Konuşmacı olarak 16 Aralık 2017’de katıldığı Lüleburgaz Belediyesi’nin ‘Aykırı Sohbetler’ söyleşisinde “Aşıların içinde alüminyum ve cıva var. Eskiden cıva vardı şimdi daha ucuz diye alüminyum kullanılıyor. Biliyorsunuz, alüminyum Alzheimer sebebidir. Onun için D vitamini en güçlü aşıdır. Bakın Kanada, domuz gribi zamanında ‘ben halkıma aşı yaptırmayacağım’ dedi ve bedava D vitamini dağıttı.
Geçen hafta İngiliz Sağlık Bakanlığı çok önemli bir çalışma yayınladı ve bütün hamilelere ve doğurganlık yaşında olan kadınlara bedava D vitamini dağıttı. D vitamin eksikliğinden kısırlık oluyor. İyot eksikliğinden kısırlık oluyor” diyen Karatay’a cevap Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’dan geldi.
Karatay’ı, bilim ve akıl süzgecine davet eden Ceyhan şunları söyledi: “Kanada Sağlık Bakanlığı’nın web sayfasındaki grip aşısı önerileri var. Bizdeki gibi sadece risk gruplarına değil, 6 aylıktan büyük herkese aşıyı öneriyor. Hanımefendinin dediği D vitamininden hiç bahsetmiyor. Ayrıca Health Protection Agency’yi Sağlık Bakanlığı ile karıştırmış. Orada konu olan yazıyı yazan da, bir psikiatri hastanesinde çalışan, Dr. Cannell isimli bir hekim. O bile, istatistiksel anlamlı bir fark bulamamış, ayrıca vitamin D’nin vücutta depolandığını, vermeden önce vitamin düzeyine bakılması gerektiğini söylüyor. Değerlendirme yazısında da, güneş gören ülkelerde vitamin D zehirlenmesine dikkat edilmelidir diyor.”
Bilindiği üzere aşılama yaklaşık 230 yıldır bütün dünyada uygulanan, milyonlarca ölümü engelleyen, bazı hastalıkları ortadan kaldıran en etkili ve ucuz sağlık koruma yöntemidir. Ne yazık ki son zamanlarda aşının içerisinde cıva bulunduğu ve aşı içerisinde yer alan çok düşük düzeydeki alüminyumun Alzheimer hastalığına yol açtığı gibi bilimsel gerçeklerden uzak ve kesinlikle doğru olmayan ifadeler medyada yer almaktadır.
Bütün dünyada, istisnasız bütün ülkelerde uygulanan aşıların zararlı olduğuna dair yapılan bu yayınlara konu olan kişilerin, aşı ile korunulan hastalıkların durumu, aşılama ile ne oranda engellendiği, aşılama olmazsa sonuçları konusunda eğitimi olmamaları üzüntü vericidir. Aşılar sayesinde aşıyla korunulabilen hastalıklar en az %98 oranında azalmışken ve bazıları ortadan kalkmışken bu yayınlar neticesinde aşı reddinde ciddi bir artış gözlemlenmektedir. Örneğin, aşıyı reddeden aile sayısı 2011 yılında 183, 2013 yılında 913, 2015 yılında 5091 iken, 2016 yılında 10.000’ in üzerine çıkmıştır.
Aşı retlerinde akademik unvan taşıyan ancak konunun uzmanı olmayan kişilerin konuşmaları en büyük etkendir. Aşılama ile her yıl yaklaşık 14.000 ölüm engellendiği dikkate alınırsa aşılanmayan bu 10 bin çocuğun bir kısmının öleceğini tahmin etmek zor değildir. Yine bunun neticesinde de bazı hastalıklarda artış gözlendiğini üzülerek izlemekteyiz. Örneğin bildirilen boğmaca vakaları son üç yıldır belirgin bir şekilde artmaktadır. Nitekim kliniğimizde aşılanmadığı için pnömokok menenjitinden ölen ve sakat kalan vakalar yanında risk grubuna girdiği için grip aşısı olması gerekirken olmayan ve grip sonucu ölen ciddi sayıda vaka gözlemliyoruz.
Ayrıca unutulmamalıdır ki hiçbir aşının etkinliği bireysel aşılamada yüzde yüz değildir. Aşıların bir hastalığı tam olarak önlemesi ancak toplumsal etkiyle olur. Yani bazı kişilerin aşılanmaması aşılanan kişilerin de aşıdan maksimum yarar elde etmesini engellemektedir. Bu konuşmaları yapan insanlar unutmamalıdır ki, bilgisizlikten veya başka bir nedenden kaynaklanan, bilimsel anlamda yanlış ifadeler bazı insanların ölümüne veya sakat kalmasına neden olacaktır. Bu nedenle bu kişilerin taşıdıkları bilimsel unvan ve vicdanlarını dikkate alarak, söylediklerini bir bilim ve akıl süzgecinden geçirmelerini, konunun uzmanı ve sorumlu bilim insanları olarak beklemekteyiz.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?