Önceki yıllarda bir kamu üniversitesi hastanesinde meydana gelen olayda Yargıtay, trafik kazası sonucu yaralanan ve beyin cerrahi bölümünde yattığı sırada ölen hastanın, kayıtlarda trafik kazası sonucu yaralandığı açıklanmasına karşın hekim tarafından “adli vaka değildir” biçiminde morg kağıdı düzenlenmesinin suç teşkil edeceğine karar vermiştir (Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesinin 08.04.2002 tarih ve E. 2002/3413, K. 2002/5609 sayılı kararı. Kaynak: Hukuk Türk İçtihat).
Kuşkusuz bu yükümlülük özel hastanelerde görev yapan sağlık meslekleri mensupları, özellikle de hekimler açısından aynen geçerlidir. Bir diğer anlatımla, özel hastanede görev yapan hekim, hemşire ve diğer sağlık meslekleri mensupları görevini yaparken bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşırsa bu durumu en kısa zamanda adli rapor düzenlemek suretiyle yetkili mercilere örneğin polis, jandarma veya cumhuriyet savcılıklarına bildirmek zorundadır.
Nitekim Özel Hastaneler Yönetmeliğinde, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu uyarınca bildirimi zorunlu olan hastalıkların sağlık müdürlüğüne, durumundan şüphe edilen ve kimliği belli olmayan hastalar ile adli vakaların güvenlik makamlarına bildirilmesi öngörülmüştür.
Türk Tabipleri Birliği Disiplin Yönetmeliğinde de adli vakaların muayenesinde ve rapor tanziminde gerekli özeni göstermemek, disiplin suçu olarak tanımlanmış ve faillerine para cezası verilmesi öngörülmüştür.
Keza, Sosyal Güvenlik Kurumu sağlık yardımlarından yararlandırılan kişilere karşı sağlık hizmeti sunumunu gerektiren bir suç işlendiğinde Kurum bu kişinin sağlık giderlerini karşılayacak, ancak bu giderleri kusuru oranında harcamaya sebep olan şahıstan talep edecektir. Bu sebeple Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşmeli bütün sağlık kurum veya kuruluşlarının, adli vakalara ilişkin tedavi giderlerini diğerlerinden ayrı olarak fatura etmesi öngörülmektedir.
https://www.medikalakademi.com.tr/ozel-hastanelerde-ve-tip-merkezlerinde-tebligat-nasil-yapilir/
Adli raporlar ve adli vakalara ilişkin diğer kayıtlar kişisel veri niteliğindedir. Bu sebeple gizliliklerinin korunmasına da özel önem verilmelidir. Bu bilgi ve belgelerin kasten konuyla ilgisi bulunmayanlara verilmesi veya yayılması suçtur (TCK 136). Yine bu bilgi ve belgelerin ihmal suretiyle dahi olsa ilgisiz kişilerin eline geçmesine sebep olunması da özel hastanenin ve mesul müdürün tazminat sorumluluğunu doğurur.
Bu bakımdan, adli vakalara ve adli raporlara ait kayıtların gizliliği ve güvenliğinin korunması açısından vakayı takip eden hekim dışında vaka hakkında veri girişi yapılamaması gerekir. Yine adli raporu tanzim eden hekimin raporu onayından sonra kendisi dahil hiç kimsenin rapor ile ilgili değişiklik yapamaması için de gerekli düzenlemelerin yapılması ve önlemlerin alınması lazım gelir. Bu husus veri güvenliği açısından son derece önemlidir.
Adli vaka kayıtlarına sadece mesul müdür veya mesul müdürün yetkilendirdiği kişiler, örneğin konuyla görevlendirilmiş sekreterler, erişebilir. Bu yetkilendirmenin yazılı olup olmayacağı hususu kurala bağlanmamıştır fakat uygulamada yaşanabilecek ispat zorluklarına karşı yazılı yetkilendirme yapılması daha isabetli bir yaklaşım olacaktır. Yine bu durum İç Hizmet Yönergesinde de belirlenebilir. Mesul müdürün yetkilendirdiği kişilerin rapor üzerinde hiçbir şekilde değişiklik yapmasına izin verilmemelidir.
Yine özel hastanelerde, adli vakalar ile ilgili olarak yapılan tıbbi ve idari işlemlere ilişkin kayıtların, düzenlenen ve kullanılan belgelerin toplanması ve bunların müteakip başvurular ile denetim ve adli mercilerce her istenildiğinde hazır bulundurulması gerekir. Adli kayıt veya raporların resmi olarak istenmesi halinde, asılları kurumda tutularak onaylı suretleri gönderilmelidir.
Adli raporların korunması, gizliliğin sağlanması ve bu belgelerle ilişkili olarak diğer mercilerle ilişkiler mesul müdür sorumluluğunda yürütülmelidir. Bu hususta meydana gelecek zararlardan mesul müdür ve hastane işleteni birlikte sorumlu tutulur.
Adli vakalarda çok önemli husus da bu tür vakaların hastaneye giriş zamanlarının kaydedilmesidir. Gerçekten de bazen bir suçun faillerinin tespiti ve cezalandırılmalarının sağlanması için vakanın hangi saatte hastaneye intikal ettiğinin belirlenmesi önem kazanabilir. Bu bakımdan her ne kadar Özel Hastaneler Yönetmeliğinde belirtilmemiş olsa da Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinde altı çizilen bu hususun özel hastaneler bakımından da geçerli olduğuna kuşku bulunmamaktadır.
İletişim için: bilgi@erkingocmen.av.tr
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?