Hastalar genelde önceden bir dahiliye ya da cerrahi doktoruna başvuru ile gelmiş olabilir ya da psikiyatri doktoruna muayenesi sonrası gerekli tetkikleri ya doktoru ister ya da ilgili branştan destek ister. Daha sonra terapi yönelimli eğitimi varsa ya kendisi yapar ya da uzman klinik psikolog ile birlikte tedaviyi planlar. Psikiyatri doktoru hastanın yaşadığı kaygıyı uygun ilaç tedavisi ile birlikte psikoterapi şeklinde de götürebilir. Bu durum hastanın kaygısının çok üst düzeyde olduğu durumlarda terapinin motivasyonu ve sağlıklı yapılması için gereklidir.
Eğer bir psikoloğa başvurulmuş ise psikoloğun danışman bir psikiyatri doktoru ile tedaviyi götürmesi hastanın güvenliği açısından mutlaka gerekir. Örneğin guatr hastalığı, kalp yetmezliği, kalp ritim bozuklukları, astım atağı, kullanmış olduğu ilaçların birbiri ile etkileşimi ya da yan etkileri gibi durumlar; çarpıntı, titreme, nefes darlığı, uyuşma, baş ağrısı, göğüs ağrısı gibi panik atak belirtileri ile karışacağından herhangi bir tıbbi hastalık atlanmış olabilir. Bunun dışında kaygının çok arttığı ilaç tedavisinin de gerektiği terapi koşullarının oluşturulamadığı durumlarda doktor desteği istenmelidir.
Panik atakta kaygı giderici olarak antidepresanlar ve anksiyolitik bazı ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar hastanın yaşına, cinsiyetine, iş durumuna ve varsa başka hastalıktan dolayı kullandığı diğer ilaçlarla birlikte kullanımına göre değişkenlik gösterir.
Uygun ilaç seçimi başlangıç dozundan tedavi dozuna çıkılarak en az yan etki oluşması sağlanır. Kaygı bazı hastalarda kilo alımı bazılarında kilo kaybı oluşturur. İlaç seçimi yaparken bunlara da dikkat etmek lazım. Eğer yaptığı iş dikkat isteyen bir iş ise ilaç seçimi yaparken bu durumun hastaya mutlaka sorulması gerekir. Alkol-madde alımı, hamilelik, bebek emzirme, karaciğer, böbrek ve kalp-damar hastalıkları varsa bu duruma uygun ilaç seçim yapılmalıdır.
Antidepresanlar etkilerini ortalama iki hafta-bir ay içinde gösterirken yan etki ilk haftalar sonrası çok nadir görülür. İlaç tedavisinde hastalığa direnç gelişmemesi için yeterli süre ilaç kullanılması gerekir. Tedavinin bitmeden ilaç kesilmemesi önemlidir. En az dört ay kullanılması gerekir. Hastalığın seyrine göre ilaç birkaç yıl hatta bazen ömür boyu kullanılması gerekebilir. İlaç doktor kontrolünde azaltılarak kesilir.
Aksi taktide birden kesilmeye bağlı ilaç yoksunluk etkileri gözlenebilir. Bunlar huzursuzluk, baş dönmesi, sinirlilik, hastalık tekrarlıyormuş hissi gibi belirtilerdir. Bazen ilacın olası yan etkisi de hastayı kaygılandırabilir. Bu durum da doktoruna yaşadığı yan etkileri mutlaka söylemelidir. Yan etkiler daha çok baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kabızlık, çarpıntı, ağız kuruluğu, ağızda metalik tat, görme bulanıklığı, cinsel isteksizlik, kilo alımı sayılabilir.
Cinsel işlev yan etkisi kadında isteksizlik, orgazm olmada zorlanma ön planda iken erkekte cinsel isteksizlik, geç boşalma, sertleşme problemi şeklinde olabilmektedir. Bu yan etkiler büyük oranda ilk haftalar sonrası geçmektedir. Eğer devam ederse cinsel işlev yan etkisi olmayan ya da en az olan ilaca geçilebilir. Kaygı çok ciddi düzeyde ise anksiyolitik (kaygı giderici) özellikteki bazı yeşil reçeteli ilaçlar çok kısa süreli kullanılabilir.
Daha sonra antidepresan ilacın kaygı giderici özelliği oluşmaya başlayınca diğer ilacı kesmek uygun olur. Hasta ve hasta yakınlarının ilaç tedavisindeki en büyük kaygısı antidepresanların bağımlılık yaptığına dair yanlış inanışlarıdır. Bu durum hastaların tedavisini geciktirmekte, hastalığın ilerlemesine ve tedaviye direnç gelişmesine sebep olmaktadır. İlaç çok kolay bırakılabildiği gibi kaygının vücutta oluşturduğu strese bağlı tıbbi hastalıklar için de azaltıcı etkileri vardır. Çoğu mide hastalıkları, cilt hastalıklar, kalp damar hastalıkları stresör faktörlerden etkilendiği söylenebilir. Bu durumda tedavinin önemi daha çok ön plana çıkmaktadır.
Bu tedavide hastaya hastalığın nasıl oluştuğuna dair geniş bilgi verilir. Daha sonra kaygının düşürülmesi için nefes egzersizleri ve kaygıyı oluşturan otomatik yanlış düşünceler yerine olumlu düşünceleri koyarak bunu da davranışçı eylem planları ile savaş ya da savuş ilkesinin savaş kısmını yani olayla yüzleşme ve söndürme ile desensitize (duyarsızlaştırma) tedavisi uygulanır.
Psikoterapi olarak birçok teknik uygulanabilir. EMDR terapisi panik atakta, hızlı etkin ve kalıcı bir terapi sağladığı için yüz güldüren bir psikoterapi çeşididir. Panik atakta EMDR terapisi hakkında ayrıntılı bilgilere diğer makalelerimden ulaşabilirsiniz. EMDR terapisi, hastanın uyumuna göre anksiyetenin minimuma düşürülmesi ve tekrarlanmasını engellemek adına çok etkilidir.
Psikiyatrist Uzm. Dr. Zengibar Özarslan
www.adeldanismanlik.com
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?