“Kişinin ilaç alerjisi ve antibiyotik alerjisi öyküsü varsa, hastayı gören hekimin iyi bir öykü alması, neye, hangi gruba alerjisi olduğunu orada detaylandırması gerekiyor” diyen Prof. Dr. Gelincik, bu türden bir detaylandırma-bilgi alamadığı durumlarda da mutlaka alerji uzmanına yönlendirmesi gerektiğini anlattı.
Prof. Dr. Gelincik, “Biz alerji uzmanları ne yapıyoruz? Öncelikle sorunlu ilacı öykü ile değerlendiriyoruz, hasta şüpheli bir reaksiyon tarif ediyorsa, çok ciddi bir reaksiyon değilse yine de şüpheli ilaçla hastaya deri testleri, sonra ilacı içirme ya da iğne şeklinde uygulama testleri yapıyoruz. Dolayısıyla şüpheli bir ilacı vermek tanıyı kesinleştirmek için gerekli oluyor ama riski de beraberinde getiriyor ki, bu hastaların yaşlı olduğunu, kronik hastalıkları olduğunu, birçok organ yetersizlikleri olduğunu düşünürsek ve hatta bağışıklık sistemlerinin de zayıf olduğunu göz önünde bulundurursak, bu süreç çok daha zorlaşıyor. İlk aşamada, göğüs hastalıkları uzmanı hastayı alerji uzmanına yönlendirmeli ve o da gerekli tanı yöntemlerini uygulamalı” dedi.
Prof. Dr. Aslı Gelincik, yaşam süresinin uzamasıyla bireylerin daha fazla ilaç kullandığını, reçetesiz satılan vitamin vb. maddeler aldığını hatta aktarlardan çeşitli maddeleri alarak kullandığını, buna bağlı olarak da yaşlılarda ilaç alerjisi vakalarının göreceli olarak arttığını belirtti. 65 yaş üstü hastalarda yeni oluşan ilaç alerjileri görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Gelincik, bunlar arasında kanser ilaçlarına karşı gelişen alerjilere özel vurgu yaptı.
Kanser tedavisinde alternatif ilaçların bulunmadığı durumlar olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Aslı Gelincik şunları kaydetti: “İşte o durumda alerji hekiminin devreye girmesi gerekiyor. Çünkü çeşitli metotlarla reaksiyondan sorumlu ilacı bile hastaya uygulayabiliyoruz ama çok titizlikle yapılması gereken yöntemlerle. Kanser olayı çok önemli.
Çünkü yaşlı hastalarda kanser en fazla görülen hastalık. Dolayısıyla orada alerji hekiminin yapacağı işler var. Reaksiyondan sorumlu ilacı hastanın içebilir hale gelmesini sağlayabiliyoruz. Riskli bir işlem, deneyimli merkezlerde yapılıyor. Yani reaksiyondan sorumlu olan ilaca duyarsızlaştırma yöntemi ama yapılabilir ve uyguluyoruz.”
Antimikrobiyal direnç giderek artan bir sorun ve toplumsal mücadele gerekli
Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların bir kısmının hedefe yönelik-biyolojik ajanlar olduğunu belirten Prof. Dr. Aslı Gelincik, bu tür ilaçlara da alerji gelişebildiğini bildirdi. “Böyle durumlarda da hastalar çözümsüz değil, bu mesajı vermemiz gerekiyor” şeklinde konuşan Prof. Dr. Gelincik, “Hasta bir reaksiyon geçirdiği zaman onkoloji uzmanı ilacı kesebiliyor. Bu durum elbette hastanın sağ kalımını olumsuz etkiler. Halbuki hastayı alerji hekimine yönlendirir ve biz de ilacı kullanılabilir hale getirirsek, hasta en etkin ilacını almaya devam edip, kürlerini tamamlayabilir. Desensitizasyon yöntemi antibiyotiklerde yapılmayabilir çünkü çok fazla alternatif var ancak alternatifi olmayan ya da çok az olan kanser ilaçlarında yapıyoruz” bilgisini verdi.
Prof. Dr. Aslı Gelincik, yaşlı hastalarda antibiyotiklere alerjiden sonra en fazla ağrı kesicilere alerji gözlendiğini bildirdi. Genel olarak bakıldığında, yaşlı hastaların metabolizmasının değiştiğini, yavaşladığını hatırlatan Prof. Dr. Gelincik, yaşlı kişilerin bağışıklık sistemlerinde bozulmalar olduğunu, kronik hastalıkların gözlendiğini ve bu nedenle çok sayıda ilaç almak zorunda kaldıklarının altını çizdi.
Yaşlıların hekim gözetimi dışında ilaç ve diğer maddeleri kullanmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Gelincik, “Hekime danışarak ilaçlar başlanıp, kesilmeli ve hastalar kan idrar tetkikleriyle, böbrek karaciğer fonksiyonlarıyla çok daha dinamik takip edilmeli” dedi.
Takviye ilaçlar, maddeler, aktarlardan alınan maddelere karşı uyarı yapan Prof. Dr. Aslı Gelincik, “Hastalar aldıkları bu tür takviye ilaçları, ilaç olarak kabul etmedikleri için alerji hekimine geldiğinde bile söylemiyorlar. O yüzden biz mutlaka öyküyü alırken bitkisel kaynaklı ilaçlar, vitamin destekleri, hatta eczaneden değil ama diğer bazı yerlerden, aktarlardan aldığınız maddeler var mı diye sorup reaksiyon durumlarını öğrenmeye çalışıyoruz. Çünkü bir ilacı elinize aldığınızda bunun yüzde 90’ının katkı maddesi, yüzde 10’unun etken madde olduğunu biliyoruz. Yani bir hasta B vitamini alıyorsa, yüzde 90 katkı maddesi alıyor ve bunlara bağlı pekala reaksiyon geçirebilir” diye konuştu.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?