Çocukların bilişsel gelişiminden, kadınlarda yaygın görülmesine, enfeksiyondan etkilenmeye kadar geniş bir alanda etkisi olan demir eksikliğine yönelik toplumun daha fazla bilinçlendirilmesi gerektiği vurgulandı. ‘26 Kasım Dünya Demir Eksikliği Farkındalık Günü’ nedeniyle açıklama yapan Dünya Aferez Birliği (WAA) Önceki Başkanı, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, demir eksikliğinin özellikle gelişmekte olan ülkelerde ciddi bir sağlık sorunu olduğunu vurgulayarak, “Demir eksikliği önlenmediğinde ve kontrol altına alınmadığında sağlık sistemini etkilemesi, çocuklarda bilişsel yetenekleri engellemesi, yetişkinlerde ise üretkenliği düşürmesi nedeniyle ülke ekonomisine büyük yük getirmektedir” uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, DSÖ’ye göre demir eksikliği olan erkek ve kadınlarda fiziksel iş verimi ve performansın %30 oranında azaldığını kaydetti.
Aynı zamanda Hematoloji Eğitim ve Araştırma Derneği Kurucu Başkanı olan Prof. Dr. Altuntaş, dünyada üç kişiden birinde demir eksikliği görüldüğünü, gelişmekte olan ülkelerde ise hamile kadınlar ve beş yaş altındaki çocukların yarısında demir eksikliği bulunduğunu belirterek, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan 3,5 milyar insanda demir eksikliğine bağlı kansızlık görüldüğünü belirtti. Her yıl 26 Kasımın ‘Demir Eksikliği Farkındalık Günü’ olarak ilan edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Altuntaş, bu yıl “Bedeninizi Dinleyin” temasının seçildiğini kaydetti.
Demir eksikliği anemisi nedir? Nedenleri, belirtileri ve tedavisi
Demir eksikliğinin belirtilerinin her zaman bariz olmayabileceğine işaret eden Prof. Dr. Altuntaş, “Kampanyanın amacı; ister halsizlik ve yorgunluk, ister nefes darlığı, ister zihinsel bulanıklık içinde olsunlar, insanlara bedenlerini dinlemeleri için fırsat sağlamaktır. Anemi düzeyine göre değişmekle beraber, demir eksikliği çabuk yorulma, güçsüzlük, baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, ciltte solukluk, saç dökülmesi, kolay üşüme, tırnak kırılmaları, sinirlilik, egzersiz intoleransı, konsantrasyon bozukluğu ve bağışıklık sisteminde zayıflamaya neden olabilir. Çocuklarda demir eksikliği; büyüme geriliği, öğrenme ve davranışsal problemlere neden olabilir” uyarısında bulundu.
Demir eksikliğinin bir hastalık değil, bulgu olduğuna bu nedenle, eksikliğe yol açan nedenin araştırılması gerektiğine değinen Prof. Dr. Altuntaş, anemi olmasa dahi demir eksikliğinin ciddi sonuçlarının olabileceğini; altta yatan sağlık koşullarının şiddetlenebileceğini ve genel iyilik halinde bir kötüleşmeye neden olabileceğini anlattı.
Demir eksikliğinin genel toplum sağlığı açısından önemli etkileri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Altuntaş, bunlara örnek olarak düşük ve orta gelirli ülkelerde çocuk ve anne ölümlerinin ana nedeni olmasını, çalışma kapasitesini düşürmesi, bağışıklık mekanizmasına zarar vererek enfeksiyon oranlarını artırmasını ve bebeklikten yetişkinliğe kadar bilişsel zeka gelişimine etkisini örnek gösterdi.
Demir eksikliğinin hemen herkeste görülebileceğini ancak özellikle bebek ve çocuklar ile doğurganlık çağındaki kadınlarda olumsuz etkileri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Altuntaş, 0-5 yaş çocuklar, doğurganlık çağındaki kadınlar, gebeler, ergenlerin demir yetersizliği ve anemi bakımından risk altında olduğunun altını çizdi.
Demir eksikliğinin önlenebilir olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Altuntaş şunları kaydetti: “Aneminin en yaygın nedenleri arasında beslenme eksiklikleri, özellikle demir eksikliği, aynı zamanda folat ve B12 ve A vitaminlerindeki eksiklikler yer alır. Bu nedenle, günlük ve aralıklı demir takviyesi ve spesifik gruplar için evde mikrobesin tozları ile takviye gibi müdahaleleri içeren programlara ihtiyaç vardır. Yüksek riskli topluluklarda toprakla bulaşan helmintler ve schistosomiasis için düzenli olarak parazitlerin yok edilmesi önemlidir. Temel gıda ve çeşnileri zenginleştirilmelidir. Gıda güvenliği ve diyet çeşitliliği iyileştirilmelidir. Bu tür toplum bazında yapılan geniş çaplı müdahaleler, anemiyi azaltmanın ötesinde ilave faydalar sağlayabilir.”
Demir eksikliği tedavisinde öncelikli amacın anemiye neden olan sorunun tedavisi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Altuntaş, bunun yanında ilaç tedavisinin uygulandığını vurguladı. Risk grubu içindeki gebeler için ise gebeliğin 20’inci haftasından sonra Hb<11g/dL ve ferritin düzeyi düşük olanlara rutin destek demir tedavisi verilmesi gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Altuntaş, bu yöndeki her türlü tedavinin doktorlarca yapılması gerektiğini kaydetti.
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş: Yapay zeka lenfoma tedavi ve yönetiminde çığır açacak
Prof. Dr. Altuntaş, demir eksikliğinin önlenmesine yönelik beslenme uyarılarında da bulunarak, “Kırmızı et, yumurta, kuru meyveler (kuru üzüm, kuru erik, kuru incir, hurma, kuru kayısı gibi), kuru baklagiller (kuru fasulye, mercimek, nohut, iç bakla, barbunya gibi), pekmez, tahin helvası, yağlı tohumlar (fındık, fıstık, ceviz, badem gibi), zenginleştirilmiş tahıllar, yeşil yapraklı sebzeler (roka, ıspanak, pazı, maydanoz, nane, brokoli, dereotu gibi) gibi demirden nispeten zengin bir diyet destekleyici olabilir” diye konuştu.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?