Kanserli hastanın yaşadığı kaygı bozukluğu, depresyon gibi sorunların bağışıklık sistemini bozarak tedaviye de zarar verdiğini belirten Prof. Dr. Özkan, “Kanseri tedavi ederken hastada ortaya çıkma riski yüksek olan kaygı bozukluğu, depresyon, çöküntü ve beyin işlev bozukluğunu da tedavi etmek gerekir. Kişinin yaşadığı depresyon, kişinin bağışıklık sisteminin çökmesini hızlandırır. Dolayısıyla kişinin tedaviye katılımı bozulur. Bu nedenle psiko-onkolojik tedavi, genel tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır. İşte kongrede bu tedaviyi gerçekleştiren dünyanın her yerinden hekim ve bilim adamının deneyimlerini ve araştırmalarını paylaşması çok faydalı oldu” dedi.
Meme kanseri hastalarında kronik stresin hastaları olumsuz etkilediğini ve tedavi başarısını azalttığını söyleyen Stanford Üniverstesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. David Spiegel, yaptıkları laboratuar araştırmalarında meme kanseri vakalarında kronik stresin tümörü büyüttüğü saptadıklarını belirtti. Meme kanseri hastalarında psikiyatrik desteğin pek çok acıdan avantaj sağladığını ve hastaların tedaviye uyumunu arttırdığını söyleyen Prof. Dr. Spiegel, yaptıkları bilimsel araştırmalarda meme kanserleri hastalarında grup terapisinin tedavide başarıyı artırdığı dile getirdi.
Gelişmekte olan ülkelerde kanserin artışına dikkat çeken İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı öğretim üyesi ve Uluslarararası Psikoonkoloji Kongresi Genel Sekreteri Prof. Dr. Mine Özkan, şu bilgileri verdi: “Araştırmalar beslenme biçimi, psikolojik sıkıntılar, hareketsiz yaşam, human papiloma virüs, helicobacter pylori gibi tedavi edilmemiş enfeksiyonların gelişmekte olan ülkelerde kanser sayılarını artırdığını göstermektedir. Ayrıca araştırmalar kaliteli uykunun da tedavi başarısında önemli rol oynadığını gösteriyor.”
İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nden Tıbbi Onkolog Prof. Dr. Adnan Aydıner, kanserin bulguları olan “Kan basıncı, nabız, solunum, ateş, ağrı” artık distres yani ruhsal sıkıntının da eklendiğini belirterek “Medikal tedavi sırasında hastanın moral yüksekliği ve yaşama bağlılığı tedavinin seyrini olumlu etkiliyor. Bu noktada psikoonkologların desteği büyük önem taşıyor” dedi.
Depresyon tedavisi tüm kanser hastaları için standart uygulama olmalı
Kongre başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan ile Kongre Sekreteri Prof. Dr. Mine Özkan, stresin hayatta hep olduğunu ama bazı yöntemlerle stresin yönetilebileceğini belirterek şu önerilerde bulundular:
Hastalığınla yüzleşmekten kaçınma.
Umudunu koru.
Hırs ve nefsini dengelemeye çalış.
Sınırlarını zorlama.
Kendinle ve hayatla savaş etme.
Yaşamla başa çıkarken sakin olmaya çalış.
Duygusal destek al.
Duygularını ifade etmekten çekinme, tepkini kırıcı olmadan ortaya koy.
Gamdan, üzüntülü ortamlardan uzak durmaya çalış.
Kendini sev, değerli olduğunun farkında ol.
Yalnızlığı tercih etme, sevdiklerinle vakit geçirmeye çalış.
Doğa ile iç içe ol.
Hayatı pozitif yönleriyle algıla.
Yaşama, olaylara, kişilere daha pozitif bak.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?