Kalp yetmezliğinde tedavi yaklaşımını değiştiren diyabet ilacı kılavuzlara girdi! Başlangıçta sadece diyabetli kişilerde kullanılan bir ilaç grubunun, kalp yetmezliği hastalarında da kullanılmaya başladığını söyleyen Prof. Dr. Ali Oto, SGLT2 (sodyum-glikoz cotransporter-2) inhibitörleri olarak adlandırılan bir ilaç sınıfının, kalp yetersizliği hastalarında hastaneye yatış ve ölüm oranlarını azalttığını açıkladı.
Memorial Ankara Hastanesi Kardiyoloji Bölümü tarafından düzenlenen “Cardio Memory24” bilimsel toplantıları kapsamında Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Oto, kardiyoloji alanındaki gelişmeler ve tedavideki yenilikler hakkında Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice Pala Kaya’ya bilgi verdi.
Tip 2 diyabetin obezite, kötü ve sağlıksız beslenme gibi çeşitli nedenlerle bütün dünyada artış eğilimi gösterdiğini vurgulayan Prof. Dr. Oto, kalp hastalığı ve diyabet arasındaki ilişkinin önemine dikkati çekti. Diyabetin, birçok yönden kalp sağlığını olumsuz etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Ali Oto, “Diyabeti, kalp hastalığının eşdeğeri olarak kabul ediyoruz. Diyabet, bir kardiyovasküler hastalıktır diyoruz. Diyabetli hastaların en önemli ölüm nedeni ise kalp krizidir yani bu hastalar en çok kalpten ölüyorlar” dedi.
TKD: Kalp yetersizliği 65 yaş üstü kişilerde en sık hastaneye yatış nedeni
Prof. Dr. Oto, diyabetli hastaların yüksek kardiyovasküler hastalık riski taşıdığına, özellikle diyabetin damar sertliği olarak bilinen ateroskleroz gelişimine yol açtığına işaret ederek, diyabetle ilişkili kalp hastalıkları hakkında şunları söyledi:
“Diyabette kalp ve damar hastalığı riskini artıran bazı faktörler var. Bir yandan diyabetin neden olduğu yüksek kan şekeri seviyeleri damarlara zarar veriyor. İkinci önemli nokta, diyabet tek başına kalp kasını etkiliyor çünkü kanda şeker yükseldiği zaman, kanın dokulara oksijen verme yeteneğini bozuyor. Dolayısı ile da doku düzeyinde sürekli oksijen azlığı oluyor. O nedenle diyabete özgü, ‘kalp kası işlev bozukluğu’ ortaya çıkıyor. Kalbin hem kasılması hem de gevşemesi bozuluyor. Biz buna ‘kardiyomiyopati’ diyoruz yani kalp kasının etkilendiği önemli bir rahatsızlık.”
Kalp yetersizliği tedavisinde devrim yaratabilecek önemli gelişmeler olduğunun da altını çizen Prof. Dr. Ali Oto, son yapılan araştırmalarda başlangıçta diyabetli hastalar için kullanılan bir ilacın kalp yetmezliği olan hastalarda da etkili bir şekilde kullanıldığını ve olumlu sonuçlarının görüldüğünü anlattı.
Prof. Dr. Oto, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA)’nin yaklaşık on yıl önce, geliştirilecek diyabet ilaçlarının kalp sağlığı üzerine olumsuz etkisi olmadığını gösterecek veriler istediğine, bu çerçevede yapılan çalışmalarda ise bir grup ilacın diyabetli hastalarda kalp yetersizliği nedeniyle hastaneye yatışları azalttığının görüldüğüne değindi.
Prof. Dr. Ali Oto, “Bunun üzerine o grup ilaçlarla ilgili çok ayrıntılı çalışmalar yapıldı. SGLT2 inhibitörü adı verilen ilaç grubu görüldü ki, hakikaten kalp yetersizliğini azaltıyor ve diğer kalp ve damar sistemiyle ilgili sonuçları da olumlu etkiliyor, ölümü azaltıyor. Ardışık çalışmalarda farklı moleküllerle de aynı gruptan benzer sonuçlar çıktı. Böyle olunca şeker hastası olmayanlara da bakalım, bu ilaçlar ne yapıyor denildi ve onlarda da aynı sonuç çıktı. Yani şu anda bu grup ilaçlar kalp yetersizliği tedavisinde ana unsur haline geldi” dedi.
Tip 1 diyabet hastalarında diyet tedavisi ve egzersiz önerileri
Diyabet tedavisi için geliştirilen bir diğer ilaç grubunun da GLP-1 reseptör agonistleri olduğunu belirten Prof. Dr. Ali Oto, bu ilaçların büyük ölçüde kilo kaybı sağladığını, yine kalp damar sağlığını olumlu yönde etkilediğini, ölüm oranlarını ve hastane yatışını azalttığını bildirdi.
Bütün bu gelişmelerin tedavide bir paradigma değişikliğine neden olduğunu belirten Prof. Dr. Oto, güncellenmiş kalp yetersizliği kılavuzuna göre, öncelikle kan şekeri kontrolünü sağlamada kalp ve damar sağlığı üzerine olumlu etkisi olan ilaçların kullanıldığını dolayısıyla SGLT2 inhibitörleri ve GLP-1 reseptör antagonistlerinin öncelikli ilaç grubu haline geldiğini kaydetti. Prof. Dr. Oto, “Esas değişim burada; önce kardiyovasküler olarak olumlu etkisi olan ilaçları verin, şekeri kontrol edemiyorsanız ondan sonra diğer ilaçlara geçin, önce zararı olmadığı gösterilen ilaçları kullanın deniliyor” bilgisini verdi.
Prof. Dr. Oto, ayrıca yeni tedavilerin maliyet-yarar açısından son derece etkili olduğuna ve toplam maliyet yükünde azalma sağladığına işaret etti.
Prof. Dr. Ali Oto, diyabet tanısı alan hastaların kardiyovasküler muayeneden geçmelerinin ve kontrol altında olmalarının önemine vurgu yaparak, rutin kontrolleri önemsemek gerektiğinin altını çizdi. Diyabetin aynı zamanda vücudun alarm tellerini kestiğini ifade eden Prof. Dr. Oto, “Diyabetli hastalarda bazı şikayetler etkilenen sinirler nedeni ile hiç hissedilmeyebiliyor. Mesela; kalp rahatsızlığı işareti olabilecek semptomları ortadan kaldırıyor, baskılıyor. O nedenle de bazen hiç farkında olmadan kalp krizi geçirmiş hastalar görüyoruz” dedi.
Diyabet ve eşlik eden diğer kardiyovasküler risk faktörlerinin yönetiminin önemine de dikkati çeken Prof. Dr. Ali Oto, olaya bütüncül yaklaşılması gerektiğini vurguladı.
Diyabetik hastalarda sadece kan şekeri kontrolü ile yetinmemek gerektiğini belirten Prof. Dr. Oto, “Diyabeti önemli bir risk platformu olarak düşünürseniz, onu etkileyebilecek, olumsuz etkisini arttırabilecek risk faktörlerini de ortadan kaldırmak ve kontrol etmek gerekir. Diyabetik hastanın sigara içme şansı yok, tansiyonunun ve kilosunun çok iyi kontrol edilmesi lazım. Biz diyabetik hastaları, kolesterol yüksekliği açısından kalp hastası olarak değerlendirip, aynı kriterlerle kötü huylu kolesterol düzeyinin mümkün olduğu kadar düşürülmesini öneriyoruz ve statin kullanımını özellikle teşvik ediyoruz” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?