Parkinson hastalığı, beyinde dopamin üreten hücrelerin hasar görmesi ile gelişen ilerleyici bir hastalıktır. Hasarın nasıl başladığı tam olarak anlaşılamamıştır ancak genetik ve çevresel faktörlerin önemli etkisi olduğu bilinmektedir. Hastalığın tipik belirtileri titreme, hareketlerde yavaşlama, eklem ve kas hareketlerinde sertlik, denge kaybı ve durum bozukluğudur. Hastalığı ortadan kaldıran tedavi yoktur, ancak dopamin seviyesini arttıran ilaçların yaşam kalitesine olumlu etkileri vardır. Cerrahi ve pil uygulamaları alternatif diğer tedavilerdir. Hastalığın erken evrelerinden itibaren düzenli egzersiz tedaviye olumlu katkı sağlamaktadır.
İçindekiler
Parkinson hastalığı nedir?
Parkinson, beyin hücrelerindeki hasara bağlı olarak hareket kabiliyetindeki bozulmalarla kendini gösteren ilerleyici bir hastalıktır. Hastalığın tipik belirtileri hareketlerde yavaşlama, titreme, kaslarda sertlik, denge kaybı ve duruş bozukluğudur. Hastalık ilk kez 19.yüzyıl başlarında İngiliz doktor James Parkinson tarafından tarif edilmiş ve onun adıyla anılmaya başlanmıştır. Sinir hücrelerindeki hasarlarla ortaya çıkan hastalıklar arasında Alzheimer’dan sonra en sık görülen hastalıktır. Hastalığın ilerleyen yaşlarda görülme sıklığı artar; başlangıç yaşı genellikle 50-60 yaş arasıdır. (1)
Düşük dopamin seviyesi: Parkinsonda, beyindeki bazı sinir hücreleri (nöronlar) yavaş yavaş parçalanır veya ölür. Belirtilerin çoğu beyindeki kimyasal bir haberci (nörotransmitter) olan dopamini üreten nöronların kaybından kaynaklanır. Dopamin seviyeleri azaldığında beyin aktivitelerinde anormallikler başlar ve Parkinson’un semptomlarına yol açar.
Düşük norepinefrin seviyesi: Başka bir nörotransmitter olan norepinefrin, kan dolaşımı gibi birçok otomatik vücut işlevini kontrol etmek için önemlidir. Parkinson’da norepinefrin üreten sinir uçları ölür. Bunun sonucunda hastalarda tansiyon problemleri yanında yorgunluk, kabızlık ve baş dönmesi gibi sorunlara neden olabilir. (2)
Lewy cisimleri: Beyin hücreleri içindeki belirli maddelerin kümeleri, Parkinson’un mikroskobik işaretleri olabilir. Araştırmacılar Lewy cisimleri denilen bu maddelerin Parkinson hastalığı ile ilgili bağlantısı olduğuna inanmaktadır.
Genetik faktörler: Genetik faktörlerin Parkinson’un üzerindeki etkileri hala tam olarak ispatlanamamıştır. Ancak genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonunun bu hastalığa yol açabileceği düşünülmektedir.
Çevresel faktörler: Böcek ilaçları, solventler, metaller ve diğer kirleticiler gibi toksinlere uzun süreli maruziyet genetik yatkınlık ile birlikte Parkinson’u tetikleyebilir.
Otoimmün faktörler: Son 2 yılda yapılan bazı araştırmalarda Parkinsonla romatoid artrit gibi otoimmün hastalıklar arasında olası bir genetik bağlantı olduğu bulunmuştur. Otoimmün romatizmal hastalıkları olan kişilerin Parkinsona yakalanma riskleri, olmayan kişilere göre daha yüksek bulunmuştur. (3)
Parkinson teşhisi ayrıntılı öykü ve fizik muayene ile konulur. Yapılan testler tanıyı desteklemek veya benzer yakınmalara neden olan diğer hastalıkları dışlamak için kullanılır. Öykü, muayene ve yapılan testler neticesinde Parkinson tanısı net olarak konulamaz ise bazı hastalara düşük doz dopamin verilir. Dopamin sonrasında yakınmalarında düzelme izlenen hastalar Parkinson olarak değerlendirilir.(5)
Muayene sırasında özellikle dört bulguya bakılır:
Titreme: Her titreme şikayeti Parkinson değildir. Hastayı doktora getiren ana belirtidir. Parkinson hastalarının büyük kısmında titreme görülür. Tek bir elde ya da bacakta ortaya çıkabileceği gibi çenede dilde ya da dudaklarda da izlenir. Parkinson hastalığında ortaya çıkan titreme istirahat sırasında görülür, stres ve heyecanla artar. Ellerde görülen titreme daha çok para saymayı andıran baş parmağın işaret parmağına doğru dairesel hareket şeklindedir.
Hareketlerde yavaşlama: Hastalığın ana bulgusudur. Titreme olmadan görülebilir. Bu nedenle hareketlerinde yavaşlama başlayan Parkinson hastaları doktora geç başvurabilir. Düğme ilikleme, kravat ve ayakkabı bağlama, yazı yazma, çatal bıçak kullanmada zorlanma şeklinde kendini gösterir.
Kaslarda sertleşme: Eklem hareketlerinde zorlanmalara ya da kaslarda ağrılara neden olur.
Duruş bozuklukları: Parkinson hastaları hafifçe öne eğik pozisyonda dururlar. Dirsek ve dizler hafif kıvrılmış şekildedir. Hastalığın ilerlemesine bağlı olarak belirgin sırt ve bel ağrıları görülür.
Teşhis için kullanılan diğer yöntemler:
Kan tahlilleri: Benzer şikayetlere neden olabilecek hastalıkları dışlamak için kullanılır.
Beyin görüntüleme: Beyin MRG en çok kullanılan yöntemdir. Parkinson belirtilerine neden olabilecek damar hastalıkları, tümörler, karbonmonoksite bağlı hasarlanmalar ya da diğer nedenleri dışlamak için kullanılır. Bazı durumlarda beyin metabolizmasını görebilmek için PET istenebilir.
Parkinson testi var mı?
Bir kişinin Parkinson olduğunu ya da olabileceğini gösteren test yoktur. 2011 yılında yayımlanan araştırmada Parkinson hastalarının kanında ‘fosforlanmış alfa sinüklein’ adındaki maddenin arttığı tespit edilmiş ve bu maddenin Parkinson erken tanısında kullanılabileceği düşünülmüştür. Ancak bu konuda geniş çaplı çalışmalar yoktur.
Parkinson evreleri
Parkinson hastalığı süresince her hasta aynı yakınmaları göstermeyebilir. Hastalığın ilerleyişi ve şikayetlerin şiddeti çok farklılık gösterir. Genel olarak hastalık 5 evreye ayrılır:
1. Evre: Bu evrede hastanın günlük aktivitesi etkilenmez. Şikayetler daha çok vücudun tek tarafında görülür. Titreme veya diğer şikayetlerin yanında yürümede ya da yüz ifadelerinde değişiklikler izlenebilir.
2. Evre: Şikayetlerin biraz daha arttığı dönemdir. Hasta günlük aktivitelerde zorlanmaya başlar. Şikayetler vücudun her iki tarafında da görülebilir. Titremeler artmış, kas katılığı ve hareketlerde yavaşlamalar belirginleşmiştir.
3. Evre: Orta evre olarak değerlendirilen evredir. Hareketlerde yavaşlamalar belirginleşmiştir. Denge kaybı ve düşmeler gözlenir. Hasta bağımsız olarak günlük yaşamını devam ettirebilse de giyinme, yemek yeme gibi aktivitelerde zorlanmaya başlar.
4. Evre: Şikayetler oldukça artar, hasta başkalarının yardımıyla günlük aktiviteleri yapmaya başlar. Yürürken yardımcı aletler kullanır.
5. Evre: Hastalık oldukça ilerlemiştir. Hasta tek başına günlük yaşamını devam ettiremez. Kaslarda katılık oldukça artmış hareketler yavaşlamıştır. Yatağa bağımlı hale gelir ya da tekerlekli sandalyede yaşamını sürdürür. Halüsinasyonların eşlik ettiği psikiyatrik yakınmalar artmıştır.
Parkinson tedavisi
Dopamin hücrelerinin hasarını tamamen ortadan kaldıran bir tedavi yoktur. Ancak ilaç tedavisi ile yakınmalar kontrol altına alınmaktadır. Tedavideki amaç hayat kalitesinin arttırılması ve hastanın yardımsız yaşamını sürdürebilmesidir. Mevcut tedaviler dopamin etkinliğinin artmasına yöneliktir. İlaçları yaşam süresince düzenli olarak almak gerekir. Doktor kontrolü olmadan aniden kesilen ilaçlar sonrasında şikayetlerde alevlenmeler olur. Bazen hayatı tehdit eden sonuçlara neden olabilir. İlaç tedavilerinin yanında egzersiz yaşam kalitesi açısından önemlidir.
1982 yılında, Samsun'da doğan Dr. Serdar Taşdemir, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra aynı kurumun nöroloji bölümünde uzmanlığını tamamladı. Halen İstinye Üniversitesi Medikalpark - Gaziosmanpaşa -Hastanesi'nde sağlık hizmeti vermektedir. Uzmanlık alanları arasında, baş ağrıları, hareket bozuklukları ( Parkinson...) epilepsi bulunmaktadır.
Size daha iyi hizmet verebilmemiz için sitemizde çerezler kullanılmaktadır. Giriş yaptığınız andan itibaren çerez kullanımını kabul etmiş sayılacaksınız.TamamDetaylı bilgi için tıklayın
YORUMUNUZ VAR MI?