Normalde erişkin hastalığı olan ürtikerin artık 1 yaş altı çocuklarda da sık görülmeye başladığını söyleyen Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Ümit Murat Şahiner, halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtikerin daha çok ergenlik ve erişkin hayatta görüldüğü düşünülürken, son yıllarda 1 yaş altı çocuklarda bile sık görülmeye başladığına dikkat çekti. Ürtikerin görülme sıklığının giderek arttığını vurgulayan Prof. Dr. Şahiner, her dört çocuktan birinin hayatında en az bir defa akut ürtiker atağı geçirdiğini kaydetti.
Antalya’da gerçekleştirilen 26. Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Kongresi’nde Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice PALA KAYA’ya açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Şahiner, ürtikerin deriden kabarık, kızarık ve kaşıntılı döküntüler ile karakterize bir cilt hastalığı olduğunu, hastaların yaşam kalitesini ise ileri derecede düşürdüğü bilgisini verdi.
Prof. Dr. Şahiner, ürtikerin tanısının genellikle cilt muayenesi ile konulduğunu dile getirirken, döküntülerin en önemli özelliğinin kaşıntı ve kızarıklık olduğunu söyledi. Döküntüler 24 saat içinde geçerken başka yerlerde yeni döküntülerin çıktığını bildiren Şahiner, hastalığın bulaşıcı olmadığını, yüz dahil tüm vücutta görülebileceğini kaydetti.
Ürtiker (kurdeşen) nedir? Neden olur, ne iyi gelir? Belirtileri ve tedavisi
Ürtikerin akut ve kronik olarak iki farklı klinik tipinin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Şahiner, “Çoğunlukla birkaç haftada düzelen ürtiker vakaları akut ürtiker olarak adlandırılır ve kendiliğinden ya da alerji ilaçları verilerek kolayca tedavi edilebilirler. Eğer olay 6 haftadan uzun sürüyorsa, bu durumda kronik ürtiker denen durum söz konusudur. Kronik ürtiker bazı önemli hastalıkların başlangıç bulgusu olabilir ve araştırılması gerekir” dedi.
Çocuklarda kronik ürtiker görülme sıklığı ile ilgili sınırlı veri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şahiner şunları söyledi: “Eskiden daha çok ergenlik ve erişkin hayatta görüldüğü düşünülüyordu. Şimdi ise her yaşta görüldüğünü ve sıklığının giderek arttığını biliyoruz.
Çocuklarda yüzde bir oranında kronik ürtiker var yani 22.5 milyon çocuk var dersek, 225.000 kronik ürtiker hastası çocuk var. Yapılan değerlendirmeler sonucunda kronik ürtiker tanılı olgularda %21 ile %51 arasında altta yatan neden tespit edilebilmektedir. Tanımlanabilen faktörler arasında enfeksiyonlar, besinler, besin katkı maddeleri, otoimmünite ve fiziksel ürtiker sayılmaktadır.”
Ürtikerin çocukluklarda en sık ergenlik öncesi ve ergenlik denilen dönemde 8-16 yaş arasında görüldüğünü fakat son yıllarda bir yaş altı çocuklarda bile sık görülmeye başladığını vurgulayan Prof. Dr. Şahiner, hastalığın gelip geçici türü olan akut ürtikerin ise daha çok okul öncesi yaş grubunda görüldüğüne, her dört çocuktan birinin hayatında en az bir defa akut ürtiker geçirdiğine dikkat çekti.
Kronik ürtikerin bir diğer grubu olan uyarılabilir ürtiker hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Ümit Murat Şahiner, şunları kaydetti: “Bazı durumlarda da belirlenebilir fiziksel ve/veya diğer uyaranlar varlığında oluşan ürtiker ve/veya anjioödem tablosu ortaya çıkabilir ve bu durum ‘kronik uyarılabilir ürtiker’ olarak adlandırılmaktadır.
Fiziksel ürtiker; egzersiz, ısı değişiklikleri, soğuk, sıcak, basınç, güneş ışığı, titreşim ve su gibi çeşitli dış uyaranlara karşı gelişen bir ürtiker tipidir. Kronik uyarılabilir ürtiker sınıfında bulunan semptomatik dermografizm, sıcak ürtiker, soğuk ürtiker, solar ürtiker, geç basınç ürtikeri ve vibratuar anjioödem fiziksel ürtiker olarak adlandırılmaktadır.
Fiziksel olmayan kronik uyarılabilir ürtikerler arasında; kolinerjik ürtiker, akuajenik ürtiker ve kontakt ürtikeri yer almaktadır. Uyaranın şiddeti ve süresi hastadan hastaya hatta aynı hasta da zaman içerisinde değişkenlik gösterebilir. Bazı vakalarda iki veya daha fazla tetikleyiciye bağlı ürtiker tablosu oluşabilir. Yine bazı fiziksel ürtiker olgularında sistemik semptomlar görülebildiği gibi ölümle de sonuçlanabilir. Bu nedenle farkındalığın artması, uygun tanı ve tedavi çok önemlidir.”
“Mevsim geçişleri olan ilkbahar ve sonbahar dönemi ürtiker sıklığının arttığı dönemlerdir” ifadesini kullanan Prof. Dr. Şahiner, bunda da en önemli sebeplerin başında bu dönemlerde yoğun olarak görülen viral enfeksiyonların geldiğini belirtti.
Ürtiker hastalığının tekrarlayıcı karakterde olmasının ve bazen haftalarca hatta yıllarca sürebilmesinin anne-babaları çocuklarında görülen bu hastalık konusunda korkuttuğunu anlatan Prof. Dr. Şahiner, “Hangi durumların acil özellik taşıdığı bilinmelidir. Özellikle ürtiker döküntüleri 24 saatten fazla aynı bölgede devam ediyorsa, baş bölgesinde çok yoğun döküntüler varsa veya dil, dudak ve gözkapağında şişlik ödem oluşmuşsa klinik tablo ciddi olabilir ve hemen bir hekime başvurmak gerekir” diye konuştu.
Türkiye’de ürtikerin görülme sıklığı ile ilgili çalışmaların yeni yeni yapılmaya başladığına işaret eden Prof. Dr. Şahiner, “Bizim klinik gözlemimiz hastalığın 20 yıl öncesine göre 2-3 kat arttığı yönünde” bilgisini verdi.
İklim değişikliklerinin tüm alerjik hastalıkların hem coğrafi dağılımını hem de sıklığını etkilediğine vurgu yapan Prof. Dr. Şahiner, “Havadaki nem oranının değişiminin deri hastalıklarının alevlenmesi ile doğrudan bir ilişkisi var” diye konuştu.
Ürtikerin yol açtığı diğer sorunlara da değinen Prof. Dr. Şahiner, hastalığın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediğinin altını çizdi. En önemli sorunun kaşıntı olduğunu belirten Prof. Dr. Şahiner, “Ciddi uyku sorunlarına yol açıyor ve tüm gündelik aktiviteyi etkiliyor” dedi.
Hastalığın tedavisine ilişkin bilgi veren Prof. Dr. Şahiner, “Ürtiker hastalarının tedavisinde hafif vakalarda antihistamin denen alerji ilaçları yeterli olurken, daha ciddi vakalarda kortizon gibi farklı ilaçlar da tedavide kullanılmaktadır. Besin alerjisine bağlı gelişen ürtikerlerde de sebep olan besinin belirlenmesi ileride karşılaşılabilecek ciddi olayların önlenmesi açısından önemlidir” diye konuştu.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?