Hasta ve yakınlarıyla beraber 1 milyon kişinin pektus defromitelerinden mustarip olduğuna değinen Prof. Dr. Yüksel, hasta derneği ihtiyacının buradan doğduğunu vurgulayarak, bilgileri verdi: “Türkiye’de yaklaşık 320 bin pektus hastası var. Aileleriyle beraber bu sayı 1 milyonu aşıyor. Artık hastaların tedavi alabilecekleri merkeze gelmeden de tedavi şanslarının olup olmadığını kolay yoldan öğrenmeleri mümkün olacak. Hastaların uzmanlara en hızlı şekilde ulaşmasını sağlamak asıl amaç. Ayrıca dernek platformundaki eski hastalar, deneyimli hekimler ve hasta yakınları, yeni hasta ve hasta yakınları ile bilgi alışverişi gerçekleştirerek onlara kılavuzluk edebilecek.”
Hastaların hem tedavilerle ilgili en yeni gelişmelere anında ulaşabileceğini hem de birbirlerinden psikolojik destek alacağını vurgulayan Yüksel, şunları söyledi: “Tedavi sonrası düzenli takibi gereken binlerce hastamızın haftada bir gün yaptığımız polikliniklere ulaşması, hastalıkla ilgili detaylı bilgiyi de 5–8 dakikalık muayenede almaları imkânsızdı. Artık derneğimizin web sitesi ve telefonlarından veya sık sık düzenlenecek toplantılarda bu bilgilere kolaylıkla erişebilecekler. Derneğin yapacağı aktivitelerle, hasta ve hasta yakınları eğitilecek, merkezde hizmet verecek pektus konusunda eğitimli uzmanlar da 24 saat telefonla bilgilendirme sağlayacak.”
Göğüs duvarı deformitelerinin erkeklerde 6 kat daha fazla olduğunu belirten Prof. Dr. Yüksel, hastaların yaşadığı sıkıntıları ise şöyle özetliyor: “Pektusekskavatum (içe doğru çöküntü) 300 doğumda bir, pektuskarinatum (dışa doğru çıkıntı) bin doğumda bir görülüyor. Birincisinde, kalp ve akciğerlere baskı sebebiyle hastaların yüzde 10’unda erken yorulma ve düzensiz kalp atışı söz konusu.
Ancak tüm pektus hastalarının yaşadığı sıkıntıların başında fiziki görünüm nedeniyle oluşan psikolojik olumsuzluklar var. Her iki hasta grubunda da özellikle ergenlik çağında ortaya çıkan, hafiften ağıra kadar uzanan psikolojik bozukluklara rastlanır. Çocuklar kendilerini toplumdan izole ederek içe kapanık bir hayat yaşamaya başlarlar. Bu da sosyal yaşamdan eğitim hayatına kadar her şeyi olumsuz etkiler.”
Pektusdefromiteleri, fiziki görünümün yarattığı olumsuz psikolojik etkilerinin yanı sıra bazen kalbe bası olması sebebiyle düzensiz nabız erken yorulma, çeşitli kalp problemlerine de yol açıyor. Pektus hastalarının çoğu, ya yıllardır nerede tedavi olacaklarını bilmiyordu ya da uygun tedaviye ulaşmakta zorlanıyordu. Ancak son yıllarda geliştirilen yeni cerrahi teknikler ve protezler sayesinde artık bu hastalar başarılı bir şekilde ameliyat edilebiliyor ve çok kısa sürede normal görünümlerine kavuşuyor. Üstelik Türk cerrahlar, pektus ameliyatlarını dünyaya öğretecek düzeye geldi.
Prof. Dr. Yüksel, pektusdeformiteleri konusunda sadece Türkiye’de değil, dünyada sayılı isimler arasında yer alıyor. Bu alandaki cerrahi yöntemlerin mucidi Nuss ve Abramson’dan bile daha fazla vakaya ulaşan isimlerden biri olan Prof. Dr. Yüksel, şimdiye dek Fransa, İngiltere, Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, İsviçre, Brezilya, Portekiz, Rusya ve Kuveyt’ten davet aldı ve buralarda meslektaşlarına bu teknikleri öğretiyor. Üstelik Prof. Dr. Yüksel, kunduracı göğsü tedavisinde kullanılan çelik barları tamamen kendi geliştirerek “yerli malı” protezleri de dünyaya tanıtmış oldu. Prof. Dr. Yüksel, “Tüm dünyada genellikle Amerikan malı barlar kullanılır. Biz bir yandan da bu tekeli kırmak için uğraşıyoruz. Bizim geliştirdiğimiz medikal barlar hem cerrah hem hasta açısından daha avantajlı” diyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?