Sonbahar geldi çattı; grip aşısı tartışmaları alevlendi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “grip aşısı olmayın!” diyen meslektaşlarımı şaşkınlıkla izliyorum. Grip, nam-ı diğer influenza, influenza virüsünün sorumlu olduğu ciddi bir hastalıktır. İnfluenza tiplerinden A ve B bizim bildiğimiz gribin esas sorumlularıdır. İnfluenza A virüsü, meşhur domuz gribi (H1N1, H1N2, H3N1, H3N2 ve H2N3) ve kuş gribi (H5N1 ve H7N9) tiplerini barındırır; Dünya’daki tüm ünlü grip salgınlarından sorumludur. İnfluenza B virüsü ise genellikle genç erişkinlerde ve çocuklarda hastalık yapar.
Prof. Dr. Ünal’dan grip aşısı karşıtlarına sert eleştiri! Grip öldür, bu kadar net
Grip çağlar boyunca grip, insanoğlunun baş belası olmuştur:
Gripten korunmanın ilk ve en önemli basamağı, 6 aylıktan büyük olan (ve aşı olmasına engel bir sağlık durumu olmayan) herkesin grip aşısı olmasıdır.
Özellikle aşı olması önerilen kişiler:
Geçtiğimiz yıllarda grip nedeniyle hastaneye yatırılan erişkin hastaların yüzde 80’i astım, KOAH, şeker hastalığı ya da kronik kalp hastasıdır; çocuk hastaların ise yüzde 50’si benzer kronik rahatsızlıklardan muzdariptir.
Grip aşısının bir kişiyi gripten koruyup korumayacağını belirleyen iki faktör vardır. Bunlardan birincisi, aşılanan kişinin yaşı ve sağlık durumu gibi kendine has özellikleridir. İkincisi ise aşıda yer alan (grip sezonunda etkin olacağı tahmin edilen) virüs tipleri ile toplumda grip mevsiminde etkin olarak hastalık yapan virüs tiplerinin uyuşmasıdır.
Dünya Sağlık Örgütü her yıl gelecek grip sezonunda etkili olması beklenen 3 (dörtlü aşı için 4) grip virüsü tipini aşıya konulmak üzere belirler. 2017 – 2018 sezonunda etkin olması beklenen grip virüsleri şunlardır:
2014-2015 yılında aşıya konulmak üzere seçilen virüs tiplerinin, güncel hastalık yapan tiplerle çok kötü bir eşleşmesi nedeniyle grip aşısı için olumsuz bir şöhret yaratsa da halen gripten korunmada en önemli metot, grip aşısı olmaktır.
Elimizdeki güncel verilere bakarsak, grip aşısının faydaları şunlardır:
“Grip aşısı olmayın!” diyenlerin, bu iddialarını dayandırdıkları nokta, 2014-2015 yılı için seçilen aşının etkinliğinin yüzde 20’den az olmasıdır. Oysaki 2014-2015 yılında seçilen aşı, o seneki virüsün beklenmeyen antijen değişimi nedeniyle iyi bir eşleşme yakalayamamasına rağmen; bu durumda dahi aşı yaptıranlar, grip hastalığına yakalandıklarında hastalığı daha hafif geçirmiştir.
Tüm bu veriler göz önüne alındığında, grip aşısı olmanın çok daha akıllıca olduğunu söyleyebiliriz. Dünyada hiçbir ilaç ya da aşı, bir hastalıktan korunmayı yüzde 100 garanti edemez; hal böyleyken grip aşısının mucizeler yarattığını da kimse iddia edemez; yine de yüzde 50 koruyuculuğu olan bir aşı, hiç korunmamaktan iyidir.
Grip aşısının olası yan etkileri ise aşı yerinde ağrı, kızarıklık ve şişlik; baş ağrısı, hafif ateş, bulantı ve kas ağrılarıdır. Tüm bu yan etkiler iki günden az sürede kaybolur. Eski bilgilerimizin aksine (2016 yılından bu yana) yumurta alerjisi olanlar da bir sağlık kurumunda, tercihen doktor gözetiminde aşı yaptırabilir.
Grip hastalarının antibiyotik kullanmalarının hiçbir faydası yoktur. Gribe özgü anti-viral ilaçlar mevcuttur ve bu ilaçların en etkili olduğu zaman hastalığın ilk iki günüdür. Bununla birlikte hastaneye yatırılan hastalarda daha geç de olsa bu ilaçların kullanımı hastalığın süresini kısaltabilir ya da şikâyetleri hafifletebilir. Antiviral ilaç kullanımının bir avantajı da zatürre gibi gribin neden olabileceği ağır tabloları önleyebilmesidir. Bu özellikle şeker hastalığı ya da KOAH gibi kronik hastalıkları olan kişiler için önemlidir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?