2002 yılı sonrası başlayan AKP iktidar sürecinde Sağlık teşkilatında ve uygulamalarında bir çok değişiklik oldu. Farklı zamanlarda farklı yasalar çıktı. Teşkilat yapısı ile ilgili arayışlar da oldu. Fakat ayrı bir Sağlık Bakanlığı Kuruluş Kanunun çıkarılamamıştı. 2011 yılında ise; seçim sonrası yeni bakanlıkların kurulması için alınan KHK çıkarma yetkisi fırsata dönüştürüldü, Sağlık Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatını yeniden yapılandırmak üzere 663 sayılı KHK çıkarıldı. Böylece AKP Hükümeti Sağlık Bakanlığının teşkilat yapısını da tümüyle değiştirilmiş oldu.
663 sayılı KHK çok farklı bir Sağlık Bakanlığı teşkilat yapısı ortaya çıkarmıştı. Bu durum bu zamana kadar ki Sağlık Bakanlığından ve genel Kamu yönetim anlayışından farklı idi. Neden böyle bir değişiklik yapılmıştı, niçin ihtiyaç duyulmuştu? Bunlar anlatılmadı, anlatılamadı. Kamuoyunda, Akademik çevrelerde tartışılmayan, oldubittiye getirilen bu değişiklik, tam bir karmaşaya neden oldu. Sağlık teşkilatına yabancı olan bu değişiklik, Türkiye Cumhuriyeti Kamu yönetim anlayışına aykırıydı. O zamanlarda bu değişikliğin çok başlılığa neden olacağını, yanlış ve gereksiz olduğunu ve fayda yerine zarar vereceğini söyledik.
Sağlık Bakanlığı Merkezinde Bağlı Kuruluş yapılanması dönemini ağırlıklı hale getiren 663 sayılı KHK ile Bakanlık Merkez teşkilatı altüst oldu. Yüzlerce kişi görevlerini kaybeder iken, daha fazla kişi (yandaş) yeni kurulan kurumlarda yeni görevlere geldi. Bakanlık Merkezin de merkez teşkilatın dışında, daha güçlü bağlı kuruluş şeklinde Kurumlar ortaya çıktı. Tüm bunlar yarar getirmediği gibi karmaşa, bölünmüşlük, israf ve koordinasyonsuzluğa sebep oldu. Aslında yapılan şey tümüyle yanlıştı. Bağlı kuruluş yapılanması Sağlık Bakanlığının bütünlüğüne ve özüne de aykırı idi. Defalarca bunun yanlış olduğunu söyledik. Ama dinleyen olmadı. Uygulamaya girdi, uygulamayla birlikte sorunlar arttı ve Bakanlık yönetilmez hale geldi.
663 sayılı KHK esas karmaşayı il idaresinde oluşturdu. Sağlık teşkilatı illerde; sağlık müdürlüğü, halk sağlığı müdürlüğü ve il genel sekreterliği olmak üzere en az üç başlı hale geldi ve büyük karmaşalara neden oldu. Türkiye Cumhuriyeti İl İdaresi sistemine aykırı olan 663 sayılık KHK; Valilerinde tepkisini çekti ve Sağlık İllerde de yönetilmez hale geldi. Bu duruma da dikkat çekmiş yapılanların yanlış olduğunu söylemiştik. Fakat yine bir düzelme olmadı. Neden yapıldığı, ne beklendiği açık olmayan bu yapı illerde çok başlılığa, yetki karmaşasına neden oldu. Sağlık kuruluşları ve sağlık personeli birbirinden koptu. Hatta rakip oldu. Nemelazımcılık arttı. Hükümete yakın, sözleşmeli idari personel takımı oluştu. Bu kişiler diğer sağlık personelinden ayrı ve yüksek ücret alır iken, hizmeti üreten Devlet memuru ile araları açıldı.
Özellikle Kamu Hastanelerinin yönetiminde, il genel sekreteri, Hastane yöneticisi gibi unvanlarda Hükümetin desteğinde ayrı bir sınıf oluşturuldu. Bunlara daha sonra güç yetmez oldu. Kamu Hastaneleri tamamen işletme mantığıyla ile yönetildiğinden bu hastane yöneticileri milyarlık bütçeleri yönlendiren siyasi patronlar oldu. Yönetme ve pay alma kavgaları ortaya çıktı. Bu yapı; sağlık harcamalarını çok arttırdı. Üstüne şehir hastaneleri furyası da eklendikçe sağlık teşkilatı daha da karıştı ve karmaşa arttı.
İşte bu 663 sayılı KHK ile oluşan sağlıktaki karmaşa, çok başlılık, verimsizlik çok belirgin hale geldi. Yanlış olan bu yapılanma şimdi yeni 694 nolu KHK ile yeni bir boyuta taşındı. Şimdi ise; Kamu Hastanelerinin yönetimindeki karmaşa bahane edilerek 694 sayılı KHK ile 663 sayılı KHK de kısmi değişiklik yapıldı, fakat genel yapı korundu. Aynı iktidardan bir kez daha Sağlık Bakanlığının teşkilat yapısına müdahale etti. Özellikle Halk Sağlığı Kurumu, Kamu Hastaneleri Kurumunu tekrar genel müdürlüğe dönüştürdü ve Başkanlığın hizmet birimi haline getirdi. İllerde ise Halk Sağlığı Müdürlüğü ve Kamu Hastaneleri İl Genel Sekreterlikleri İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı hale getirdi. Bu değişikliklerin illerde bütünlük sağlaması ve yönetimi kolaylaştırması beklenir.
Fakat şunu da belirtmek gerekir: Elbette sağlık yönetimi zor bir alandır. Herkesi ilgilendiren sağlık hizmetleri; çok taraflı, çok çalışanlı ve çok paranın döndüğü bir hizmet sektörüdür. Yönetimi ve yöneticiliği zordur. Yeterli, etkili, bilgili, deneyimli yöneticilere ihtiyaç duymaktadır. Mevcut iktidar 15 yıldır sağlık yöneticilerini kendisi atamış, sonra da bu yöneticilerin başarısızlığından şikayet etmiştir. Aslında sorunun temeli de burasıdır. Yandaşlık yalakalık ve açık gözlülüğün sağlık yöneticisi seçiminde hakim olduğu bir ortamda, bu yöneticileri atayanların mevcut durumu eleştirmeye hakkı yoktur. Atadıkları sağlık yöneticilerinin bazı terör örgütü üyesi olduğundan şikayet etmenin de samimiyeti yoktur. Sorun yönetici seçim anlayışında ve yönetim yaklaşımındadır.
Elbette 663 sayılı KHK yanlış bir sağlık teşkilat yapısına neden olmuştur. Fakat bu yapının yönetilememesinin temel nedeni seçilen yöneticiler ve yönetim yaklaşımıdır. Şimdi 694 sayılı KHK ile tüm yönetim ekibi Havuza düşmüştür. Umarım ki yeni yapılanmada daha doğru sağlık yöneticileri seçilir. Fakat görüntü öyle gözükmemektedir. Liyakat ve kariyerin hakim olmadığı anlayış yine devrededir. Aynı kişiler tarikat, cemaat veya şeyh değiştirerek yeniden göreve gelecektir gibi görünmektedir. Umarım yanılırım.
Esas sorun sağlık anlayışında, sağlık hizmetlerine bakış açısında, yönetim yaklaşımında ve sağlık yöneticilerinde olduğu için ve 694 sayılı KHK ile sistemdeki yanlışlıkların kısmen düzeltilmeye çalışılmasına rağmen, Sağlık Teşkilatındaki hem merkezde hem taşrada karmaşa devam ettiğinden çok düzelme beklemiyorum. Tümüyle yanlış olan 663 sayılı KHK teşkilat yapısının 694 sayılı KHK ile yapılan kısmı müdahale ile düzelmesi mümkün görünmemektedir.
Prof. Dr. Sefer Aycan
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
saycan@gazi.edu.tr
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?