Pelvik taban denilen bölge leğen kemiğinin alt kısmını döşeyen kaslardan oluşuyor. Bu bölgede idrar yapmayı sağlayan üretra, cinsel fonksiyonlar için gerekli olan cinsel organlar ve dışkı yapma fonksiyonu olan anüs bulunuyor. Pelvik tabanın en önemli fonksiyonu ise leğen kemiğinin altını döşeyerek bu yapılara destek olması ve koordinasyonu düzenlemesi. Prof. Dr. Selda Özçırpıcı pelvik tabanın bu işleviyle idrar, dışkı ve cinsel fonksiyonlarda önemli bir etkiye sahip olduğuna işaret ediyor.
Doğru beslenme ve yaşam tarzı kronik pelvik ağrı şikâyetlerini azaltabiliyor
Bu sorunlarda altta yatan en önemli neden hamilelik ve doğum travmasıdır. Doğum sırasında pelvik taban kaslarında oluşan yırtıklar, doğum sonrası gelişen kas zayıflıkları ve menopozla birlikte östrojen hormonunun azalması bu tür sorunlara yol açabiliyor. Diyabet ve tiroit hastalığı, sigara, D vitamini eksikliği, B12 eksikliği, kilo, bel ile karın kaslarının zayıf olması da önemli risk faktörleri arasında yer alıyor.
Ayrıca tuvalette uzun süre oturmak, yanlış ıkınma, kabızlık, bölge çevresinde geçirilmiş ameliyatlar da diğer risk faktörlerini oluşturuyor. Leğen kemiğinin duruşu, ön veya arkaya doğru eğrilikler de açıları etkileyerek kasları zayıflatıyor. Uzun süre oturarak çalışanlarda, bel karın kasları zayıf olanlarda da pelvik tabanlarda kas gücünde zayıflama görülüyor.
Pelvik taban yetersizliği tedavisi altta yatan nedene göre değişiyor. Tedavinin başarılı olmasında en önemli faktör ise multidisipliner yaklaşımdır. Bu nedenle ürolog, kadın doğum, fizik tedavi, gastroentoroloji, hatta psikolog ya da psikiyatri uzmanı da tedavi sürecinde etkin rol oynuyor. Hastalık belirtilerinden hangisi daha ön plandaysa ona göre tedavi uygulanır. Örneğin doğum öncesi ve sonrası hastanın kastaki kaybını yerine koyabilmesi için pelvik taban egzersizlerini uygulaması gerekiyor.
Endometriozis (çikolata kisti) nedir? Belirtileri, nedenleri ve tedavisi
Hastanın öyküsü, tuttuğu 3-4 günlük idrar ile gaita günlüğü ve muayene doğrultusunda temel sorun belirleniyor. Ardından hastaya uygun tedavi belirleniyor. Tedavinin en önemli kısmı, hasta eğitimi. Hastaya yapması ve yapmaması gerekenler öğretiliyor, diyet düzenlemesi diyetisyen gözetiminde yapılıyor. İhtiyaca göre gerekirse ilaç tedavisine başlanabiliyor ve hasta fizik tedavi programına alınıyor.
Ameliyat endikasyonu olan hastalar, ilgili bölüme ( üroloji, kadın doğum veya genel cerrahi) yönlendiriliyor Prof. Dr. Selda Özçırpıcı fizik tedavi programında başvurulan yöntemleri de şöyle sıralıyor: “Bu program kasların güçlendirilmesi, bölgeye masaj yapılması, biofeedback tedavileri (bölge kordinasyonu ve farkındalık arttırıcı) elektrik stimülasyonları ve diğer bölgeleri de güçlendiren egzersizlerden oluşuyor. Tedavi sonrasında hastanın idrar kaçırma probleminde %80 oranında düzeliyor.
Hasta yılarca yanlış metotla ıkınma yapmış, dışkı çıkarma sırasında fazla efor sarf etmiş ve uzun süre tuvalette kalmış ise bu durum pelvik tabanın zarar görmesine sebep olabiliyor. Pelvik taban yetersizliği dışkı kaçırmaya neden olmuşsa hastaya biofeedback eğitimi veriliyor. Biyofeedback, sözel, görsel veya işitsel yapılabiliyor. Örneğin hastaya tuvaletini nasıl yapacağı konusunda eğitim düzenleniyor. Parmakla, balonla veya biyofeedback aleti kullanılarak hastaya ne zaman gevşemesi, ne zaman kasılması gerektiği öğretiliyor. Bu eğitim hastanın şikayeti ve sorunun şiddetine göre ayarlanıyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?