Prof. Dr. Dağdelen, BD Türkiye tarafından da desteklenen bir webinar ile diyabet yönetiminde görev alan sağlık profesyonellerine etkin diyabet yönetimi ve doğru enjeksiyon teknikleri ile ilgili bilgi verdi.
İnsülinin Nobel ödüllü bir buluş olduğunu ve insanlık tarihinde çok önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Dağdelen, “İnsülinin keşfinden önce hekimler, hastayı aç bırakmak gibi insanlık dışı bir yöntem ile diyabeti kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Oysa şimdi insülin sayesinde diyabetli bireylerin yaşam kalitesi daha önce hiç olmadığı kadar arttı. Geçen 200 yılda diyabet yönetimini kolaylaştıracak önemli gelişmeler oldu. Biz bugün biliyoruz ki insülin, diyabetli bireyler için şu an elimizdeki en etkili tedavi yöntemi” dedi.
İnsülin nedir, ne işe yarar? Yüksekliği, direnci ve tedavisi
Türkiye’deki diyabet yönetimine yönelik bilgi veren Prof. Dr. Selçuk Dağdelen, Avrupa Diyabet Kongresi’nde açıklanan veriler çerçevesindeki karşılaştırmada Türkiye’nin süreci iyi yönetemediğinin görüldüğünü kaydetti. Prof. Dr. Dağdelen şu bilgileri verdi: “Geçtiğimiz yıl Avrupa Diyabet Kongresi’nde paylaşılan bilgilere göre, kandaki glikoz miktarını ölçen ve diyabet tedavisinin etkinliğini görmek için kullandığımız HbA1C ortalaması 7’nin üzerinde olma oranlarına baktığımızda Türkiye, glisemik kontrol başarısızlığında diğer ülkelere göre açık ara önde. Hastalarımızın yüzde 52’sinin HbA1C ortalaması 7’nin üzerinde.
Peki niçin böylesine kötü bir tablo ile karşı karşıyayız? Çünkü 2018 yılında açıklanan verilere göre, Avrupa’nın en obez ülkesiyiz ve yıllık kişi başına ekmek tüketimimiz diğer ülke ortalamalarının çok üzerinde. Öte yandan tip 2 diyabet tedavisinde en sık insülin kullanımı tercih eden ülkeler arasındayız. Yani bu kötü kontrollü seyir, insülin kullanmadığımız için değil insülini ihtiyacı olan hastada, uygun ve akılcı bir şekilde kullanamadığımız için oluyor. Bu sonuçlar diyabeti doğru yönetemediğimizi gösteriyor”
2018 yılında, Türkiye ‘İnsülin Haritası’nı çıkardıklarını ifade eden Prof. Dr. Dağdelen, dünyanın geri kalanının günde ortalama 47 ünite civarı insülin kullanırken; Türkiye’deki hastaların 54 ünite kullandığını fakat buna rağmen HbA1C’nin 9.1 gibi dünya ortalamasının çok üstünde olduğunu belirtti.
Türkiye İnsülin Haritası’ndan çıkan tabloya göre diyabet yönetim sürecinde hatalar yapıldığının ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Selçuk Dağdelen, sözlerine şu şekilde devam etti: “Enjeksiyon tekniği açısından hastalarımızın yüzde 35’i, 4 mm iğne ucu kullanırken, bir 35’i daha bugün artık hemen hemen hiç kullanma ihtiyacı duymadığımız 8 mm gibi uzun uçlu iğneleri kullanıyor. Deri kalınlığı hastanın cinsiyet, yaş, beden kitle indeksi ve etnik kökeninden bağımsız olarak enjeksiyon bölgelerinde ortalama 2 mm’dir.
İğnenin uzunluğu arttıkça kas içine gitme riski de artar. İnsülinin kas içine gitmesi ise hipoglisemi riskini artırır. Güvenlik açısından insülin tedavisinde ve doğru enjeksiyon uygulamalarında altın standart 4 mm’lik iğne uçlarıdır. Ayrıca yaptığımız çalışmalar gösteriyor ki; hastalarımız iğne uçlarını 3.4 kez mükerrer şekilde kullanıyor, oysa iğne uçları tek kullanımlıktır. Bu uygulama hataları ve yanlış iğne ucu seçimi ciddi klinik sonuçlara neden oluyor ve tedavi sürecini etkiliyor. Doğru insülin enjeksiyonunun kan şekeri kontrolü üzerine etkisi kanıtlanmış bir durumdur. Örneğin; doğru uygulama ile günlük toplam insülin dozunda 2 ünite azalma sağlanabilir. Diyabetli bireyler, doğru enjeksiyon teknikleri ile yaşam konforlarını artırabilirler.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?