Koronavirüsün kan şekerini yükselterek diyabet gelişimine neden olabileceğini söyleyen Klinik Endokrinoloji ve Diyabet Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Araz, Türkiye’nin diyabet görülme sıklığında Avrupa’da üçüncü sırada bulunduğunu hatırlatarak, diyabetin önemli bir halk sağlığı sorunu olma özelliğini sürdürdüğünü kaydetti. Halen devam eden salgın ortamında diyabetli hastalara yönelik değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Araz, diyabet hastalarının koronavirüs enfeksiyonununu daha ağır geçirdiğinin bilindiğini hatırlattı.
14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Klinik Endokrinoloji ve Diyabet Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Araz, diyabet hastalarının zayıflıklarının büyük bir kısmının kandaki yüksek şeker oranına bağlı olduğunu, yüksek şekerin bağışıklık sistemini zayıflatarak hayati organlara zarar verdiğini vurguladı.
Prof. Dr. Mustafa Araz: COVID-19 pandemisinde D vitamini eksikliği vakaları arttı
Türkiye’de her 100 kişiden 14’ünde diyabet görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Mustafa Araz, toplam diyabetli hasta sayısının da 7,5 milyon kişi olduğunu söyledi. Diyabet hastalarının modern tedavilere erişiminin önemine işaret eden Prof. Dr Araz, SGK’nın MEDULA verileri üzerinden 2012 yılında yapılan bir hesaplamada, diyabete bağlı komplikasyonlar için yapılan harcamaların, diyabete yönelik yapılan toplam harcamaların yüzde 73’ünü oluşturduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Araz, “Günümüzde, yeni diyabet ilaçları ve modern teknolojinin imkanları, diyabetli bireylere çok daha ideal bir tedavi şansı sunmaktadır. Diyabet takip ve tedavisindeki bu yenilikler Türkiye’de de kullanılmakla birlikte bazı ilaçlar ve takip sistemlerinin geri ödeme kısıtları nedeniyle tüm diyabetlilere ulaşmasında zorluklar yaşanmaktadır” görüşünü vurguladı.
Dünyada ve Türkiye’de devam eden salgın ve diyabet hastalarının durumuna yönelik bilgiler de paylaşan Prof. Dr. Mustafa Araz, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerinin (CDC) yaptığı bir araştırmada, ABD’de koronavirüsten ölenlerin yaklaşık yüzde 40’ının diyabet hastası; 65 yaş altında hayatını kaybedenlerin ise yüzde 50’sinin diyabet hastası olduğu sonucuna ulaşıldığını bildirdi.
Prof. Dr. Mustafa Araz: Koronavirüs geçirenlerde Graves ve Haşimato gelişme riski var!
Prof. Dr. Mustafa Araz, salgın döneminde başta diyabet olmak üzere kronik hastalıkların ağır seyir ve ölüm riskini artıran unsurlar olduğunu vurgulayarak şu bilgileri verdi: “COVID-19 sürecinde hastalığı ağır geçirmede ve ölüm riskinde en belirgin artış; yaşlı ve kronik hastalığı olan hastalarda olup, kalp damar hastalığı, diyabet ve hipertansiyon öncelikli olan kronik hastalıklardır. Pandemi sürecinde kilo alımı özellikle diyabet ve tansiyon hastalarında şeker ve tansiyonun yüksek gitmesine neden olabilmekte ve olası bir koronavirüs infeksiyonunda hastalığın ağır geçirilme riskini arttırabilmektedir.
Kan şekeri veya tansiyon kontrolü kötü hastaların özellikle olası bir koronavirüs infeksiyonunu daha ağır geçirdiği bilinmektedir. Ayrıca yoğun bakımda yatan ağır COVID-19 olgularının %80’ninin obez (şişman) olduğu bildirilmiştir.”
Diyabet hastalarının zayıflıklarının büyük bir kısmının kandaki yüksek şeker oranına bağlı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Araz, yüksek şekerin bağışıklık sistemini zayıflatarak hayati organlara zarar verebildiğini vurguladı. Prof. Dr. Araz, koronavirüsün sadece yüksek şeker ortamından beslenmediğini, bu virüsün kan şekerini yükselterek yeni diyabet vakalarına yol açabildiğini anlattı.
Klinik Endokrinoloji ve Diyabet Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Araz, Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) 9’uncu Diyabet Atlası verileri hakkında da bilgi verdi. Bu verilere göre, dünyada 20-79 yaş grubu nüfusun 463 milyonunun, (her 11 kişiden biri) diyabet hastası. Bu verilere bakıldığında, 2030 yılında, dünyada diyabet ile yaşayan kişi sayısının 580 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Türkiye için yapılan 2040 tahminine göre, ilgili yılda Türkiye’de diyabetli kişi sayısı 12,5 milyon kişiye ulaşabilir.
Prof. Dr. Mustafa Araz: Yoğun bakımda yatan ağır COVID-19 hastalarının %80’i obez!
Türkiye’de endokrinoloji uzmanlarının geniş bir hastalık grubuyla ilgili olmalarına karşılık az sayıda uzman bulunduğunu belirten Prof. Dr. Mustafa Araz şunları kaydetti: “Türkiye’de, birçok il ve ilçede endokrinoloji uzmanı bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak, yaklaşık 10.000 diyabet hastasına 1 endokrinoloji uzmanı düşmektedir. Endokrinoloji uzman hekimlerinin tedavi ettikleri diğer hastalıklar göz önüne alındığında ise Türkiye’de 150.000 kişiye 1 endokrinoloji uzmanı düştüğü görülmektedir.
Ülkemizde 9 bin civarında İç Hastalıkları Uzman Hekimi sağlık kurumlarında diyabet tedavisi uygulamaktadır. Tıbbın tüm branşlarına temel teşkil eden bir disiplin olduğu için, sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların büyük çoğunluğunun problemleri, iç hastalıkların uzmanlık alanına girmektedir. Bu anlamda, iç hastalıkları uzmanı hekimlerinin diyabetin erken tanı ve tedavisindeki rollerinin etkinliği çok büyük olup, iç hastalıkları uzmanlarının yeni diyabet tedavilerine ulaşmada yetkilerinin arttırılması uygun olacaktır. COVID pandemisi döneminde hastaların tedaviye ulaşmasının kolaylaşmasının önemi bir kez daha öne çıkmıştır.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?