Covid-19 pandemisinin ilk aylarında çocukların pek hastalanmadıklarını, hastalansalar bile hafif geçirdikleri ve virüsü yaymadıkları kanaatinin hakim olduğunu söyleyen Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı ve Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, “Ülkemizde birkaç aydır İngiliz mutasyonunu gösteren virüsün egemen olması ve vaka sayılarının hızla artması salgının özelliklerini değiştirdi, çocuklarda da hastalık belirtileri görülmeye başladı. Bu nedenle, ailelerin eğitim kurumlarının ve karar vericilerin, çocuklarda Covid konusundaki bilgilerini güncellemeleri gerekmektedir” dedi.
Prof. Dr. Dağlı, Bugüne kadar dünyada çocuklarda Covid konusunda yapılmış geniş kapsamlı çalışmalar toplu olarak incelendiğinde şu sonuçlara varıldığını belirtti: “Hastalık çocuklarda %16-19 oranında belirti vermeden geçerken, belirti verenlerde en sık ateş, öksürük, boğaz ağrısı, burun doluluğu ve akıntısı dikkat çekmektedir. Ayrıca baş ağrısı, kas ağrısı, yorgunluk, karın ağrısı, mide bulantısı, kusma eşlik edebilmektedir.
Covid-19 çocukların sağlığını nasıl etkiledi? Koşullar eğitim için uygun mu?
Bu belirtileri bulunduğumuz mevsimde solunum yolunun diğer enfeksiyonları ile karıştırmak mümkündür. Ancak geçtiğimiz bir yıl içinde diğer solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığı çok azaldığından çocuk hekimlerinin aklına ilk gelen tanı Covid olmaktadır. Çocuklarda tat ve koku kaybının anlaşılması zor olmakla birlikte varlığı Covid tanısı için değerli olacaktır. Hastaların %8-12 sinde sık ve zorlu nefes alma, %1’inde cilt döküntüsü görülebilmektedir. Bu belirtiler hastalığın ağırlığına işaret edebilir.”
Nadir olsa da çocuklarda Covid’in hastaneye yatışı gerektiren ağırlıkta olabildiğini belirten Dağlı, “Hastaneye yatan çocukların %19’u 2 aylıktan küçük süt çocukları, %42’si 12-17 yaş grubundaki ergenlerdir. Hastaneye yatırılan çocukların üçte biri yoğun bakım tedavisi gerektirmektedir. Hastalığı ağır geçiren çocuklarda çoğu zaman eşlik eden kronik bir hastalık bulunmaktadır. Çocukluk yaş grubunda ağır hastalığı işaret eden bulgular 24 saatten fazla devam eden ateş, iltihabı gösteren kan değerlerinde yükseklik, son bir ay içinde Covid tanısı almış kişiyle temas; kalp, cilt, mide-barsak, böbrek, solunum, sinir sistemi gibi birkaç organ sistemine ait belirtilerin bir arada olmasıdır” dedi.
Prof. Dr. Elif Dağlı, “Her yaş çocukta görülebilen, Covid tanısından 2-6 hafta sonra çıkan, çok organ sistemini etkileyen ‘Multisistem İnflamatuar Sendrom (MIS-C)’ yaşamı tehdit edebilen bir tablodur” diyerek, çocuk hekimlerinin hastalığın toplum içinde arttığı bu günlerde akılda tutması gereken bir tanı olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Elif Dağlı: Türkiye, endüstriyel trans yağ kısıtlamasında ipi göğüsledi
Prof. Dr. Elif Dağlı, sözlerine şöyle devam etti: “Bu hastaların %73’ünde altta yatan hiçbir hastalık bulunmamaktadır. Düşmeyen ateş, cilt döküntüsü, gözlerde kızarma, mide-barsak sistemi bulguları ile Kawasaki hastalığını taklit edip, kalp ve merkezi sinir sistemine ait klinik belirtiler de göstermektedir. Hastaların %64-80’i yoğun bakım, %13-30’u ventilatör tedavisi gerektirmektedir.”
Alerjisi olanların Covid hastalığı için artmış risk taşımadıkları gösterildiğini söyleyen Dağlı, “Virüsün vücuda girmek için kullandığı ACE 2 algaçlarının alerjik kişilerde daha az aktif olduğu, tedavi ile kontrolü sağlandığında riskin daha da azaldığı anlaşılmıştır. Bununla birlikte, alerjisi olanlar sıklıkla burun kaşımak için ellerini yüze değdirirler. Bu hareket virüs bulaşını arttıracağı için alerjik nezlesi olanların kaçınması gerekmektedir.” diye belirtti.
Çocukların virüsü %73 oranında bir erişkinden aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Elif Dağlı, sözlerine şöyle devam etti: “Başka bir çocuktan alma oranı ise ancak %5 kadar düşüktür. Çocukların evde kaynak vaka olması da %8 civarındadır. Okul zamanı bile çocuk hastaların %69’u hastalığı ev halkından almaktadır. Norveç’te geniş kapsamlı toplumsal bir çalışma kaynak vakaların %66’sının anne veya baba, %34’ü ise çocuk olduğu belirlemiştir. Virüs kaynağı olan çocukların %42’sinin 17 yaşından büyüktür. Altı yaşından küçük çocukların kaynak vaka olma oranı ise sadece %8’dir.
ABD hastalık kontrol merkezi de çocukların hastalığı ev halkından veya maskesiz ortamlardan aldığını, maske uygulaması olan okullarda bulaşın çok düşük oranda olduğunu bildirmektedir. Çocuklarda geniz bölgesinde virüs birikimi erişkinlerden fazla olabildiği için test en az erişkinlerde olduğu kadar güvenilirdir. Covid vakalarının yoğun olduğu bölgelerde çocukların viral enfeksiyon belirtileri hafif bile olsa test yapılmalıdır. Test yapılması mümkün olmayan durumlarda çocuğun klinik belirtileri tamamen geçmeden izolasyona son verilmemelidir.”
Antibiyotik tedavisinin Covid hastalığında yeri olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Dağlı, “Covid tanısı alan çocukların sadece %6’sında eşlik eden başka bir bakteri ve virüs saptanmıştır. İkincil enfeksiyon gelişmemesi için yaygın antibiyotik kullanmak toplumsal antibiyotik direnci geliştirebilir. Hafif hastalığı olan çocuklar bol sıvı almalı, dinlenmeli, gerekirse ateş düşürücü kullanmalıdır.
Erişkinlerde solunum sıkıntısında yararlı olan kortizonun çocuklarda kullanımı için yeterli kanıt olmamakla birlikte nefes darlığı olduğunda uygulanması mümkündür. Ağır tablo gösteren çocuklarda damar yoluyla immunoglobulin ve kortizon uygulanmaktadır” dedi.
Mutant virüsler görülünceye kadar çocukların pandemi denkleminde yer bulamadığını, aşı çalışmalarının çocukları kapsamadığını belirten Prof. Dr. Dağlı, sözlerini şöyle noktaladı: “Son aylarda değişik aşı firmalarının çocukluk yaş aşı denemelerine başladılar, ancak yaygın uygulama için daha çok zamana gereksinim bulunmaktadır. Halen en önemli önlem toplumdaki yayılımı durdurmaktır. Çocuklar virüsü erişkinlerden almaktadır.
Bulaş kaynağının okul değil ev olduğu gösterilmiştir. Okulların kaynak gibi gösterilerek eğitime sıklıkla ara verilmesi çocuklarda birçok ruhsal soruna neden olmuştur, eğitim yeterince sunulmamıştır. Erişkinlerin pandemi kurallarına uymadığı, karar vericilerin toplumsal hareketliliği durdurmadığı koşullarda mutasyon gösteren virüslerin çeşitlenmesi ve çocukların hastalanmaya devam etmesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Pandemi sırasında da çocuk sağlığı ve çocuk hakları gözetilmelidir.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?