Dünyanın en yaygın metabolik kemik hastalığı olan osteoporozun (kemik erimesi) COVID-19 salgını nedeniyle artan hareketsizlik ve hastaneye erişimde azalma yüzünden giderek daha ciddi boyutlara ulaştığı bildirildi. Türkiye Osteoporoz Derneği Yönetim Kurulu, ‘Dünya Osteoporoz Günü’ nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı. “Osteoporoz, COVID-19 salgınında gölgede kalmaması gereken bir hastalıktır” denilen açıklamada, iki kanaldan COVID-19’un osteoporoza olumsuz etki ettiği vurgulandı.
Açıklamada şunlara yer verildi: “Yaşamakta olduğumuz COVİD-19 salgınını kontrol altına alabilmek amacıyla tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de sosyal izolasyon, karantina ve hatta sokağa çıkma yasağı uygulanmaktadır. Bu yolla her ne kadar enfeksiyonun yayılım hızı azaltılsa da evlerde hareketsiz yaşam tarzı ciddi şekilde artmıştır. Salgınla birlikte günlük adım sayısında %12-38 arasında azalma olduğu bildirilmiş olup, 65 yaş üzeri bireylerde bu oranın çok daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir.
Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Nedenleri, belirtileri ve tedavisi
Ayrıca, hastaneye ulaşmadaki güçlükler nedeniyle kemik taraması ve gerekli laboratuvar testleri yapılamadığı için tanıda gecikmeler olmakta, tedavi altındaki hastalarda ise kontroller ve hastanede yapılan ilaç uygulamaları aksadığı için düzenli olarak yapılması gereken tedaviler kesintiye uğrayabilmektedir.”
Her 3-5 kişiden biri en az 1 kez osteoporoza bağlı kırık yaşıyor
Açıklamada, osteoporozun sessiz ve sinsi ilerlediği; kırık oluşturma aşamasına kadar fazla belirti göstermediği hatırlatıldı. Buna karşılık, kemik erimesine bağlı kırık geçirme oranının yüksekliği vurgulanan Türkiye Osteoporoz Derneği açıklamasında, “Kırık gelişmesi halinde kişinin sağlık durumunu ve yaşam kalitesini ciddi anlamda bozar. Her 3-5 kişiden birinde hayatı boyunca en az 1 kez kemik erimesine bağlı kırık gelişmektedir” bilgisi verildi.
Ölüm oranı yüzde 20-30 dolayında
Dernek yönetim kurulu açıklamasında, en sık görülen kırıklardan kalça kırığının ölüm oranlarına yönelik olarak, 1 yıllık dönemde yüzde 20-30 oranında ölüm gerçekleştiği, kalça kırığına bağlı olarak her yıl yaklaşık 740 bin kişinin hayatını kaybettiği vurgulandı.
Fiziksel aktivite ve egzersiz osteoporoz tedavisinin önemli bir basamağı
Dernek açıklamasında osteoporozun erken tanısının etkin tedavide kritik öneme sahip olduğu belirtilerek, bireylerin bu hastalıktan korunması için öneriler şöyle sıralandı:
- Kemik kütlesinin korunması için yürüyüş gibi kemiğe yük binen aktivitelerin sürdürülmesi oldukça önemlidir. Salgın döneminde artmış olan televizyon seyretme, kitap okuma gibi oturarak ya da uzanarak yapılan hareketsiz aktiviteleri mümkün olduğunca azaltmak gereklidir. Bu amaçla yemek yapma, ev içerisinde yürüme gibi düşük yoğunluklu aktiviteler gerçekleştirilebilir. Özellikle yaşlı bireylere, 1 saatten uzun süre oturur pozisyonda kalmamaları hatta her 30 dakikada bir kalkıp 2-3 dakika dolaşmaları önerilir. Mümkünse açık havada ve kişiler arası yeterli fiziksel mesafe bırakılması şartıyla, haftada 5 gün en az 10 dakikalık yürüyüşler yapılması uygundur. Yürüyüş süresi zamanla arttırılabilir. Egzersiz programına yeni başlayacak kişiler, kalp damar ve solunum sistemi ile kas iskelet sistemi açısından öncesinde mutlaka bir hekim tarafından değerlendirilmelidir. Ayrıca, ev içerisinde kolaylıkla yapılabilecek çeşitli kuvvetlendirme ve denge egzersizleri de düşmelerin önlenmesi açısından yararlı olacaktır. Yaşlılarda en sık görülen ev kazaları düşmelerdir. Genellikle kaygan zeminler/halılar, açıktaki elektrik kabloları, yetersiz aydınlatma gibi ev koşulları kazalara zemin hazırlamaktadır. En sık düşmenin gerçekleştiği alanlar banyo ve yatak odasıdır. Bu tip kazaların önlenmesi için ev içerisinde gerekli düzenlemeler yapılarak düşme sonucu kırık gelişme riski azaltılabilir.
D vitamini düzeyini yükseltmek için güneşlenin ya da hekim kontrolünde D vitamini takviyesi alın
D vitamini neye yarar, hangi besinlerde bulunur? Faydaları ve eksikliği
- Benzer şekilde evde geçirilen vakit arttıkça güneş ışınlarından yararlanma azalmakta ve bu durum D vitamini eksikliğine yol açabilmektedir. Özellikle de önümüzde kış ayları olduğu göz önüne alındığında, eksiklik tespit edilmesi halinde hekim kontrolünde D vitamini takviyesi kullanmak uygun olacaktır.
- En iyi kalsiyum kaynağı besinler; süt ve süt ürünleri
- Kemik sağlığı için yeterli kalsiyum alımı oldukça önemlidir. Kalsiyum gereksiniminin diyetle karşılanması tercih edilir. Kalsiyum destek preparatları sadece diyetle yeterli kalsiyum alamayan ve osteoporoz açısından yüksek riskli olan kişilere verilmelidir. Süt ve süt ürünleri kalsiyum açısından zengin kaynaklardır. Yoğurt ve peynir gibi fermente süt ürünleri aynı miktardaki sütten daha fazla kalsiyum sağlar. Aynı zamanda, probiyotikli yoğurt ve kefirdeki yararlı mikroorganizmalar bağışıklık sistemini de destekler; bu nedenle salgın döneminde tüketilmeleri özellikle önerilir. Süt ve süt ürünleri yanı sıra ıspanak, roka gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler, soya ürünleri, susam, chia tohumu, tahin, tarhana, badem, kuru incir, sardalye ile somon balığı da önemli kalsiyum kaynaklarıdır.
Osteoporoz tedavisi altındaki hastalar ilaçlarını kullanmaya devam etmeli
- Osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçların COVİD-19 enfeksiyonu riskini ve ciddiyetini arttırdığı, ya da hastalığın seyrini değiştirdiği yönünde kanıt bulunmamaktadır. Osteoporoz tedavisi altındaki hastaların, kalsiyum ve D vitamini desteği dahil olmak üzere ilaçlarını kullanmaya devam etmeleri gereklidir. Salgının seyrine göre hastaneye/hekime ulaşamama halinde bazı ilaçların kullanımının birkaç ay ertelenmesi mümkünken, bazı ilaçların kullanımının 1 aydan fazla geciktirilmesi kemik kaybına ve kırık gelişimine neden olabilir. Bu nedenle tedavinin nasıl devam etmesi gerektiği konusunda mutlaka takip eden hekimle telefon aracılığıyla da olsa bağlantıya geçilmelidir.
YORUMUNUZ VAR MI?