Prof. Dr. Fevzi Altuntaş: Yerli koronavirüs aşısı sonbaharda kullanımına hazır olabilir

Yazan Hatice Pala Kaya
23 Nisan 2021  |   Kategori: Güncel / Literatür, Sağlık Gündemi Print

Türkiye’nin geliştirdiği inovatif COVID-19 aşısında ilk faz klinik araştırmalar tamamlanma aşamasına geldi. Araştırmayı yürüten SBU Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Faz-1 Klinik Araştırmalar Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, sonuçlardan umutlu olduğunu vurguladı. TÜBİTAK tarafından da desteklenen Prof. Dr. Mayda Gürsel ile Prof. Dr. İhsan Gürsel’in geliştirdiği VLP aşı, Dünya Sağlık Örgütü’nün aday aşılar listesinde de bulunuyor.

Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Araştırma Merkezinde yürütülen Faz 1 klinik araştırmada, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal da 17 Nisan günü gönüllü denek olmuştu.

Faz 1 çalışmalarının yürütüldüğü Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Araştırma Merkezinde bir basın toplantısı düzenleyen Hastanenin Başhekimi Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, geldikleri aşamada birinci doz aşıların yapıldığını, kısa süre içinde ikinci dozlara başlayacaklarını belirterek, Mayıs ayında Faz 1’i tamamlayıp, Haziran ayı itibariyle Faz 2 çalışmalarına geçmeyi planladıklarını söyledi.

Klinik Araştırma Merkezi kanser tedavisi için de araştırmalara açık

Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, düzenlediği basın toplantısında Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Araştırma Merkezinin şu anda yerli VLP aşısıyla tanınır olduğunu ancak kanser ilaçlarına yönelik klinik araştırmaları yapacak altyapı ve uluslararası standartlara sahip olduklarını kaydetti.

Klinik araştırmasını yürüttükleri aşı hakkında da bilgi veren Altuntaş, “VLP aşısı inovatif bir aşı. Sonuçta virüsün dört antijenini sentetik olarak rekombinant teknoloji kullanarak virüsün enfeksiyon yapmayan haline benzetmiş oluyoruz. Bu, yeni mutantlara karşı ki özellikle şu an için daha yaygın olan İngiliz mutantı ancak diğerlerine karşı da olabilir. Buna karşı tasarım yapılabilir ve hızlı bir şekilde de devreye sokulabilir” dedi.

Prof. Dr. Altuntaş, 19 Mart itibariyle Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan izinlerinin alındığını, 26 Mart tarihinde ilk gönüllüye aşıyı yaptıklarını söyledi. Araştırma gereği gönüllülerin 6 ay boyunca takip edileceğini, ilk 24 saat Klinik Araştırma Merkezinde gözlem altında olduklarını anlatan Altuntaş, bu süre içinde hem fiziki, hem de laboratuarlar aracılığıyla gözlem ve veri toplamanın sürdüğünü anlattı.

Prof. Dr. Altuntaş: Yerli ve milli kanser ilaç üretimi için alt yapımız hazır

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank ile TÜBİTAK Başkanı Mandal’ın da aynı koşullara tabi olduğunu belirten Altuntaş, Bakan Varank’ın ilk gün sadece hafif kol ağrısı bildirdiğini, TÜBİTAK Başkanı Mandal’ın ise hiç etki bildirmediğini vurguladı.

Gelinen aşama

Klinik araştırmaya yönelik geldikleri aşamada olumsuzluk görmediklerini vurgulayan Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, “Biz ne yaptık şimdiye kadar? İlk dozlamayı bitirdik, ikinci dozlamaya da başladık. O da hızlı gidiyor. Herhangi bir aksilik olmazsa mayısın ilk haftasında son 21. gün dozlarını da bitirmiş olacağız. Bu süreç içerisinde gözlemimizin ne olduğunu merak ediyorsunuzdur. Güvenirliği konusunda bizim gördüğümüz herhangi bir ciddi reaksiyonu oluşmadığını söyleyebilirim, takiplerimizde ciddi herhangi bir belirti ve bulguyla karşılaşmadığımızı söyleyebilirim” diye konuştu.

Gönüllülere çağrı: Bunu bilime, insanlığa katkı olarak görün

Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, Faz 1 için 36 gönüllüyle çalışılmasına karşılık, Faz 2’de gönüllü sayısının 200’lü sayıların üzerine çıkacağını belirterek, Haziran ayında başlaması beklenen Faz 2 için gönüllülere çağrı yaptı. Altuntaş, küresel bir salgın yaşandığını, insanların yorulduğunu, hayatların etkilendiğini hatırlatarak, insanları araştırmaya gönüllü olmaya çağırdı ve bunu bilime, insanlığa katkı olarak görmelerini istedi.

On sekiz yaşını doldurmuş, COVID-19 geçirmemiş, sağlıklı, hepatit virüsü olmamış gönüllülerin Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Araştırma Merkezine başvurmalarının yeterli olacağı bilgisini veren Prof. Dr. Altuntaş, kendilerinin her türlü altyapıyı hazırladığını ve bireylerin sağlık durumu vb. kontrol edilerek aşı olmaya uygun olup olmadığını araştırarak çalışmaya başladıklarını anlattı.

Türkiye’nin onkoloji alanındaki ilk Faz 1 Kanser Klinik Araştırma Merkezi açıldı

Çalışmaların tamamı başarılı geçerse aşı için 2021 sonunu işaret etti

Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, Faz 3 çalışmanın Ağustos ayında başlamasının planlandığını vurgulayarak, ne zaman kullanıma alınabileceğine yönelik olarak, “Her şey yolunda giderse sonbaharda vatandaşın kullanımına hazır olabilir. Tabii sonbahar deyince geniş bir aralık. Bunu da niye böyle söylüyoruz, tam tarihler veremiyoruz. Çünkü bu biraz da gönüllülerin katılması, gönüllülerin buna destek vermesiyle ilgili” diye konuştu.

Akademik yapımız yeterli, sahip olduklarımızın kıymetini bilelim

Prof. Dr. Altuntaş, hem COVID-19 aşısı, hem de sağlık alanındaki diğer çalışmalar için yeterli bir akademik yapı bulunduğunu, insanlara daha fazla fırsat tanınması, bireylerin de kısır çekişmelerden uzak durması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

“Hiçbir şeyi dilek, temenni veya algı ile sürdürülebilir kılmak mümkün değildir. Büyük zihinlerin amaçları; küçük zihinlerin dilekleri olur. Bunu aşı çalışmalarında gördük. Üretmeyen toplumlar yok olmaya mahkumdur. Para ile dahi aşı satın alamadığın bir dönemden geçmekteyiz. Bu bağlamda üretkenliği ve çıktı oluşturmayı hedeflemeliyiz.

Bunları yaparken de günlük dedikodu ve politikalarla uğraşmamak, sabırlı olmak ve heyecan duymak son derece önemli. Başka kişi, millet ve devletlerin bize saygı duymasını istiyorsak önce biz kendimize saygı duymalıyız. Özgün değer, yaygın etki, katma değer ve akademik gelişim potansiyellerini önemsemeli, kararlarımızla ve yaptıklarımızla her aşamada gurur duymalıyız. Bu küresel salgın bir kez daha gösterdi ki hayatta en değerli şeylerden biri zaman. Bu bağlamda olumlu tutuma sahip olmak ve hazır olmak gerekli. Standartlarımızı belirlemeli ve uygulamalıyız. Ancak bu şekilde kalite değerimiz artacak ve risklerimiz azalacaktır. Kısaca bilim ve kalite başucu kaynağımız olmalıdır.”

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla