Oksijen yetmezliği veya hipoksi, genellikle kanserin agresif büyüme gösterdiğinin bir belirtisidir. Hipoksi aynı zamanda tümör içerisindeki kan damarlarının büyümesini uyarmaktadır ve böylelikle kanser hücrelerinin vücudun diğer bölümlerine yayılmasını hızlandıra bilmektedir. Yeni bir çalışma, tümörler içerisindeki tehlikeli, hipoksik alanlara iletilen X-ışını dozlarını kuvvetlendiren daha etkin radyoterapi planlamasının önünü açabilir ve radyoterapi veya bazı ilaçlarının işe yarayıp yaramadığını izlemenin yeni yollarını gösterebilir.
Cancer Research UK, Mühendislik ve Fizik Bilimleri Araştırmaları Konseyi ve Wellcome Trust gibi birçok organizasyon tarafından desteklenen çalışmada, araştırmacılar, kanser hücrelerinin büyüyen tümörler içerisinde hipoksi haritaları oluşturmak için oksijen kontrastlı MRI denilen yeni bir teknolojiden yararlandı. Halen insan klinik çalışmaları da sürmekte olan bu yeni teknolojinin kanser teşhis ve tedavinin takibinde önemli avantajlar yaratacağı belirtiliyor.
Oksijen kontrastlı MRI, saf oksijen gazının inhalasyonu sırasında kan plazmasında ve doku sıvısında çözünen oksijen konsantrasyonundaki değişikliklerden kaynaklanan görüntü yoğunluğundaki dalgalanmaların izlenmesiyle çalışmaktadır. Bazı dokular ekstra oksijeni diğer dokulardan daha hızlı almakta olup, bu da MRI taraması altında bölgelerin daha yoğun değiştiğini göstermektedir.
Araştırmacılar hipoksik tümör alanları görüntülerinin daha oksijenli alanlara göre o kadar çarpıcı bir yoğunluk değişimi göstermeyeceğini öngörüyor. Ayrıca hipoksinin tespit alanlarında MRI tekniklerinin işe yaradığını kanıtlamak için birkaç adımlı bir süreç izlemiş, ilk olarak yüksek oranda hipoksik tümörlere neden olduğu bilinen böbrek kanser hücre dizisinden gelişen tümörleri görüntüleyerek başlamışlardır.
Daha sonra tekniklerinin daha az hipoksik tümörlerde de işe yaradığını göstermek amacıyla daha yavaş büyüme gösteren böbrek tümörü tipini ve bağırsak kanseri hücre dizisinden gelişen tümörleri görüntülemişlerdir.
Araştırmacılar, taramalardan elde ettikleri bulguları doğrulamak için mikroskop altında bakılan tümörlerden aldıkları numuneler ile kendi görüntülerini çapraz refere ettiler. Çalışma başkan yardımcısı Dr. Simon Robinson şunları söylüyor: “Bizim tekniğimiz, radyoterapi ve kemoterapiye daha dirençli ve daha agresif olma eğilimi gösteren oksijen deplesyon alanları bulunan tümörleri tespit etmek için MRI teknolojisinden yararlanmaktadır. Çalışmamız, tümör hipoksisini hesaplamak ve haritalamak için oksijen kontrastlı MRI kullanımını valide etmek için güçlü kanıtlar sunmaktadır.”
Çalışmanın sonuçlarını değerlendiren Manchester Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. James O’Connor, şunları söylüyor: “Halihazırda tümör hipoksisinin dağılımını hızla hesaplayabilecek valide edilmiş ve ekonomik bir klinik görüntüleme tekniği bulunmuyor. Elde ettiğimiz bulgular, geleneksel klinik MRI taramalarında kullanılmak üzere çevrilmektedir. Umuyoruz ki, oksijen kontrastlı MRI, yalnızca en tehlikeli tümörleri bulmakla kalmayacak, aynı zamanda radyoterapi tedavisi planlamasına yardımcı olacak ve tedavi yanıtının izlenmesi için kullanılabilecek.”
Cancer Research UK müdürü Dr. Nell Barrie, “Kanser hücreleri oksijensiz kaldığında, orjinal tümörden yayılıp, hastalığı tedavi edilmesi daha zor hale getiriyor. Bu süreci henüz oluşum halindeyken tespit etmek, özellikle daha agresif tümörler için tedaviyi iyileştirebilir. Bu araştırma, her hastanın tedavisini izlemek ve tedavileri kişiye göre şekillendirmek için halihazırda var olan tarama teknolojisinin kullanımında yeni yollar bulunmasına yardımcı oluyor”
Kaynak: Oxygen enhanced MRI accurately identifies, quantifies, and maps hypoxia in preclinical cancer models. J. O’Connor, Y. Jamin, G. Parker, A. Reynolds, J. Waterton, S. Robinson. Cancer Research, 2015; DOI: 10.1158/0008-5472.
Özet: Prognostik ve prediktif çalışmalar, radyoterapi planlaması ve tedavinin izlenmesi için tümör hipoksisinin non-invaziv biyomarkerlerine klinik ihtiyaç vardır. Oksijen kontrastlı MRI (OE-MRI), in vivo tümör oksijen iletiminin derecesini ve boyutsal dağılımını hesaplamaya yarayan yeni bir görüntüleme tekniğidir. OE-MRI’da, protonların longitudinal relaksasyon zamanı (?R1), plazma veya interstisyel doku sıvısında çözünen moleküler oksijen konsantrasyonuna oranla değişmektedir.
Bu nedenle, iyi oksijenli dokular pozitif ?RR1 göstermektedir. Oksijen provokasyonuna dirençli tümör fraksiyonunun (pozitif ?RR1 olmaması, “Oksi-R fraksiyonu” denilmektedir), çeşitli vasküler ve hipoksik özelliklere sahip modellerde sağlam bir hipoksi biyomarkeri olabileceğini varsaydık. Burada OE-MRI sinyallerinin, yüksek oranda vasküler 786-0 renal kanser ksenogreftlerinde tümör pOR2’deki değişikliklere duyarlı, doğru ve kesin olduklarını gösteriyoruz. Ayrıca, Oksi-R fraksiyonunun, tümör perfüzyonu ölçümleri ile birlikte kullanıldığında farklı hipoksik ve vasküler fenotiplere sahip birçok modelde hipoksik fraksiyonu hesaplayabildiğini gösteriyoruz.
Son olarak, Oksi-R fraksiyonu, vazomodülatör ajan hidralazin ile indüklenen hipoksideki dinamik değişiklikleri tespit edebilmektedir. Buna karşın, daha geleneksel hipoksi biyomarkerleri (kan oksijenasyon düzeyine bağlı MRI ve dinamik kontrastlı MRI’dan elde edilen) tutarlı şekilde tümör hipoksisini vermemektedir.
Bulgularımız, Oksi-R fraksiyonunun tümör hipoksisini non-invaziv şekilde doğru hesapladığını ve klinikte kullanılmak üzere derhal çevrilebileceğini göstermektedir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?