Prof. Dr. Şeref Özkara: Verem, hala dünyada en çok öldüren bulaşıcı hastalık

Yazan Hatice Pala Kaya
6 Ocak 2023   |    9 Şubat 2023    |   Kategori: Güncel / Literatür, Solunum / Enfeksiyon Print

Bulaşıcı bir hastalık olan veremin (tüberküloz) her yıl dünya genelinde 1,5 milyon kişinin ölümüne yol açtığını belirten Prof. Dr. Şeref Özkara, yılda 10 milyon yeni verem hastası ortaya çıktığını ve salgının devam ettiğini bildirdi. Veremin tamamen bitirilmesi için hala yeni bir aşı olmadığını, 101 yıl önce bulunan ilk verem aşısının (BCG) kullanıldığını ve bunun yetişkinleri korumada yetersiz kaldığını hatırlatan Özkara, veremin tedavisi için de yeni ve etkili bir aşının bulunmasının önemli bir ihtiyaç olduğunu kaydetti. Türkiye’de hastalığın kontrol altında olduğunu ancak tedaviye uyum konusunda geliştirilmesi gereken yönler bulunduğunu belirten Prof. Dr. Özkara, ayrıca başta eski Sovyetler Birliği ülkelerinden gelenler olmak üzere, Türkiye’ye gelen yabancılar içinde ilaca dirençli hastalar görüldüğünü ve tedavilerinin bu nedenle zorluk taşıdığını bildirdi.

Yüzyıl geçtiği halde verem için yeni bir aşı bulunamadı

Verem hastalığının dünyada ölüm nedenleri içinde 13’üncü sırada olduğunun altını çizen Prof. Dr. Şeref Özkara, bulaşıcı hastalıklar içinde ise hala bir numaralı ölüm nedeni olduğunu açıkladı. Özkara, “Covid-19, 2-3 milyon ölümle iki sene öne geçti ama verem her sene 1,5 milyon ölümle devam ediyor. 2021 yılında 1,6 milyon kişi veremden öldü. Verem, ölümlerin lideri konumunda. Her yıl 10 milyon yeni verem hastalığı gelişiyor” diye konuştu.

Verem nedir, neden olur? Tüberküloz belirtileri, tedavisi ve aşısı

İlk kez 1921’de uygulanan BCG aşısının, çocuklarda miliyer ve menenjit tüberkülozu adı verilen ağır seyirli ve öldürücü hastalıklara karşı koruyucu olduğunu, yetişkinlerde ise BCG aşısının çoğunlukla zayıf koruma sağladığını vurgulayan Prof. Dr. Özkara, “Verem hastalığı için bir tek BCG aşısı var. Bu aşı 1921’de bulundu yani 100 yıl oldu! İkinci aşımız verem için hala yok. Covid-19 salgınında bir senede 18 aşı çıktı. Covid pandemisinde bir senede aşıya harcanan para, veremde aşıya harcanan paranın yaklaşık 1000 katı. Çok yüksek bir miktar para imkanı sağlandı ve bir çok aşı bulundu fakat veremde hala ikinci aşı yok. Veremin tamamen bitirilmesi için yeni ve etkili bir aşının bulunması bir ihtiyaçtır” dedi.

Dünyada verem araştırmalarına yıllık ayrılan bütçenin yetersizliğine dikkati çeken Prof. Dr. Şeref Özkara, veremin çok ihmal edilmiş bir hastalık olduğunu anlattı. Türk Toraks Derneği Tüberküloz Çalışma Grubu Başkanı, aynı zamanda Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tüberküloz Klinik Sorumlusu Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şeref Özkara, “2-8 Ocak Verem Eğitim ve Farkındalık Haftası” kapsamında Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice PALA KAYA’ ya açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de 9-10 bin dolayında hasta var

Veremin uzun süredir gündemden düşmekle birlikte, Dünyada en öldürücü bulaşıcı hastalıklar arasında olduğunu kaydeden Prof. Dr. Şeref Özkara, özellikle erken teşhisin önemine işaret ederek, geç tanının ölüm riskini artırdığını, tüberküloza daha fazla önem verilmesi gerektiğini ve toplum sağlığı açısından ciddiyetini koruduğunu belirtti.
Prof. Dr. Özkara, Türkiye’de 2019’da 11 bin dolayındaki hasta sayısının Covid-19 salgını döneminde, yani 2020 ve 2021’de 9 binli sayılara düştüğünü kaydetti.

Dirençli hasta sayısının da geçmişte en yüksek seviyesinin önceki yıllarda 291 olduğunu ancak 2021 itibariyle 108’e kadar geriletildiğini ifade eden Prof. Dr. Özkara, “Bu düşüşü sağlayan şey, hastalara erken tanı konulup düzenli tedavi edilmeleridir. Bir hastaya erken teşhis koyup, tedavi ettiğiniz anda bulaştırıcılığı bitiyor ve yeni hastalar çıkmıyor. Erken tanı koyuyoruz dirençlilere çünkü moleküler testlerimiz var. Bir de şüphelendiğimiz durumlar var; şüphelendiğimiz zaman ilgili 4 hastaneden birine gönderiyoruz. Teşhis konuyor, hemen tedavi başlanıyor” dedi.

Tanı konulduktan sonra hiç vakit kaybetmeden tedavinin başladığını, genellikle 6 ayda tamamlandığını belirten Prof. Dr. Özkara, çoğunlukla hastaların evde tedavi edildiğini, ayakta yönetilemeyen yan etkilerin ortaya çıkması, şeker hastalığı gibi bazı başka hastalık durumunda ve diğer yatış gereken durumlarda yatarak tedavi uygulandığını bildirdi.

Verem (BCG) aşısı nedir? Ne zaman yapılmalı? Yan etkileri

Hastalık azaldığı için doktorlar şüphelenmeli

Türkiye’de hastalığın azalması nedeniyle, doktorların ön tanılar içinde veremi dikkatten kaçırabileceğine işaret eden Prof. Dr. Şeref Özkara, “Verem hastalığının tanısı için öncelikle hastalıktan şüphelenmek gerekiyor. Mesela; Asya ve Afrika’da verem çok yaygın olduğu için orada hastalıktan hemen şüphelenilir. Türkiye’de ise artık hastalık sıklığı azaldı. Hastalık azaldığı için de doktorun bundan şüphelenmesi, veremi aklına getirmesi lazım. Şüphelenmek için şikayetleri bilmek gerekiyor. Mesela; Zatürreede ya da gripte 3-5 gün içinde hızla başlayan öksürük, balgam, terleme, halsizlik, ateş, kırgınlık belirtileriyle giden bir tablo ortaya çıkıyor. Veremde ise şikayetler yavaş yavaş, aylar içinde gelişiyor.

Halsizlik, öksürük, balgam, gece terlemesi, iştahsızlık, bariz bir kilo kaybı görüyoruz. Yavaş geliştiği için bunları hasta zor fark ediyor. O nedenle bir kişi öksürüyorsa, öksürüğü uzun sürüyorsa, mutlaka doktora gitmesi lazım. Öksürükle beraber zayıflama, iştahsızlık, terleme varsa öncelikle verem hastalığı akla gelir. Bunlar akla gelmez ve hasta vakit kaybederse, kan tükürmeye başlar. Genellikle de ondan sonra doktora gelir” dedi.

Eski Sovyetler Birliği coğrafyasından dirençli hasta geliyor

Türkiye’de hastalığın azalmakla birlikte, eski Sovyetler Birliği ülkelerinden gelen tüberküloz hastalarında ilaç direncinin fazla olduğuna işaret eden Prof. Dr. Özkara, göçle gelen hastalardan söz etti. İlk başlarda Suriye’den gelen veremli hasta sayısında son dönemde düşüş görüldüğünü vurgulayarak, bunun yanında Afganistan, Somali, Türkmenistan, Pakistan, Kırgızistan ve Azerbaycan’dan gelen hastalar bulunduğunu da açıkladı.

Prof. Dr. Özkara, genel olarak dirençli hastalar ile hasta uyumunun en önemli sorunlar arasında olduğuna dikkati çekti. Başlanılan tedavinin yarım bırakılması gibi nedenlerle direnç oluştuğunu hatırlatan Özkara, Türkiye’de sağlık sisteminin titiz biçimde hastaları takip ettiğini, hekimlerin bu anlamda sorumluluklarının bilincinde olduğunu vurgulayarak, “Dirençten şüphelendiği anda doktor hastayı ilgili 4 hastaneden birisine gönderir, biz de testlerini yapar, anında tedavisine başlarız. Böylece toplumda dirençli basilin yayılmasını engelleriz. Son dönemde tehlikeli bir durum var, Gürcistan’dan, Azerbaycan’dan tedavisi mümkün olmayan, hastalığı çok ilerlemiş, bütün ilaçlara dirençli hastalar geliyor” dedi.

Öksürük neden olur, nasıl geçer? Öksürüğe iyi gelen tedaviler

Prof. Dr. Şeref Özkara, 2020’de 113 dirençli tüberküloz hasta sayısı olduğunu, bunun 2021’de 108 kişiye düştüğünü ve hepsinin takip ve tedavisinin devam ettiğini belirterek, “Veremde en kritik nokta; hastaya çok hızlı bir şekilde tanı koyacaksınız, hemen tedaviye başlayacaksınız ve tedaviyi tamamlayacaksınız. Bunu yaptığınız zaman o hasta toplum sağlığı açısından artık bir risk oluşturmuyor” diye konuştu.

Bazı hastalarda ilaçların mikrobu öldürmemesi nedeniyle ilaca dirençli tüberkülozun oluştuğunu kaydeden Prof. Dr. Şeref Özkara, bu hastalar için normal tedavide kullanılandan daha farklı ilaçların kullanıldığını, tedavi süresinin 22 aya kadar çıkabildiğini ve ilaçlara duyarlı hasta tedavisinde 1300 TL dolayında olan ilacın, 70 bin, hatta çok dirençli hastalarda 250-300 bin TL’ye kadar maliyeti olabildiğini anlattı.

Hastaların doğrudan gözetim ile ilaçları alıp almadıkları kontrol ediliyor

Prof. Dr. Şeref Özkara, verem tedavisinde günlük ilaç kullanımı nedeniyle hasta uyumunun önemli olduğunu ve bu konuda çok titiz davrandıklarını vurguladı. Buna karşılık, hasta uyumunu dikkat edilmesi gereken bir sorun alanı olarak tanımlayan Prof. Dr. Özkara, 6 ay süren ilaç tedavisinde, hastanın doktor tarafından bire bir kontrol edildiği Doğrudan Gözetimli Tedavi ya da hasta uzakta ise görüntülü iletişim araçlarıyla Video Gözetimli Tedavi yöntemiyle, ilaçlarını alıp almadığının kesin olarak takip edildiğini söyledi.

Türkiye’de tedavinin ücretsiz olduğunu, bunun yanında dar gelirli hastalara hem destek olmak, hem de hasta uyumunu artırmak için nakdi devlet yardımının da bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Özkara, Türkiye’deki yaklaşık 10 bin hastanın ortalama 2 binine aylık destek verildiğini, tedavi bittikten sonra 6 ay daha ödemelerin devam ettiğini vurguladı.

Kişiden kişiye havayolu ile bulaşıyor

Verem hastalığının etkeninin ‘Mycobacterium tuberculosis’ ismi verilen bir basil olduğunu ve insandan insana havayolu ile bulaştığını belirten Prof. Dr. Şeref Özkara, hasta kişinin öksürmesi, aksırması, konuşması ve nefes alıp vermesi sırasında oluşan damlacıkların havaya saçıldığını ve mikropların havada günlerce asılı halde canlı kalabildiğini kaydetti. Çok daha nadir olarak hayvanlardan da verem hastalığının bulaşabileceğine işaret eden Özkara, nadiren ineklerden de insanlara bulaş olabileceğini ifade etti.

Balgam nedir, neden olur? Balgamın belirtileri, türleri ve tedavisi

Hastalığın bulaşma yolları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Şeref Özkara, Covid-19’da virüsün anlık bulaştığını, hastalığa çok kısa sürede yakalanabilineceğini hatırlatarak, veremin bulaşmasındaki farkın ise hasta kişiyle teması olan yani kapalı bir ortamda uzun süre aynı havayı soluyan sağlam kişilerin nefes aldıklarında havadaki bu mikropların onların akciğerlerine ulaştığını ve orada yerleşerek hastalığı başlattığını kaydetti.

Prof. Dr. Özkara şunları söyledi: “Tüberkülozun bulaşması için en az 8 saat civarında hasta kişiyle aynı kapalı ortamı paylaşmanız lazım. Bulaşmada bir farklılık da şu; virüs kaynaklı Covid gibi diğer bütün grip virüsleri bunların hepsi, solunumla büyük partiküllerin içinden 10-50 mikronluk partikülle çıkıyor ve partiküller yakın mesafede yere düşüyor. Yani 1-1,5 metre, uzağa gitmiyor. Uzaktaki insanlara bulaştırmıyor. Verem ise öyle değil, ağızdan çıkan o büyük partiküller havada kuruyor, bir mikrona kadar düşüyor, içinde bir iki basil var, havada geziyor. Bu şekilde damlacık çekirdeği dedikleri daha küçük, hava akımları ile hareket edebilen, bu şekilde bulaşma göstermiş çok güzel örnekler biliyoruz. Örneğin; diğer odaya, koridora da gidebiliyor. Kapalı ortamdaysanız mesela; uçaktaysanız ve uçakta 8 saat süreyle verem hastası varsa, yolcuların hepsini tarıyoruz”.

Covid-19 verem tanısında gecikmelere neden oldu

Vereme geç tanı konulduğu takdirde hastalığın çok ilerleyebileceğini ve ölümle sonuçlanabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Özkara, Covid-19 döneminde hastaların hastaneye gitmektense evde oturmayı tercih ettiklerini, 2020 yılında Ankara’da veremden ölen hastaları incelediklerinde çoğuna geç tanı konulduğunu, pandemi döneminde hastaların sağlık kurumlarına başvurmakta geciktiklerini kaydetti. Öksürük, balgam, gece terlemesi, halsizlik, iştahsızlık, zayıflama yakınmalarının biri ya da birkaçı varsa göğüs hastalıkları hekimine başvurulmasını önerdi.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla