Prostat kanseri tedavisinde erken tanının tedavi başarısını önemli oranda arttırdığını söyleyen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağ Çal: “Ürolojik şikâyetleri olan kişilerin tıbbi yardıma başvurmayı ihmal etmelerinin en önemli nedenleri arasında utanma ve semptomların belirlenmemesi yer almaktadır. Bu tip şikâyetleri olan insanları doktora başvurmaya teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Dünyada her yıl 679 bin prostat kanseri tanısı konuluyor ve kanser tanısı almış erkeklerin %24,1’inde de prostat kanseri teşhis ediliyor” dedi.
Türkiye’de prostat kanserinin akciğer kanserinden sonra 2. sıraya yerleştiğini bildiren Prof. Dr. Çal, “65 yaş ve üstü her 10 kişiden birinin idrar kaçırmakta ve erkek cinsel organında sertleşme sorununu tüm dünyada erkeklerde görülen önemli problemlerin başında gelmekte, prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanser türü olduğu bilinmektedir. Ürolojik şikayetleri olan kişilerin tıbbi yardıma başvurmayı ihmal etmelerinin en önemli nedenleri arasında utanma ve geç teşhis yer almaktadır” diyor.
Prostat kanseri neden olur? Belirtileri ve tedavi yöntemleri
Çal, prostatın “sadece erkeklerde bulunan ve üreme ile ilgili ikincil görevleri yerine getiren, yaklaşık 20 gram ağırlığında bir organ” olduğunu belirtti. İşlevlerinin üremeyle ilgili olmasına rağmen idrar torbasının çıkışında yerleşmesi ve idrar kanalını çepeçevre sarmasından dolayı prostat hastalıkları sırasında idrar atım zorluklarının geliştiğine dikkat çeken Çal, şunları ifade etti: “Genel hatları ile sınıflandırıldığında prostat bezinin üç grup hastalığı tanımlanabilir:
Aralarında geçiş olmamasına rağmen bu üç hastalık aynı erkekte eş zamanlı ya da farklı zamanlarda saptanabilir. İyi huylu prostat büyümesi mikroskobik düzeyde ileri yaştaki hemen her erkekte görülen bir değişimdir.
Prostat hastalıklarında tanı için toplumdaki kişilerin prostat hastalıkları yönünden değerlendirilmesinde yıllık prostat muayenesinin yanı sıra kan PSA (Prostat Spesifik Antijen) düzeyinin belirlenmesi ve idrar tahlili yapılması gerektiğini ifade eden Çal, iyi ve kötü huylu prostat hastalıklarında kan PSA düzeyinde artış saptanabildiğini söyledi.
40 yaşından sonra erkeklerin prostat hastalıkları yönünden değerlendirilmesinde kan PSA değeri değişimlerinin saptanması yaygın kullanılan bir yöntemdir. Birinci derece akrabalarında prostat kanseri teşhis konan erkeklerin hastalığa yakalanma riski yüksektir.
Bunun için bu tür öyküsü bulananların mutlaka muayene ve kan PSA değerlerini takip ettirmesi gerektiğini vurguladı. Parmakla prostat muayenesinde sertlik saptanan ya da kan PSA değerinde artış belirlenen erkeklere biyopsi yapılması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Çal, prostat biyopsisinin, makatta kalın bağırsağın son bölümüne yerleştirilen bir ultrasonografi cihazı (transrektal ultrasonografi) ile yapıldığını ifade etti.
İyi huylu prostat büyümesi, ilaçla ya da cerrahi olarak tedavi edilebilir. Tedavi şeklinin belirlenmesinde, “prostat bezinin boyutu, hastanın yaşı, şikayetlerin şiddeti, mesanede (idrar torbası) taş bulunması” etmenler dikkate alınır. Tedavide kullanılacak ilaçlar; mesane boynu, prostat içerisindeki düz kas liflerinin gevşemesini sağlayanlar ve prostatın boyutunu küçültenler olmak üzere iki gruba ayrılırlar.
Prostat kanseri tanısı alan bir kişi, hiç tedavi uygulanmadan belirli izlem kuralları esas alınarak takip edilebileceği gibi cerrahi ya da ışın (radyoterapi) tedavileri kullanılarak sağaltılabilir. Bu hastalarda da izlem ya da tedavi kararı vermede ve uygulanacak tedavi şeklini belirlemede hastanın yaşı, eşlik eden hastalıkların varlığı, kan PSA düzeyi, biyopside saptanan kansere ait özellikler, eldeki olanaklar belirleyici etmenlerdir.
Cerrahi teknikler arasında “açık yöntem, standart laparoskopi ve robot yardımlı laparoskopi” bulunduğunu kaydeden Çal, şunları ekledi: “Günümüz literatür bilgisine göre, bu üç yöntem arasında hastalığı kontrol altına alma gücü, cinsel sorunlar ve idrar kontrol zorlukları yaşama riskleri açısından farklılık bulunmamaktadır.
İleri evre prostat kanseri tedavisinde sıklıkla vücutta erkeklik hormonlarını etkisiz hale getiren yöntemler kullanılır. Yine evreye bağlı olarak ilaçla kanser tedavisi (kemoterapi) bir diğer yöntemdir. Prostatit tedavisinde prostat dokusuna geçen antibiyotikler, gerektiğinde ağrı kesiciler ve idrar atımını kolaylaştırıcı ilaçlar kullanılabilir.”
Prostat kanserine karşı yılda bir kez yapılacak PSA testi hayat kurtarır
Bazı hastalarda hiç bir belirti olmaz. Bazılarında ise sık, güç ve ağrılı idrar yapma, idrarın damla damla yapılması, idrarda kan yada iltihap olması, ejekülasyonda kan ve ağrı gibi belirtiler olabilir. Bu yakınmalar aslında sadece prostat kanserine özgü değildir.
Prostatın Kanser dışındaki diğer problemleri de bunlara benzer yakınmalara neden olabilir. Emin olmak için doktorunuzun detaylı bir muayene ve inceleme yapması gerekir. Ayrıca yakınmaların şiddeti ne kansere ne de kanser dışı problemlere işaret eder.
Bu işlem için doktor eldiven giyerek parmağınızı rektuma (makata) yerleştirir. Parmak yardımı ile prostatın büyüklüğü, şekli ve kıvamı incelenir. Kanser parmakla muayenede set olarak hissedilir. Ancak kanserin var olduğundan emin olmak için daha başka testlerin yapılması gerekir.
Prostat spesifik antijen (PSA) düzeyini ölçen bir kan testidir. PSA prostat bezinde üretilen ve kanda da bulunan bir proteindir. Prostat kanseri, prostat iltihabı ve benign prostat büyümesi (BPH) durumlarında kandaki PSA düzeyi artar. PSA testi % 100 kesin değildir. Ancak prostat kanseri tanısında ve hastalığın seyrinin izlenmesinde önemlidir.
Rektumdan yerleştirilen bir prob aracılığı ile prostat bezine ses dalgaları gönderilir ve geri yansıyan ses dalgaları aracılığı ile prostatın şekli, büyüklüğü ve iç kesimlerinin detaylı görüntüsü alınır. Bazen prostat kanseri tanısında DRM ve PSA testine ek olarak TRUS’tan yararlanmak gerekebilir. Ayrıca prostat bezinden parça almak (biyopsi) gerekirse TRUS bu işlem için de yardımcı olur.
Mikroskop ile incelenmek üzere prostat bezinden hücre örneklerinin alındığı cerrahi bir işlemdir. Biyopsi rektumdan prostat bezi içine uzatılan özel iğneler yardımı ile alınır. Biyopsi prostat bezi içinde kanser varlığı ve tipinin belirlenmesinde son yöntemdir.
Ailesinde prostat kanseri öyküsü bulunanlarda prostat kanseri riski daha yüksektir. Ancak, 50 yaş ve üzerindeki bütün erkeklerin risk altında olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle:
Elli yaş ve üzerindeki bütün erkelerin yılda bir kez parmakla rektal muayene olmaları,
Elli yaş ve üzerindeki erkeklerin PRM ye ek olarak yılda bir kez PSA testi yaptırmaları önerilir.
Eğer PRM veya PSA testinde bir şüphe varsa transrektal ultrasonografi yapılmalıdır.
Prostat kanserinin sıklıkla herhangi bir belirti vermeden geliştiğini unutmayınız. Düzenli olarak kontrolden geçmek hayat kurtarıcı olabilir.
Doktorlar prostat kanserinin yaygınlığını evrelendirme denilen bir sistem ile tanımlarlar. Sıklıkla 2 evrelendirme sistemi kullanılır
A-B-C-D Sistemi: Erken evrelerde (A ve B evreleri) prostatın az sayıda hücresi kanserlidir ve bu kanserli hücreler sadece prostat içerisinde yer alırlar. Prostat dışına çıkmamışlardır. Zamanla, kanser prostatın daha büyük kısmını işgal eder. İleri evrelerde kanser çevre dokulara (C evresi), daha sonra ise lenf bezlerine, diğer organlara ve kemiklere (D evresi) sıçrar.
TNM Sistemi: Bu sistemde, T tümör boyutunu, N lenf bezi tutulumunu, ve M ise diğer organlara sıçramayı belirler. Bu sistemle bütün olası yayılma durumları tanımlanabilir. Örneğin T3c, N1, M0; tümör prostat dışına çıkarak seminal keseciklere sıçramış (T3c), bir lenf bezinde kanser var (N1) ve diğer organlara kanser sıçramamış demektir (M0). Aslında tam olarak birbirlerine karşılık gelmese de TNM ve ABCD sistemlerindeki tanımlar birbirine benzer.
Evrelendirmeye ek olarak kanserin ne oranda tehlikeli olduğunu belirlemek için “Gleason Sistemi” kullanılır. Biyopsi ile tümörden alınan parça mikroskop altına konur ve hücrelerin normal hücre görünümünden ne oranda saptığı belirlenerek bir derece verilir. Gleason skoru 2 ile 4 arası olan tümörler normal hücrelere çok benzeyen ve yavaş büyüyen hücrelerden oluşur. 8 ile 10 arası skor verilen tümörler ise daha kötü seyirlidir.
Prostat kanserinin erken teşhisi nasıl yapılır? Tedavisinde hangi yöntem etkilidir?
Prostat kanserinin tedavisi kanserin evresi, nasıl seyrettiği, hastanın yaşı ve genel Sağlık durumu ile değişik tedavi seçeneklerinin yan etkileri göz önünde bulundurularak belirlenir. Çok sayıda değişik tedavi seçeneği bulunduğundan, size uygulanacak tedavinin belirlenmesinde sizin, ailenizin ve doktorunuzun yukarda belirtilen temel kriterleri göz önünde bulundurarak birlikte karar vermesi en uygun yaklaşım olacaktır.
Birinci seçenek “bekleyerek gözlemektir”. Prostat kanseri genellikle çok yavaş ilerleyen bir hastalıktır ve yıllarca belirti vermeyebilir. Ayrıca bu hastalık genellikle ileri yaşlarda ortaya çıktığından bir dönem bekleyerek gelişmeleri izlemek seçeneklerden birisidir. Bekleyerek gözleme ile diğer tedavi seçeneklerinin yan etki ve rahatsızlıklarından da kaçınılmış olunur. Ancak, hastalık ilerledikçe, gereken tedavilerin uygulanması kaçınılmaz olmaktadır.
Tedavi seçeneğinin belirlenmesinde en önemli kriterlerden biri prostat kanserinin evresidir. Erken evrelerde birinci amaç kanseri vücuttan tamamen çıkarmak ya da kanser hücrelerini öldürmektir. Eğer kanser ileri evrelere ulaşmış ise kanser hücreleri tamamen temizlenmeyecek ya da öldürülemeyecek kadar çoğalmış demektir. Bu durumda kanserin büyümesini yavaşlatmayı veya durdurmağı amaçlayan tedavi seçenekleri ön plana çıkar. Prostat kanseri testosteron gibi erkelik Hormonlarının etkisi ile büyür. Bilindiği gibi erkeklik hormonlarının çok büyük kısmı testislerde (yumurta) üretilir. İlerlemiş prostat kanserinin tedavisi erkelik hormonlarının kanser hücrelerini beslemesini engellemek ile mümkün olabilir. Bu tedaviye “hormonal” tedavi denir.
Erken evrelerde, kanser prostat bezi içinde sınırlı iken uygulanabilecek tedavi seçenekleri;
1. Radikal Prostatektomi: Prostatın Ameliyat ile çıkartılmasıdır. Amaç prostatın çıkarılması ile vücuttan kanser hücrelerini tam olarak temizlemektir. İktidarsızlık ve idrarı kontrol etmekte güçlük gibi yan etkileri olabilir.
2. Radyasyon Tedavisi: Prostat bezi içerisindeki kanser hücrelerini öldürmeyi amaçlar. İki şekilde uygulanabilir.
a)Radyasyon ışınlarının vücut dışından prostat bezine doğrudan uygulanması ile,
b)Prostat bezi içerisine küçük radyoaktif tohumları ekerek.
Radyasyon tedavisi de iktidarsızlık, ishal, karın ağrıları, makatta rahatsızlık ve idrar yapmakta zorluklar gibi yan etkilere neden olabilir.
Çok ilerlemiş prostat kanserinde bile hiç bir belirti olmayabilir. İlerlemiş prostat kanserinin tedavisinde amaç hastalığın daha da büyümesine engel olmaktır. Kanserin büyümesinin durdurulması belirtilerin ortaya çıkmasını erteleyebilir ya da var olan belirtilerin şiddetini azaltabilir. Prostat kanserinin büyümesini ve sıçramasını engellemek için genellikle hormonal tedavi kullanılır.
1. Kısmi hormonal tedavi: Testosteronun büyük çoğunluğu testislerde üretilir. Kısmi hormonal tedavi ile testislerde testosteron üretimi durdurulur. Bu amaçla kullanılabilecek yöntemler:
a)Ösrojen: Ösrojen prostat kanseri tedavisinde de zaman zaman kullanılabilen bir kadınhormonudur. Erkekler östrojen alırsa testosteron düzeyleri düşer. Ancak östrojen kullanımının bazı ciddi yan etkileri olabileceğinden kullanımı çok yaygın değildir. Günde bir tablet östrojen almak bulantı, kusma, memelerde büyüme ve hassasiyet, kalp ve damar problemleri (vücutta fazla Sıvıbirikmesi, damarlarda pıhtı oluşması, inme, kalp krizi) ve cinsel isteğin azalması gibi yan etkilere neden olabilir.
b)Orşiektomi: Orşiektomi testislerin ameliyat ile alınması işlemidir. Cerrahi kastrasyon da denilir. Testosteron üreten en önemli kaynak vücuttan uzaklaştırıldığı için tümörün büyümesi yavaşlar. İktidarsızlık ve Sıcak basması gibi yan etkileri olabilir. Bu ameliyatın yapılması için genellikle hastanede yatmanız ve genel Anestezi (narkoz) almanız gerekmeyebilir. Ameliyattan hemen sonra evinize gidebilirsiniz.
c)Medikal kastrasyon: Testislerin testosteron üretimi ameliyat yapılmaksızın da durdurulabilir. Medikal kastrasyon testislerin testosteron üretimini durdurmakta cerrahi kastrasyon kadar etkilidir. Bu amaçla kullanılan ilaçlara LHRH analogları denir. Türkiye de bulunan ilaçlar Zoladex, Lucrin ve Decapeptyl dir. Ayda bir kez enjeksiyon ile uygulanırlar. Sıcak basması, iktidarsızlık, memede büyüme ve hassasiyet, cinsel isteğin azalması ve bulantı gibi yan etkilere neden olabilirler.
2. Komplet hormonal tedavi: Hem cerrahi kastrasyon (orşiektomi), hem de medikal kastrasyon (LHRH analogları enjeksiyonu) testis kaynaklı testosteron etkisini ortadan kaldırırlar. Ancak, vücuttaki tüm testosteron etkisini tam olarak engellemezler. Böbrek üstü bezleri de çok az oranda da olsa bir miktar testosteron etkisi gösteren Hormon sentezlerler. Bu nedenle, bu Hormonların etkisini ortadan kaldırmak için ek ilaçların kullanılmasına gerek vardır. Bu ilaçlara “antiandrojenler” denir. Eulexin, Casodex ve Androcur bu grup ilaçlardır. Bu ilaçlar kan dolaşımındaki testosteronun prostat hücrelerine ulaşmalarını engellerler. Medikal veya cerrahi kastrasyonun antiandrojen ilaçlar ile kombine edilmesine komplet hormonal tedavi denir. Komplet hormonal tedavi vücuttaki erkeklik Hormonu etkisini tam olarak ortadan kaldırır ve tümörün büyümesini yavaşlatır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?