Pandemi sonrası kalp damar hastalıklarında bir patlama olmasının beklendiğini söyleyen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, kalp damar hastalıklarından ölümlerin salgın döneminde dahi Covid-19 enfeksiyonu ölümlerinden daha fazla olduğunu söyledi. Salgının ikincil-istenmeyen/sonradan eklenen etkileri arasında, kalp damar hastalıklarındaki patlama olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Tokgözoğlu, her iki cinsiyette de olumsuz sonuç beklendiğini ancak kadınlarda olumsuz etkinin daha fazla olabileceğini kaydetti.
Salgın döneminde kalp damar hastalıkları açısından olumsuz bir tabloya işaret eden Prof. Dr. Tokgözoğlu, “Benim hastalarımda da bunu görüyorum, kilo alma, bir yılgınlık, kendine bakamama, dikkat etmeme, spor yapma imkanlarının olmaması gibi nedenlerle her iki cinsiyette de kardiyometabolik risk faktörleri çok arttı. Zaten Covid sonrası kalp-damar hastalıklarında bir patlama bekleniyor. Hekime başvurmada gecikmeler, hastaneye gelmeye haklı olarak korkmalar var derken, bunların hepsi birleşti ve kalp-damar sağlığını her iki cinsiyette ama özellikle kadınlarda daha fazla etkiledi. Sonuç olarak buna, pandeminin kollateral etkisi diyoruz yani direkt etkisini zaten yaşadık. Kalp-damar hastalıkları hala Covid’ten daha çok öldürüyor. Onu unutmamak lazım” diye konuştu.
Türk kadınlarının obezitede Avrupa’da birinci sıraya çıktığı bilgisini veren Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, toplumda bu konudaki farkındalığın artırılmasının önemini koruduğunun altını çizerek şu bilgileri verdi: “Hareketsizlik çağımızın önde gelen sorunlarından biri olup özellikle kadınlarda olmak üzere her iki cinsiyette başlı başına bir risk faktörü. Haftada 150 dakika yürüyüş veya tempolu başka bir spor yapılması sağlıklı kişilerde kalp sağlığını korur. Modern şehir yaşamında bu zor görülse de hiç değilse günlük hayatta mümkün olduğunca taşıt kullanmak yerine yürümek, asansör yerine merdiven kullanmak, birçok şehirde olan yürüyüş parkurlarında yürümek önerilir. Gençleri bilgisayar başından kaldırıp spor alışkanlığı kazandırmak çok önemli.”
Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu: Türkiye’nin kronik hastalık yükü verileri güncellenecek
Kilo fazlalığı ve şişmanlığın kalp damar hastalıkları için önemli bir risk faktörü olduğuna işaret eden Prof. Dr. Tokgözoğlu, “Özellikle karın bölgesinde yağların yoğunlaşması, iç organ yağlanması ve kalp damarlarının yağlanmasının bir göstergesi olup, önemli bir risk oluşturur. Kilo arttıkça kan basıncı kan yağları artıp, insulin direnci artar. Kalp yetersizliği, ritm bozuklukları hatta ani ölüm riski artar. Ülkemizde obezite giderek artmaktadır. Avrupa sıralamasında kadınlarda obezitede bu yıl ilk sıraya ulaşmış durumdayız” diye konuştu.
“Dünya Sağlık Örgütü’nün şöyle bir öngörüsü var, diyorlar ki; ilk defa tarihte bir nesil, bir önceki nesilden daha kısa yaşayacak” şeklinde konuşan Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, olumsuza dönüşte diğer nedenlerle birlikte hareketsizlik, sigara vb. risk faktörlerinin neden olduğuna vurgu yaptı.
Türkiye’de kalp damar hastalıklarının giderek arttığına ve ölüm nedenleri arasında kanser ve trafik kazalarının önüne geçtiğine dikkat çeken Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, şunları söyledi: “Çocukluk yaşlarından itibaren yaşam tarzımız ve maruz kaldığımız risk faktörleri damarlarımızı ve kalbimizi yavaş yavaş etkiler ve yıpratır. Bazı kalıtsal özellikler hastalığa zemin hazırlasa da çok daha önemlisi çevresel faktörler ve nasıl bir yaşam tarzı seçtiğimizdir. Küçük yaşlardan itibaren çocuklarımızı kalbe dost ortamlarda büyütmemiz ve sağlıklı alışkanlıklar kazandırmamız uzun vadede büyük yarar sağlayacaktır. Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzının davet ettiği kilolu, diyabetli ve yüksek tansiyonlu kişi sayısı arttıkça kalp damar sağlığı tehlikeye girecektir.”
Çocukluk yaşlarına kadar inen obezite ve sağlıksız beslenmenin kalp hastalıklarına davetiye çıkardığını belirten Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, “Beslenme alışkanlıkları genelde çocukluk yaşlarında yerleştiğinden çocuklarımıza en baştan doğru beslenme alışkanlığı kazandırmak, modern hızlı yaşamın getirdiği hızlı yiyeceklerden uzak tutmak onların ileri yaşlardaki kalp ve damar sağlığını koruyacaktır” ifadelerini kullandı.
Beslenme ile ilgili birçok görüş ve farklı mucize diyetlerle ilgili bilgi kirliliği olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Tokgözoğlu, çok temel ve kolay beslenme prensiplerinin kalbi koruduğunu, porsiyonları ve miktarı abartmayıp kilo almamak, aşırı şeker, tuz tüketmeyip işlenmiş, kızartılmış gıdalardan uzak durmak, sebze, meyve, zeytinyağı ve balık tüketimine kilo almayacak miktarda yönelmenin kalbe yararlı olduğu bilgisini verdi.
Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, takviye vitamin alımının bireylerin kalp-damar sağlığını korumaya katkısı olup olmadığına yönelik soruya, vitamin eksikliği olmayan kişilerin ilave vitamin almasının yararı bulunmadığı yanıtını vererek şunları kaydetti: “Doğal yolla antioksidan almak kadar iyi bir şey yok. Dışarıdan, takviye vitamin alımının maalesef bu güne kadar yapılan hiçbir çalışmada yararı gösterilmemiş. Keşke yararı olsa, niye esirgeyelim hastalarımızdan. Eksikse tabii ki takviye yapılır, vitamin eksikliği özellikle yaş ilerledikçe, hamilelerde özel durumlarda olabiliyor. Onu kanda bakıp, düzeyi düştü mü takviye ediyoruz ama ‘her ihtimale karşı’ diye vitamin almanın hiçbir faydası yok.
İdeali; mümkün olduğu kadar bitki bazlı, haftada bir iki defa yağlı balık yemeye çalışarak ve Akdeniz tipi dediğimiz beslenme şekli. Yani mümkün olduğu kadar yağ olarak zeytinyağını kullanmak. Diğer yandan, zeytinyağının şöyle bir dezavantajı var çok kalorilidir. O yüzden ben zeytinyağlı fasulyeden 5 tabak yiyeyim gibi bir şey olmaz. Doğru, içinde lif var, zeytinyağı var çok güzel, çok sağlıklı ama porsiyon da önemli.”
Hava kirliliği ve stresin kalp sağlığı üzerindeki etkisine de işaret eden Tokgözoğlu, “Yaşadığımız ortam da kalp sağlığımızı etkiliyor. Son yıllarda işyeri ve evde maruz kalınan stres ve hava kirliliği gibi diğer etmenlerin de kalp sağlığını olumsuz etkilediği gösterilmiştir. İdeali yürüyüş veya bisiklet parkurlarının olduğu havası temiz, işyeri stresinin olmadığı ortamlarda bulunmak olsa da bu her zaman mümkün olmayabiliyor. Spor yapmak, sevilen işlerle uğraşmak ve sosyal ortamlarda bulunmanın stresi bir miktar azalttığı biliniyor” dedi.
Türk kadınının kalbi tekliyor! Avrupa’da kadınların en çok kalpten öldüğü ülkeyiz
Bireylerin kalp krizi geçirmesi, stent takılması sonrası dahi yaşamlarında iyileştirme yapmasına engel olmadığını anlatan Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, “Eğer kişi kalp krizi veya ameliyatı geçirdi, stent takıldı ise yukarıdaki önlemleri almak için hala geç değil. Yaşam tarzını düzeltmeyen ve tedavi görmeyen kalp hastasının tekrar sorun yaşaması hiç hasta olmayan kişiye göre daha fazladır. Bu riski doğru tedavi ve yaşam tarzı düzenlenmesi ile azaltmanın mümkün olduğu defalarca kanıtlanmıştır. O yüzden hiçbir zaman sigarayı bırakmak veya sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanmak için çok geç değil” diye konuştu.
Bütün bireylerin ama özellikle ailesinde kalp damar hastalığı, şeker veya yüksek tansiyon olan kilolu erişkinlerin yakınmaları yokken bile kendilerini izlemeleri, kontrole gitmeleri gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tokgözoğlu, tansiyon, şeker veya kolestrol gibi verileri izleyerek gerektiğinde hekime başvurmanın erken tanı ve tedaviyle kalp ve damar sistemindeki yıpranma ve erken bozulmayı önlemeye fırsat tanıyacağını anlattı.
Sigara ve kalp damar hastalıkları ilişkisine de değinen Prof. Dr. Tokgözoğlu, sigara ve tütün ürünlerinin sadece kalp ve damarların değil tüm iç organların en büyük düşmanı olduğunu belirterek, hiçbir yaşta hiçbir şekilde tütün ürünlerinin kullanılmaması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Tokgözoğlu, “Günde tek tük keyif için içiyorum, tiryaki değilim, içime çekmiyorum, hafif sigara içiyorum’ gibi sıklıkla duyduğumuz söylemler, kişinin riskini azaltmamaktadır. Hatta sigara içilen kapalı ortamda bulunmak bile pasif içicilik sayılıp, kişinin riskini arttırır” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?