılır. Bu tedaviler kanser öncesi değişikliklerin yok edilmesinde ve kanserin önlenmesinde hemen her zaman etkilidir. Yine de anormal değişikliklerin tekrarlayıp tekrarlamadığının takibi için kontroller gerekmektedir.
Serviks kanseri gelişiminde en önemli risk faktörü olan HPV varlığı ya da yokluğu hastaların servikal hücrelerindeki DNA parçacıklarının analizi ile mümkündür. Bu yöntemle kansere en olasılıkla neden olan (yüksek riskli) HPV tiplerini araştırır. Pap testindekine benzer biçimde alınan örnekle yapılabilir. 2 durumda kullanılır:
Cinsel siğil yapan HPV tipleri için bazı tedavi metodları mevcuttur ancak bu tedaviler rahim ağzı kanseri yapan HPV tipleri için başarılı olmamaktadır. Ancak birçok HPV enfeksiyonu 2 yıllık sure içinde kendiliğinden temizlenmektedir.
Rahim ağzı kanserine yol açan HPV tiplerinin gebelik üzerine bir etkileri bilinmiyor. HPV hastasıysanız normal gebelik takibinizi yapabilirsiniz.
Servikal kanserden korunmada hızlı gelişmeler söz konusudur. Bu gelişmeler kısmen serviks kanserinin HPV enfeksiyonu nedeniyle oluştuğunun bulunmasına bağlıdır. Çok sayıdaki HPV tiplerinden yaklaşık 15’inin kansere neden olduğu bilinmekte olup bu tipler hemen tüm serviks kanseri ve prekanseröz lezyonlardan sorumludur.
HPV aşısı nedir? Ne zaman ve nasıl yapılır? Yan etkileri nelerdir?
Serviks kanseriyle ilişkili en sık HPV tipleri 16 ve 18’dir. Aşılar kadınları HPV enfeksiyonundan korumak için geliştirilmiştir. Yeni HPV aşıları sağlıklı kız ve kadınlarda en tehlikeli HPV tipleri olan 16 ve 18’e karşı bağışıklık yanıtının gelişmesine yardımcı olmaktadır. Bugün için en sık hastalık oluşturan yüksek ve düşük riskli HPV tiplerine karşı korunma sağlayan Gardasil ve sadece yüksek riskli HPV tiplerine karşı korunma sağlayan Cervarix isimli 2 ilaç bulunmaktadır. Aşının en yüksek düzeyde etkili olması henüz cinsel ilişkiye başlamamış kişilere uygulanması sayesinde olur.
Kaynaklar ve Referanslar:
1- Cervical cancer,2- What is Cervical cancer,3- Cervical cancer,4- Cervical cancer: Epidemiology, risk factors and screeningYAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?