Çalışmadan elde edilen verilerle ilgili bilgi veren Thomas Jefferson Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi öğretim üyesi Prof. Dr. Yaacov Richard Lawrence, Ulusal Kanser Enstitüsü Dergisi’nde yayınlanan “Önerilen Stratejik Kılavuzlar”, yeni hedefe yönelik ajanların klinik uygulamaya daha hızlı konulması amacıyla klinik öncesi ve erken faz klinik çalışma sürecinde spesifik adımlar önerdiklerini belirtiyor. Çalışmayı yürüten ekip son on yılda, selüler sağkalımı ve büyümeyi hedefleyen Erlotinib ve Sunitinib gibi moleküler ajanlar geliştirildiğini ancak bunların tek başına iyileşen sağkalım üzerinde orta düzey etkileri olduğunu atıfta bulunarak şu değerlendirmeyi yapıyorlar: “Bununla birlikte, bu tür hedeflenen ajanların radyasyon terapisi ile kombine edilmesinin iyileşme oranlarını ve uzun süreli genel sağkalımı iyileştirme potansiyeli çok yüksektir.”
Günümüzde kanser tedavilerinde kullanılan yöntemlerin yeterince bütünsel olmadığına işaret eden Prof. Dr. Lawrence, “Günümüzde oldukça ümit verici laboratuvar verileri var ancak radyasyon tedavisi ile birlikte uygulanan bu yeni ilaçların klinik gelişimi ne yazık ki sınırlıdır. Burada, engelleri aşmak ve radyasyon ile birlikte uygulanan yeni portföy ilaçların gelişimini hızlandırmak için bir yol haritası oluşturduk” diyor.
Mevcut kemoterapi ilaçlarının radyasyon terapisine eklenmesi ile birlikte sağkalım oranlarında önemli iyileşmeler olduğuna atıf yapan araştırmacılar arasında bulunan Jefferson Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adam P. Dicker, yeni hedeflenen tedavilerin aynı yoldan ilerleyebileceklerine inandıklarını belirtiyorlar. Prof. Dr. Lawrence, ise bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bu başarıyı yeni biyolojik ilaçlarla tekrarlamayı istiyoruz. Bunu yapmak için yön gösterici bir kılavuza ihtiyacımız var. Bu da en yoksun olduğumuz şey. Bu kılavuzlarda, laboratuvardan klinik uygulamaya geçilmesi için ne kadar kanıt gerektiği ve insanlarda klinik çalışmaların nasıl tasarlanacağı açıklanmaktadır.”
Kılavuzlarda spesifik hedeflenen ajanlar ile tümör türleri araştırılırken, faz I çalışmaları ve randomize faz II “tarama” çalışmalarına yönelik ‘zaman/olay sürekli tekrar değerlendirme yöntemi tasarımı’ gibi yeni klinik çalışmalar ve patolojik yanıt gibi alternatif sonlanma noktalarının kullanımı tasarlanarak kilit sorular tartışılmaktadır. Ayrıca radyasyon onkolojisi ilaç gelişimindeki klinik öncesi çalışmaların rolü ile yeni, radyasyon yanıtı ajanlarının nasıl tanımlandığına ilişkin tartışmalar da yer almaktadır.
Araştırmacılar, radyasyonlu ilaç gelişiminin önünde zorluklar olduğunu ifade etmektedir. Esas sorun, ilaç endüstrisinin radyasyonlu ilaç gelişimine olan ilgisinin az olmasıdır, ilaç endüstrisi, klinik kanser araştırmalarına büyük miktarda fon desteği sağladığından, bu özellikle önem taşımaktadır. Ayrıca, başarılı bir program elde edilmesi için önemli bireysel beceriler ve kurumsal bağlılık da gerekmektedir. Bu durum, son yıllarda radyasyon biyologlarının azalması ile hafifletilmiştir.
Kılavuzların, açık bir yol sunarak bu alanın bu engelleri aşmasına ve ilaç gelişimine bir odak ve ilgi yaratmasına yardımcı olacağı umulmaktadır. Araştırmacılar, bazı yeni yaklaşımlar arasında radyoduy arlaştırıcıların hipofraksiyone edilmiş (yüksek günlük doz) radyasyon programları ile kombine edilmesi ve immünomodülatörlerin radyasyon terapisine entegre edilmesinin yer aldığını söylemektedir.
Kanserle mücadelede bütünsel yaklaşımların sağkalıma ciddi bir katkısı olacağını dile getiren Prof. Dr. Lawrence, “Kanser hastaları için klinik bakıma dikkat çekmenin yolu bu iki tür tedavinin (yeni jenerasyon antikanser ilaçlar ile birlikte ileri düzey radyasyon tedavisi) kombinasyonu olduğu konusunda hemfikiriz. Artık geleceğin nerede yattığını biliyoruz ve bu kılavuzlar bizi oraya götürmek önemli bir araç olacaklardır.”
Kaynak: NCI-RTOG Translational Program Strategic Guidelines for the Early-Stage Development of Radiosensitizers. Y. Lawrence, B. Vikram, J. Dignam, A. Chakravarti, M. Machtay, B. Freidlin, N. Takebe, S. Bentzen, P. Okunieff, C. Coleman, A. Dicker. JNCI Journal of the National Cancer Institute, 2012;105 (1):11 DOI:10.1093/jnci/djs472
Makalenin tam metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23231975
Abstract
The addition of chemotherapeutic agents to ionizing radiation has improved survival in many malignancies. Cure rates may be further improved by adding novel targeted agents to current radiotherapy or radiochemotherapy regimens. Despite promising laboratory data, progress in the clinical development of new drugs with radiation has been limited. To define and address the problems involved, a collaborative effort between individuals within the translational research program of the Radiation Oncology Therapy Group and the National Cancer Institute was established. We discerned challenges to drug development with radiation including: 1) the limited relevance of preclinical work, 2) the pharmaceutical industry’s diminished interest, and 3) the important individual skills and institutional commitments required to ensure a successful program. The differences between early-phase trial designs with and without radiation are noted as substantial. The traditional endpoints for early-phase clinical trials-acute toxicity and maximum-tolerated dose-are of limited value when combining targeted agents with radiation. Furthermore, response rate is not a useful surrogate marker of activity in radiation combination trials.Consequently, a risk-stratified model for drug-dose escalation with radiation is proposed, based upon the known and estimated adverse effects. The guidelines discuss new clinical trial designs, such as the time-to-event continual reassessment method design for phase I trials, randomized phase II “screening” trials, and the use of surrogate endpoints, such as pathological response. It is hoped that by providing a clear pathway, this article will accelerate the rate of drug development with radiation.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?