“Üreme çağındaki kadınların %10’unda rastlanan POS sadece yumurtalıkları etkilemez. Bu sendrom beyinde hipofiz bezinden salgılanan LH ve FSH hormonlarının anormal şekilde üretilmesinden kaynaklanır. Yumurtlamanın aksaması, tüylenmede artış, adet gecikmeleri, kilo artışı, sivilcelenme, akne oluşması, gebe kalamama veya zor gebe kalma gibi belirtiler ortaya çıkarsa artık POS’tan söz edilir. Eskiden yumurtalıklarla sınırlı bir hastalık sanılırdı.
Polikistik over sendromu nedir? Nedenleri, belirtileri ve tedavisi
Oysa bu sorunu basit bir yumurtlama bozukluğu olarak görmemek gerekir. Bu bozukluk neticesinde oluşan hormonal dengesizlik ve kandaki yüksek “erkeklik hormonu” seviyeleri kadını uzun vadede ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakır. Kısırlık yanında artan hormonlar nedeniyle rahim kanseri riski ortaya çıkar. Kalp krizi, alzheimer gibi damarsal problemlere bağlı durumlar görülür. Şeker hastalığı bu hastalarda yüzde 30 oranında ortaya çıkabilir.
Son yıllarda bu hastalığa neden olan temel sorunun aslında hücresel düzeydeki insülin direnci olduğu ortaya çıkmıştır. İnsülin direnci kilo artışına yol açıyor, bir süre sonra kilo artışı insülin direncini daha da arttırır. İnsülin direnci hem neden olduğu hormonal değişikliklerle hem de yumurtalık içindeki etkisiyle hormonal değişikliklere yol açar.”
Prof. Dr. Fıçıcıoğlu, “POS tedavisinde önemli gelişmeler sağlanmıştır. Hastalığın tedavisine klasik eski yöntemlerle yaklaşmak sadece kıllanma ve sivilceler gibi sorunları yok edebilir. Bu kozmetik bir sorun olarak görülmeyecek kadar büyüktür. Sadece kısırlık tedavisine yönelmek çok ciddi bir tehlikedir. Bu hastalara doğum kontrol hapları veya adet düzenleyici hapları yalnız başına vermek sadece aylık kanamalara yol açar.
Bu kişide yalancı bir düzelme hissi uyandırabilir. Doğru olan kombine tedavilerdir. Kısır döngüyü başlatan şey kilo ve insülin direnci olduğu için öncelikle hasta kilolu ise ciddi olarak bir diyet ve egzersiz programına alınmalıdır. Hastalığın tedavisinde adet düzenleyici hapların yanında insülin direncini kıran ilaçlar ve androjen artışını baskılayan ilaçlar birlikte kullanılması gerekir.
Kişi çocuk istiyorsa bu tedavilerle birlikte kısırlığa yönelik tedaviler yapılır. Hastalığın sadece yumurtalıklarla ilgili olduğunu zannettiğimiz eski zamanlarda cerrahiyi çok sık kullanıyorduk. İlk zamanlar yumurtalıktan parça çıkarılıyordu. Bu kistler küçük olduğu için çıkarılamıyordu. Teknoloji geliştikçe laparoskopi ve lazeri kullanmaya başladık.
Zor olmayan kapalı ameliyatla işlem hem kolay, hem de hastanın konforu mükemmel. Çok sık olmasa da dirençli vakalarda cerrahiyi hala uygulayabiliriz. Cerrahi sonrası yumurtlama % 70–80 oranında başlıyor. Ama metabolizma bozukluğu devam ettiği için ilaç tedavisine yine de ihtiyaç duyuluyor.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?