Prof. Dr. Borman: Ağrı tedavisinde ilk müracaat fizik tedavi hekimleri olmalı

Yazan Hatice Pala Kaya
14 Kasım 2018   |    5 Ocak 2020    |   Kategori: Ağrı, Sağlık Gündemi Print

Kronik ağrılarda hastaların yoğun olarak reçetesiz ağrı kesici kullanımının risk doğurduğu belirtildi. 6. Tıbbi Rehabilitasyon Kongresi’nde konuşan uzmanlar ağrı tedavisinde fiziksel tıp ve rehabilitasyon hekimlerine daha fazla başvurulması gerektiğinin altı çizdi. Ankara’da düzenlenen kongrenin ardından yapılan basın toplantısında, toplantısında reçetesiz ağrı kesici kullanımına dikkat çeken Kongre Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Borman, “Ağrı, hepimizin, her yaştan insanın hayatının bir döneminde en az bir kere rahatsız olduğu bir konu. En sık bel ve boyun ağrıları, sırt ağrıları karşımıza çıkmakta. Özellikle bu ağrılar hem fonksiyonları azaltmakta, hem yaşam kalitesini bozmakta, hem de iş gücü kayıplarına yol açıyor” dedi.

Basın toplantısına Kongre Başkanları Prof. Dr. Belgin Karaoğlan ve Prof. Dr. Pınar Borman ile Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Evren Yaşar katıldı.

Konuşmasında osteoporoza dikkat çeken Prof. Dr. Belgin Karaoğlan, “Dünyada 250 milyon insan osteoporozdan muzdarip. Osteoporoz sadece menopoz sonrası kadınlarda görülebilen bir hastalık olarak bilinmesine rağmen gençler, erkekler ve çocuklarda da görülebiliyor. Osteoporoz farkındalığı için çalışmalar yürütüyoruz ve insanların kemik yapısını sağlam tutması için beslenme ve fiziksel aktivitenin önemini vurguluyoruz” dedi.

Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Bel, boyun ve sırt ağrıları yaşam kalitesini bozuyor

Kas-iskelet sistem ağrılarında bireylerin ilk olarak fizik tedavi rehabilitasyon hekimlerine başvurması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Borman, “Çünkü biz tüm ayırıcı tanıları yaparak zaten cerrahi endikasyonu olan hastaları ortopedistlere, beyin cerrahlarına yönlendiriyoruz. Ağrı konusunda ana yaklaşımlarımız non-farmakolojik ve farmokolojik olmak üzere iki şekildedir. Yani ilaç tedavileri ve ilaç dışı tedaviler şeklinde. Özellikle ilaç dışı tedavileri diğer hekim grupları pek uygulamaz ama bizim için hastanın eğitimi, bel hijyeninin sağlanması, egzersizlerin önerilmesi, bunların öneminin hastaya anlatılması, fizik tedavi modalitelerimiz gibi pek çok non-farmakolojik yöntemimiz var” diye konuştu.

Masum ilaç yok: Kronik ağrısı olan kişiler yoğun reçetesiz ağrı kesici kullanıyor, ağrı kesicilerde de risk var

İlaç tedavisinin hekim tarafından yönetilmesinin çok önemli bir unsur olduğunun altını çizen Prof. Dr. Borman şunları kaydetti: “Hastaya medikal tedavileri verirken de özellikle akut ağrılı durumlarda kısa süreli vermeye çalışıyoruz, gerekli durumlarda kas gevşeticileri ekliyoruz ama kronik ağrılarda yaklaşımlarımız multidisipliner olmalı. Yani kronik ağrılı hastada sadece biz işin içine girmiyoruz, psikiyatristler girebiliyor, kronik ağrının yol açtığı pek çok semptom var. Bunlarla ilgili hekim grupları da işin içine girmek zorunda.

Kronik ağrı tedavisi daha özel bir konu ama yine o da fizyoterapistlerin ilgi ve uğraş alanına girmekte. Ağrı konusunda farkındalık az. Kronik ağrı ile ilgili reçetesiz ilaç kullanımları çok fazla. Eczanelerden hastalar bu ilaçları alıp, kendi başlarına kullanabiliyor. Bunlara dikkat etmek gerekiyor. Ağrı kesiciler, nonsteroid antiinflamatuarlar veya analjezikler basit ilaçlar değildir ama insanlar her ağrılarında bu ilaçları alıp, kullanıyorlar.

Bunların da birçok yan etkileri var. Yani hastaların mevcut hastalıkları olabilir, yaşları ileri olabilir. Hiçbir şeyleri olmasa bile özellikle gastrointestinal sistem dediğimiz mideye, karaciğere, böbreğe, hematolojik sisteme çok yan etkileri var. Mutlaka bu ilaçların doktor kontrolünde ve belli sürelerde alınması gerekiyor. Mesela; parasetamol, çok yaygın kullanılıyor ve zarar vermez deniliyor ama yapılan çalışmalarda 2-3 gr’ın üzerinde kullanılan parasetamolün nonsteroidlere benzer yan etkiler ortaya çıkardığı da son yıllarda gösterilmiş durumda. Masum hiçbir ilaç yok.”

https://www.medikalakademi.com.tr/calpol-parasetamol-nedir-ne-icin-kullanilir-yan-etkileri-nelerdir/

Bel ağrıları ihmal ediliyor

Bel ağrılarının bireyler tarafından ihmal edildiğini belirten Prof. Dr. Pınar Borman, şu bilgileri verdi: “Eğer hekime giderlerse zaten hekim tedavilerini planlıyor. Bazıları için kısa süreli istirahatlar gerekiyor. Çoğu hasta medikal tedavilerle kısa sürede iyileşebiliyor ama iyileşmeyi sağlamazsanız, ağrılar kronikleşebiliyor. Bir de toplumda MR, görüntüleme yöntemleri çok fazla kullanılıyor. Fizik tedavi hekimleri bu görüntüleme yöntemlerini yine de az kullanıyor ama diğer hekimler bunları çok daha fazla kullanıyor.

Biz kağıtları tedavi etmiyoruz, hastaları tedavi ediyoruz. Eğer fizik muayene bulguları uyumlu ise klinikleri ile hastaların, o zaman anlamlı oluyor. Yani hastanın MR’ında bel fıtığı çıkıyor ama hastanın ağrısı çok şiddetli değil. Kesinlikle ameliyat olmaması lazım. Öncelikle konservatif yöntemler dediğimiz, bizim branşımızla ilgili medikal ve nonmedikal tedaviler, fizik tedaviler verilip, geçmezse ve tabii kırmızı bayraklarımız, sarı bayraklarımız var, bunlarla ilgili acil durumlar varsa, cerrahi branşlara hastaları yönlendiriyoruz.” .

Ameliyat gerektiren bel fıtıkları oranı yüzde 3 dolayındadır

Prof. Dr. Belgin Karaoğlan da görüntülemelerden sonra sıklıkla bel fıtığı ameliyatı önerilebildiğini kaydederek, “Heryerde doğru dürüst anemnez almadan, konuşmadan hastayla, doğru dürüst muayene etmeden hemen bir MR çekiliyor. O MR’da da fıtığın dereceleri vardır, onu gördükleri zaman kesin ameliyat diyen beyin cerrahları var ve hastaları gereksiz yere ameliyat ediyorlar. Ondan sonra hastaları hiç düzeltemiyoruz. Tabii ki hiç ameliyat olmaz diye bir şey yok, olur ama onun şartları var. Yani bel fıtıkları içinde ameliyat gerektiren fıtıklar yüzde 3 civarıdır ama her gelen hastanın elinde en az 3-4 tane MR’ı var. Biz bundan gerçekten çok büyük sıkıntı duyuyoruz. Türkiye en fazla MR çekilen ülke, başka ülkelerde bu kadar kolay MR’a ulaşamıyorsunuz. Gereksiz MR’lar gereksiz tedavilere yol açabiliyor. O yüzden dikkatli olmak lazım” dedi.

Kas-iskelet sistem problemlerinde egzersizler üçüncü haftada etki eder

Bel ağrıları ve fıtıklara yönelik görüşlerini açıklayan Prof. Dr. Borman, şu uyarılarda bulundu: da, “Fizik muayene çok önemli bir konu. Bu hastalar bize başarısız bel cerrahisi diye geliyor ve tedavileri çok daha zorlaşıyor. Halbuki problem ortaya çıktığında, ilk dönemde fizik tedavi hekimine gelseler yüzde yüze yakın iyileşmeler elde ediliyor.

Bir de hasta uyumu çok önemli. Bizim hastalarımız istiyor ki, sihirli bir değnek olsun. Bir tane ilaç verelim rahatsızlıkları ortadan kalksın. Kas-iskelet sistem problemlerinde ilaç tedavileri sadece geçici etki sağlar. Hastanın katılımı çok önemlidir, egzersizleri düzenli yapması, sabırlı olması gerekir çünkü egzersizler üçüncü haftada etki eder.”

Lenf ödem

Fiziksel tıp ve rehabilitasyon hekimleri olarak lenfödem farkındalığına önem veriyoruz. Bu konuda tanıları fiziksel tıp ve rehabilitasyon hekimleri koyuyor. Lenfödemin tedavisinde ne kadar geç tanı konulursa konulsun hastayı mevcut durumundan çok daha iyi bir yere getirebiliyoruz.”

Gereksiz MR gereksiz tedaviye yol açıyor

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Evren Yaşar, ise fiziksel tıp ve rehabilitasyon hekimine başvurulmadan MR çekilmesinin süreçleri hasta aleyhine uzattığını belirterek şu bilgileri verdi: “Türkiye nüfusunun yüzde 7’si engelli. Bu hastaların iş gücüne kazandırılması anlamında fizik tedavi uygulamaları çok önemli. Bu hastalardan yüzde 20’si çalışabiliyor. Biz bu hastaları hayata ve topluma kazandırmaya çalışıyoruz.”

Gereksiz MR çektirmekte birinciyiz! Hastalar da hekimler de mağdur

Türkiye’de 10 tane fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesinin yapılma aşamasına geçildiğini kaydeden Prof. Dr. Yaşar “Şehir hastaneleri oldukça önemli ve bizler de bu hastaneleri dolduruyoruz. Bu hastanelerde aktif ve etkili olarak çalışacak hekimleri yetiştirmeye devam ediyoruz. Hedefimiz Türkiye’de 2 bin yatağa ulaşmak. Dünyada toplam 500 milyar TL sağlık turizmine harcanıyor. Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları olarak bu rakamdan pay alıp ülke ekonomisine katkı sunmak istiyoruz” dedi.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla