Osteoporoza bağlı kırık sayısı inme, kalp krizi ve meme kanserinin toplamından fazla

Yazan Hatice Pala Kaya
13 Mart 2018   |    4 Ocak 2020    |   Kategori: Sağlık Gündemi Print

Osteoporoza bağlı oluşan  kırık sayısının inme, kalp krizi ve meme kanseri vakalarının toplamından daha fazla olduğunu söyleyen Türkiye Osteoporoz Derneği Başkanı Prof. Dr. Yeşim Kirazlı,  bu nedenle dikkate alınması gereken bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti. Türkiye Osteoporoz Derneği ve Amgen tarafından 1454 kadını kapsayan kemik ve mineral yoğunluğunun ölçüldüğü bir araştırma yapıldı. Kampanyanın sonuçlarına yönelik bilgilerin verildiği basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Yeşim Kirazlı, bir yılda yaklaşık 24 bin kalça kırığı gerçekleştiğini ve bunların da %75’inin kadınlarda görüldüğünü vurguladı. 2050 yılında kalça kırığının ülke ekonomisine maliyetinin 205 milyon dolar olacağını kaydeden Prof. Dr. Kirazlı, “Özellikle 50 yaş ve üzeri kadınlarda menopoz sonrası osteoporoz risk faktörlerinin olup olmadığı belirlenmeli, risk altındakilerde kemik dansitometri tetkiki yapılmalıdır. Ayrıca bir kez kırık geçirildiyse ikincil kırığın oluşmaması için önlem alınması çok önemlidir. Biz de bu konuda bir farkındalık yaratmak amacıyla yola çıktık” dedi.

Araştırma sürerken farkındalık oluşturmaya yönelik düzenlenen “Sağlam Kemikler Güçlü Kadınlar” sloganıyla yürütülen “Kırılmayan Kadınlar” kampanyası tamamlandı. Kampanya kapsamındaki ölçüm çalışmaları İzmir, Antalya ve İstanbul’da yürütüldü.

Kadınlarda görülen en yaygın kanser türü olan meme kanserinde, her yirmi saniyede bir kadına meme kanseri teşhisi konulduğunu anlatan Prof. Dr. Kirazlı, “Oysa, her üç saniyede bir osteoporotik kırık oluşuyor. Şu anda konuşmama başladığım beş dakika içinde tüm dünyada yüz tane kırık ne yazık ki oldu. En sık görülen kırık bölgeleri; ön kol, omur kırığı ve kalça kırığı olarak yer almaktadır.

Elli yaşından sonra her üç kadından biri ama bazı ülkelerde de iki kadından biri, her iki-üç kadından ve her beş erkekten biri osteoporoz nedeniyle ne yazık ki kırılıyor, aynı zamanda bir erkek hastalığı da. Osteoporoz sessiz bir hırsız gibi, kırık oluşuncaya kadar hiçbir bulgu vermiyor. Oysa, kırık olmadan risk altında olanlar saptanıp, osteoporoz tanısı konulsa, bu istenmeyen sonuç belki de engellenebilir” diye konuştu.

 

Kalça kırıkları geçirenler yeterince tedavi alamıyor

Kalça kırığı geçiren hastaların yarısından azının tekrar yardımsız yürüyebilecek kadar tedavi edilebildiğini vurgulayan Prof. Dr. Kirazlı, “Bu hastaların çoğu, yemek yeme, giyinme, banyo gibi aktivitelerde yardıma ihtiyaç duyuyorlar ve ölüm oranları beklenenden yüzde 20 daha fazla. Kalça kırığı sonrası ilk altı ayda ne yazık ki hastaların yüzde 20-30’u kaybediliyor” dedi.

Osteoporoza bağlı kırıklar için risk faktörleri

Osteoporoza bağlı kırıklara yönelik risk faktörlerinin takibinin önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yeşim Kirazlı, şu bilgileri verdi: “Kişinin anne ya da babasında kalça kırığı olması o kişi için çok önemli bir risk faktörüdür. 40 yaşından sonra bir travma olmaksızın kırık geçirilmesi yine ileride yeni bir kırık açısından önemli bir gösterge olabilir. Bunlara ilave risk faktörleri ise, kortizonlu ilaçların kullanımı, boyda kısalma olması, fazla miktarda alkol tüketimi, sigara içilmesi ve çölyak, Crohn gibi bazı hastalıkların olması, erken dönemde -45 yaş öncesi- menopoza girilmesidir.”

Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Osteoporoza karşı önlemler ve öneriler

Osteoporozun önlenebilir olduğunu anlatan Prof. Dr. Yeşim Kirazlı, kemiklerin sağlığı açısından çok önemli olan D vitaminin güneşlenerek elde edilebildiğini ancak bunun cilt kanseri riski nedeniyle çok dikkatle yürütülmesi gerektiğini vurgularken, bu riski bertaraf etmek için ise destek maddesi olarak dışarıdan D vitamini alınmasının tercih edilebileceğini anlattı.

Osteoporozla mücadelede beslenme ve egzersizin önemli yer tuttuğuna işaret eden Prof. Dr. Kirazlı, şu bilgileri verdi: “Kalsiyumdan zengin gıdalar alarak hastalığın önlenmesine katkı sağlanabilir. Eskiden daha çok kalsiyum preparatlarını ilaç olarak alma üzerinde durulurken son yıllarda özellikle bunun mutlaka diyetle sağlanmasının çok önemli olduğu vurgulanıyor. Daha çocukluk yaşlarından başlayarak kalsiyumdan zengin besinler dahil iyi beslenmeyi devam ettirmemiz gerekiyor. Günde en azından üç porsiyon süt ve süt ürünleri; aynı zamanda tarhana bizim için çok önemli bir gıda kaynağı, bunun üzerinde durulmalı. Yine susamda çok yüksek oranda kalsiyum olduğunu biliyoruz. Badem, ceviz gibi bazı gıdalarda kalsiyum yüksek. Yeşil yapraklı sebzelere de yer vererek sağlıklı beslenirsek yeterli kalsiyumu sadece gıdalarla alabiliriz.”

Egzersiz çok önemli, çocuklarınıza ip atlama gibi zıplamalı oyunlar oynatın

Egzersizin kemikleri güçlendirme ve korumada önemli bir yer tuttuğunu belirten Prof. Dr. Yeşim Kirazlı, çocukluk yaşlarından itibaren akıllıca yollarla egzersiz yaptırılabileceğini vurguladı. Prof. Dr. Kirazlı, “Postür egzersizleri, kuvvetlendirme ve denge hareketleri yapılmalı. Bunların da çocukluk yaşlarında başlaması çok önemli. Küçük çocukların da sokağa çıkma imkanları yoksa örneğin; evde ip atlamaları gibi zıplayıcı aktiviteler şeklinde egzersizler olabilir. Bunun da çok yararlı olduğu çeşitli çalışmalarla ortaya konmuştur. Düzensiz yaşam, sigara ve günde 3 veya daha fazla ünite alkol kullanımı ve günde 4 veya daha fazla filtre fincan kahve de osteoporoza yol açan risk faktörleri arasındadır” dedi.

Antibiyotik direncini önlemek için tedaviye bilimsel veri sağlanarak çözüm aranmalı

65 yaş üstü kadın ve 70 yaş üstü erkekler mutlaka ölçüm yaptırmalı

Prof. Dr. Yeşim Kirazlı, kemik dansitometresi işleminde radyasyon bulunması nedeniyle bazı kişilerin endişeye kapılabileceğini anlatarak, bu işlem sırasında alınan radyasyon miktarının, okyanus aşırı bir uçak yolculuğunda alınan radyasyon kadar olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Kirazlı, risk grubu kişiler yanısıra, 65 yaş üstü kadınlar ile 70 yaş üstü erkeklerin hiçbir sağlık sorunu yaşamasa bile mutlaka kemik ölçümü yaptırması gerektiğini söyledi.

Osteoporozda ilaç tedavisi

Osteoporozla mücadelede ilaçla tedavinin de uygulandığını kaydeden Prof. Dr. Yeşim Kirazlı, “Osteoporoz konusunda tedavi ile olan yararları motorlu araç kazalarına benzetilmiş. Aynı oranlara sahip. Yani emniyet kemeri takılırsa, ölüm riski ve ciddi yaralanma riskini yüzde 50 oranında azaltıyor. Osteoporozda da böyle. Tedavi edilmemiş kişilerde kırığı 100 kabul edersek, ilaçla tedavi osteoporotik kırık riskini en az yüzde 50 oranında azaltıyor. Bu çok büyük bir oran aslında. Yeter ki kişiler doktora gitsinler, doktor tanıyı koysun ve verilen tedavi düzgün bir şekilde uygulansın” dedi.

Kırılmayan Kadınlar kampanyası

Osteoporoza bağlı kırıkların önüne geçmek ve farkındalık yaratmak amacıyla “Sağlam Kemikler Güçlü Kadınlar” sloganıyla 20 Ekim 2017’de Dünya Osteoporoz Günü başlatılan “Kırılmayan Kadınlar” kampanyası sona erdi. Türkiye Osteoporoz Derneği’nin Amgen’ın katkılarıyla İzmir, Antalya ve İstanbul’da on ayrı noktada 50 yaş ve üzeri toplam 1454 kadının kemik ve mineral yoğunluğunun ölçüldüğü kampanya boyunca 7 bin 983 kişiyle de online anket yapıldı. Ölçümler sonucunda risk altında olduğu tespit edilen kadınlar fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimine yönlendirildi. Kampanya kapsamında, kemik ve mineral ölçümü taramasının yanısıra film, internet sitesi, sosyal medya bağlantıları ve açık hava reklam panolarıyla da farkındalık çalışması yapıldı.

Helicobacter Pylori ile enfekte kişilerde mide kanseri riski 8 kat artıyor!

Kampanya kapsamındaki bulguları anlatan Prof. Dr. Yeşim Kirazlı, internet üzerinden yapılan testlerde kadınlar arasında osteoporoz riskinin yüksek olduğunu; toplam 5 bin 973 kadının verdiği yanıtlar doğrultusunda 4 bin 231’inin, annen ne kadar kırılgan? sorusuna yanıt veren 1973 kadından 1119’unun risk altında olduğu gözlemini aktardı.

Riskli bulunanların ücretsiz taramaya alındığını belirten Prof. Dr. Kirazlı, İzmir uygulamasında ölçümlere katılan 604 kişinin yüzde 70’inin osteoporoz hakkında bilgi sahibi olduğunu beyan ettiğini, aynı konudaki oranın Antalya’da yüzde 91, İstanbul’da yüzde 86 olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Kirazlı’nın verdiği bilgilere göre bazı bulgular şöyle:

Ölçümleme sırasında yapılan anket çalışmasında “osteoporoza bağlı kırık oluşumu” konusunda bilgi sahibi olma oranının da hayli yüksek olduğu görüldü; İzmir’de oran yüzde 91 iken Antalya ve İstanbul’da yüzde 90 düzeyinde. İnternet üzerinden yapılan anket sonuçları yine bundan biraz daha düşüktü ancak oran üç kentte de yüzde 70’ten fazla oldu.

Osteoporozun sık görülen bir hastalık olduğu” konusunda da iki anket mecrası arasındaki fark dikkat çekiciydi. İzmir’de soruyu internet üzerinden yanıtlayan katılımcıların yüzde 32’si, ölçümleme sırasında yanıtlayan katılımcıların yüzde 80’i soruya “evet” yanıtını verdi. Antalya’da bu oran sırasıyla yüzde 63 ve 81 düzeyinde kaldı. İstanbul’da ise sonuçlar sırasıyla yüzde 71 ve 79 olmak üzere birbirine daha yakın çıktı.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla