Yapılan araştırmalara göre takıntılı düşünceler sadece Obsesif Kompulsif Bozukluğu (takıntı hastalığı) olan kişilerde değil çoğu kişide yaygın olarak görülmektedir. İçerik olarak takıntılara çok benzeyen, istenmeyen zorlayıcı düşünceleri (normal takıntılar) Obsesif Kompulsif Bozukluğu’nda görülen takıntılardan ayırmak önemlidir. Çünkü biri normalken, diğeri başlı başına tedavi edilmesi gereken bir hastalığın habercisidir. İkisi arasındaki en temel fark; OKB’li kişiler daha çok sayıda takıntı bildirmektedir ve onların takıntıları daha yoğundur, sıkıntı yaratır ve kontrol etmesi oldukça güçtür.
Obsesif Kompulsif Bozukluğunda (takıntı hastalığı) görülen takıntılar kişinin elinde olmadan istemsiz bir şekilde sürekli akla gelen ve genellikle kişiyi rahatsız eden ısrarlı düşünce, görüntü ya da dürtülerdir. Takıntılar bir anda zihninize davetsiz olarak girerler ve istenmezler, uygunsuzdurlar, sıkıntı vericidirler. Takıntılar kişinin kontrolü dışında tekrar eden ve genellikle hoş olmayan konular hakkındadır.
Obsesif kompulsif bozukluğu (OKB) / takıntı zorlantı hastalığı
Toplumumuzda en çok temizlik, düzen ve simetri ile ilgili takıntılar insanlar tarafından bilinirken, aslında bu takıntı türlerinden sadece bir kaçıdır. Takıntılar çeşitli dalları olan büyük bir ağaç gibi düşünülebilir. Bu ağacın dallarını kirlilik takıntıları, saldırganlık takıntıları, cinsel takıntılar, dini takıntılar, düzen ve simetri takıntıları, hastalık takıntıları ile diğer takıntılar (herşeyi bilmek ve hatırlamak isteme vs.) oluşturmaktadır.
Takıntının her türlüsü kişiyi oldukça rahatsız etmesine rağmen, özellikle takıntı alanı cinsellik, zarar verme ve dini konularla ilgiliyse kişi bu sıkıntıyı daha fazla yaşamaktadır. Çünkü temizlik takıntısı olan bir insan kendini en fazla “ fazla titiz ” olarak değerlendirirken; saldırganlık, cinsel ya da dini takıntıları olan insanlar kendilerini olumsuz değerlendirir.
Bu kişiler içten içe sapık olduğunu, bastırılmış aşırı cinsel dürtüleri olduğunu, Allah ve din ile ilgili şüpheleri olan günahkar bir insan olduklarını ya da sevdiklerine zarar verme potansiyeli olan tehlikeli insanlar olduklarını düşünerek kendilerinden ve diğer insanlardan utanırlar. Utanma duygusu bu sıkıntılarını kimseyle paylaşmamaya ve yardım aramamaya sevk ederek uzun vadede sıkıntılarını artıran bir duruma girmelerine sebep olur.
Toplumumuzda maalesef elinde olmadan gelen bu tarz düşünce, görüntü ya da dürtü sebebiyle bunu kimseye açamayan, açmaktan utanan ve dolayısıyla obsesyon girdabından çıkamayan çok sayıda tanısı konmamış Obsesif Kompulsif Bozukluğu hastası bulunmaktadır. Oysaki bir kişinin aklına sürekli olarak gelen ve kişiyi rahatsız edip çeşitli önlemler almasına sebep olan “elim temiz değil” düşüncesiyle, “konuştuğu kişinin çıplak olduğu” görüntüsü klinik anlamda bakıldığında farksızdır.
Her ikisi de Obsesif Kompulsif Bozukluğunun birer belirtisi olabilir. Yani tüm bunlar Obsesif Kompulsif Bozukluğun farklı görünümlerinden başka bir şey olmayabilir. Unutulmamalıdır ki, takıntılar kişiliğinize, ahlaki değerlerinize, ideallerinize ve hedeflerinize uygun olmayan içerikte fikirler barındırma eğilimindedir. Bu nedenle kişinin elinde olmadan gelen ve kişiyi oldukça rahatsız edip kaygısını artıran, bu takıntılar aklına gelmesin diye çeşitli önlemler alan ya da tekrarlayıcı davranışlarda bulunan kişiler; aklına gelen o düşüncelerin türü ne olursa olsun psikiyatrik anlamda değerlendirilmek için yardım araması önemlidir.
Düşüncelerinizin Obsesif Kompulsif Bozukluğundaki takıntılar olup olmadığını anlayabilmek için psikolojik değerlendirmeden geçmeniz önemlidir. Ancak genel olarak OKB’ deki takıntılar ile normal takıntılar arasında farklar bulunur. Buna göre;
Günümüzde OKB yani takıntı hastalığının tedavisinde hem biyolojik hem de psikolojik anlamda ciddi ilerlemeler söz konusudur. İlaç tedavisi, takıntıların sıklığını ve bunlardan kaynaklanan stresi azaltmakta yardımcı olmaktadır. Psikoterapi ile de takıntı hastalığı tedavisinde hayat boyu sürecek beceriler öğretilmesi söz konusu olmaktadır. Günümüzde takıntı problemlerinde en başarılı psikolojik tedavi yöntemi Bilişsel Davranışçı Terapilerdir.
Bilişsel Davranışçı Terapilerin temel varsayımı, düşüncelerin ve duyguların birbiriyle bağlantılı olduğudur. Örneğin; birçok kişi takıntılı düşünceler deneyimlemesine rağmen onlardan rahatsızlık duymaz. Nedeni ise o kişilerin bu tip düşünceleri anlamlı, zarar veren ve tehlikeye işaret eden ya da tepki vermeyi gerektiren düşünceler olarak algılamamasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle o düşünceleri zihinlerinden kolayca uzaklaştırabilirler. Bilişsel Davranışçı Terapi, takıntılı düşüncenin sizde ne anlam ifade ettiğine, sizin o düşünceye olan davranışsal tepkinize odaklanır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?