Önlem alınmazsa sezaryen ile doğumların oranlarının %80’e çıkabileceği uyarısında bulunan Türkiye Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir, “Doktor sezaryeni tercih edince anne adayları da tercih etmek zorunda kalıyor. Türkiye’de normal doğuma teşvik için hazırlık kursları hiçbir yerde yok. Doğum için yeterli anestezi düzeyi bulunmuyor. Tüm olumsuz şartlar bir araya geldiğinde ciddi anlamda sezaryen doğumlarında artış görülüyor.” diyor.
GEÇEN YIL HER İKİ DOĞUMDAN BİRİ SEZARYEN OLDU
Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2014 yılında 81 ilde, 1 milyon 326 bin 130 doğum gerçekleşti. Zaman’dan Zehra Evcil’in haberine göre, her iki bebekten biri sezaryen ile dünyaya geldi. Türkiye’de aşılan %15 sezaryen doğum sınırına karşın Afrika %3-4 ile en düşük orana sahip. Amerika’da %30, Hollanda, Belçika, Norveç ve Finlandiya’da %13 ile 16 arasında. Fransa’da %20, Almanya’da ise sezaryen doğum oranı %30.
Prof. Cansun Demir, Türkiye’de artan sezaryeni önlemek için ağrısız normal doğumu (epidural doğum) bile devletin kendi bütçesinden karşılamadığını aktardı. Sağlık Bakanlığı’nın uyguladığı ‘Sağlıkta Dönüşüm’ programları altında uygulamalarda hiçbir şeyin yapılmadığını söyleyen Prof. Demir, doktorların tabi olduğu performans sisteminin değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Demir, “Bir hekim günde en fazla iki tane normal doğum gerçekleştirebilecekken, performans sistemiyle bazen günde on tane sezaryen yapabiliyor. Çünkü hekimler yaptığı ameliyat ve baktığı hasta sayısı kadar ücret alıyor. Sezaryen sayısı bu nedenle gittikçe artıyor. Doktor sezaryeni tercih edince anne adayları da tercih etmek zorunda kalıyor.” şeklinde konuştu.
Fatih Üniversitesi Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı Dr. Melek Uzun da, normal doğumda problem çıktığında sorunun hekime faturalandırıldığını söylüyor. Bu konuda kalifiye yardımcı personelin az olduğunu kaydeden Uzun, “Sonradan yetişmiş olan ebeler daha çok özel hastanelere yönlendirilmeli. Ancak devlet hastanelerinde çalışacak ebeler bile zor bulunuyor. Bunlar sezaryen ihtimalini artırıyor. Normal doğum ile sezaryen arasında ücret olarak çok az fark var. Doktorlar risk almamak adına tercih ediyor. Bu bir sağlık politikası haline geldi.” diyor.
ZORUNLULUK OLMADAN YAPILAN SEZARYEN, HAK İHLALİ
Sezaryenin tıbbî ameliyat olduğunu belirten Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Başkanı Avukat Orhan Demir ise sezaryenin ülkemizde alternatif doğum yöntemi gibi algılandığını ifade ediyor. Tıbbî müdahale zorunluluğu bulunmayan hastalara sezaryen yapılmaması gerektiğini dile getiren Demir, “Zorunluluk olmadan tıbbî müdahale kadınların doğurganlık hakkının elinden alınması demek. Ayrıca sezaryen ile yapılan doğumlarda 3’üncü çocuk sonrası doğumlar riskli görülüyor. Yapılan ameliyatların tıbbî zorunlulukla yapılıp yapılmadığı hiçbir şekilde denetlenmiyor. Sezaryen ile dünyaya gelen bebeklerin bağışıklık sisteminin zayıf olduğu bilimsel olarak biliniyor. Dolayısıyla sağlık açısından, doğurganlık açısından ve ekonomik açıdan da insan hakları ihlal ediliyor” diyor.
Sezaryen doğumların bağımsız kuruluşlar tarafından denetlenmesi gerektiğine dikkat çeken Demir, şunları söylüyor: “Özel hastaneler başta olmak üzere tüm hastaneler denetlenmeli. Sezaryen ile doğum yapan annelerin hastanede kalma süreleri uzuyor. Doğum sonrasında da sürekli kontrole gidip gelmek gerekiyor. Yapılan işlemlerin hepsi ücrete tabi. Sezaryen ücretlerinin en düşüğü 800 TL. Bunun 400 TL’sini devlet ödüyor. Ama ülkemizde özel hastanelerin konumları ve operasyonu gerçekleştirecek hekimin kariyeri bahane edilerek ücret 2 bin 500 TL’ye kadar çıkıyor. Bunlar sezaryen adı altında komplodur.” Sezaryen doğumu önlemek için:
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?