Türkiye’de ve dünyada, salgının etkisinin artış eğilimi gösterdiğini söyleyen Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Cinel, acilen şok tedbirler alınması gerektiğini vurguladı. Covid-19 nedeniyle yaşanan kayıpların çoğunluğunun enfeksiyonu şiddetli geçirenlerde gözlenen sepsisten kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Cinel, “Hastalığı şiddetli geçirenler, organ disfonksiyonları ile birlikte yoğun bakıma düşenler tamamen bir sepsis hastası. Sepsis özellikle erken tanınıp tedavi edilmezse septik şok ve ölüme yol açabiliyor” dedi.
Covid-19 hastalarından hastalığı şiddetli geçirenlerin de yaklaşık %2-5’inde, 8-10 gün içinde organ fonksiyon bozukluğu belirtilerinin ortaya çıktığını dile getiren Prof. Dr. Cinel, bu nedenle sepsisin erken belirtilerini bilmek, tanımak ve teşhis edildiğinde hızlı tedaviye başlamanın çok önemli olduğunu; zamanında müdahalenin, hayatı ve organ işlevini kurtarıcı olduğunu söyledi.
Dünyada her yıl 47-50 milyon civarında sepsis vakası görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Cinel, bu vakaların yaklaşık 11 milyondan fazlasının hayatını kaybettiğini, sepsisin gerçekleşen her 5 ölümden birinin nedeni olduğunu vurguladı.
Ulusal Enfeksiyon Kontrol Programı tüm hastanelerde uygulanacak
Dünya Sepsis Günü nedeniyle Baxter Türkiye’ nin düzenlediği “Sağlık Sohbetleri” bilgilendirme toplantısında konuşan Prof. Dr. İsmail Cinel, sepsisin, enfeksiyona karşı vücudun verdiği regülasyonu bozuk (disregüle) yanıta organ disfonksiyonlarının eşlik etmesi ile ortaya çıktığını kaydetti.
Covid-19 salgınından korunmada aşı ve tedavi için etkili bir spesifik ajanın hala bulunamadığına işaret eden Prof. Dr. Cinel, sepsis farkındalığıyla, salgına karşı önlemleri birlikte değerlendirme ihtiyacı içinde olduklarını dile getirdi.
Türkiye’de “yeni normal” olarak adlandırılan, salgından bireysel ve toplumsal olarak korunmak için gerekli kuralların uygulanmaması nedeniyle yeni bir pik döneminin yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Cinel, Mart-Mayıs döneminde yapılan kısıtlamalara toplumun destek verdiğini, bulaşın zirve yaptıktan sonra düştüğünü ancak kısıtlamaların gevşetildiği ortamda bireylerin uyumunun azaldığını belirterek şunları söyledi:
“Her gün iyileşenden daha fazla yeni hasta sayısı geliyor. Bu iyi bir şey değil. Peki ne oldu? O kısıtlılıklar sonrası çok başarılıyız dedik, biraz fazla söyledik, vatandaşımızın kültür düzeyi belli, eğitim düzeyi de belli, farkındalığı yeterince başaramadık. Algı; ’yendik, bitiyor’ gibi oldu. Sonra kısıtlılıklar gevşedi. Yeni normal anlaşılamadı. İnanılmaz düğünler, toplu merasimler yaşandı. Anadolu’ya da yaz tatili nedeniyle insanlar gidince bulaş arttı.
Vatandaşların korkmalarını istiyorum. Çünkü, maske taksa dahi sosyal mesafeye dikkat etmediği için sosyal yaşamını eskisi gibi sürdürmeye devam ettiği için kapıyoruz bu hastalığı. Şu an korku dönemini yaşaması gerekiyor vatandaşların. Türkiye genelinde yoğun bakım doluluk oranı yüzde 65 civarında olsa da bazı illerde doluluklar çok daha fazla. Şok tedbirler dizisi lazım. İki hafta-üç hafta sokağa çıkma yasağı gibi. Böyle şok tedbirlerle tekrar bu yukarı gitmeyi bir yerden sonra aşağıya döndürmemiz lazım. Anında dönmez, zaten bir hafta, 10 gün sonra etkileri görülür.”
Sepsis ile mücadelede aşı yapılması ve uygun antibiyotik kullanımı çok önemli
Prof. Dr. İsmail Cinel, Covid-19’a bağlı ölümlerin sepsis tanımı içinde olduğuna işaret ederek, salgının etkisinin kırılmasının bu nedenle kritik olduğunu; toplumu sepsis konusunda bilgilendirmeye önem verdiklerini anlattı.
Covid-19 enfeksiyonuna yol açan SARS-Cov2 virüsünün, immün hücreleri etkilediği için, vücudun normalde vereceği yanıtları veremediğini ve bu hücrelerin programlanabilir hücre ölümüne gittiğini anlatan Prof. Dr. İsmail Cinel, “Normalde sapasağlam olacağınız yerde bağışıklık sisteminiz yerle bir olduğu anda, normal mikroplar dünyanın en güçlü mikrobu haline geliyor” diye konuştu.
Koronavirüsün immün hücrelerde programlanabilir hücre ölümünü (apoptosis) tetiklediğine de vurgu yapan Prof. Dr. İsmail Cinel, “Koronavirüs, immün hücreyi programlıyor, 5 gün sonra, bir hafta sonra öleceksin diyor. O da ’emredersin’ diyor ve ölüyor. İmmünite hücreleri olmadığı için ardından sepsis gerçekleşiyor. Bu mikroplara karşı, bakteriye karşı antibiyotiklerimiz var, kullanıyoruz. Mantara karşı ilaçlarımız var. Şu anda SARS-CoV2’ye karşı spesifik antiviral ajanımız yok. Aşı yok. Aşı dünyanın en iyi şeyidir. Bu şartlarda biz bunlar bulunana kadar kendimizi korumak zorundayız, toplumu korumak zorundayız” dedi.
Prof. Dr. İsmail Cinel, sepsisin mevsimsel grip virüsleri, kuş ve domuz gribi virüsleri gibi halk sağlığıyla ilgili yüksek bulaşıcı patojenlerle oluşan enfeksiyonlardan da kaynaklanabileceğini anlattı. Ne kadar sağlıklı veya formda olursa olsun herkesin sepsise yakalanabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Cinel, bazı grupların daha yüksek risk altında olduğunu; 60 yaş üstü yetişkinler, dalağı olmayan kişiler, akciğer, böbrek, karaciğer, kalp gibi kronik hastalıkları olanlar ile diyabet, aids gibi hastalıklar nedeniyle zayıf bağışıklık sistemi olan bireylerin yüksek risk grubunda olduklarını kaydetti.
Sepsis tedavisindeki her saatlik gecikme, ölüm oranlarını beş kat artıyor!
Sepsisi önlemenin en iyi yolunun öncelikle enfeksiyonu önlemek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. İsmail Cinel, alınacak önlemleri; çocukluk ve yetişkinlik aşı programlarına uyum, aşılama, temiz su kullanımı, başta el hijyeni olmak üzere genel hijyen kurallarına uyulması, el hijyeni, hastane kaynaklı enfeksiyonların önlenmesi, güvenli doğum ve farkındalık olarak sıraladı. Prof. Dr. Cinel, alınan önlemlere rağmen sepsis gelişen durumlarda ise enfeksiyon odağının hızla kontrol altına alınması ve yoğun bakımlarda uygun organ destek tedavilerinin verilmesinin hayat kurtardığını söyledi.
Sepsisin sıklıkla solunum, gastrointestinal ve idrar yolları enfeksiyonları veya yara gibi yaygın ve önlenebilir enfeksiyonlara karşı vücudun verdiği aşırı tepki olarak ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Cinel, konuşma bozukluğu veya zihin bulanıklığı, aşırı titreme veya kas ağrısı ve ateş, tüm gün idrar yapmama durumu, şiddetli nefes darlığı, benekli veya renksiz cildin sepsis belirtileri arasında olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Cinel, bu belirtileri olan kişilerin hiç vakit kaybetmeden sağlık kuruluşlarına başvurmalarının çok kritik olduğunu, sepsisin acil olarak tedavi edilmesi gerektiğini belirtirken, tedavide her saniyenin çok önemli olduğunu vurguladı.
Sepsisten korunmak için bağırsak sistemini çok güçlü tutmanın ve düzgün beslenmenin önemine işaret eden Prof. Dr. İsmail Cinel, şunları söyledi: “Bağırsak sistemini güçlü tutan immünitesini güçlü tutar, özellikle virüslere karşı. Sonuç olarak, sekonder enfeksiyonlardan da korunacağız, intestinal floramızı koruyacağız. Vitamin C ve diğerleri güçlü olmak için gerekli. Güneş ışığıydı, D vitaminiydi bunların hepsi sepsisi önleyen şeyler. Hepsini yapmaya çalışacağız ve düzenli yaşayacağız.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?