Hiç kuşkusuz inme riskini artıran en önemli faktör, kan basıncının yüksek olması. Öyle ki İsveç’te yapılan bir araştırmaya göre; inmelerin yüzde 35 gibi önemli bir oranı tansiyon hastalığına bağlı gelişiyor. Bu nedenle yüksek tansiyon probleminiz varsa kan basıncınızın kontrol altında olması için tedavinizi asla aksatmayın, diyetinizde tuz miktarına da dikkat edin.
Sigara da en önemli risk faktörlerinden biri. Yapılan çalışmalar günde 1 paket sigara içmenin inme riskini 2 katın üstünde artırdığını ortaya koyuyor.
Diyabet damarlarda dolaşım bozukluğuna yol açarak inme riskini artırıyor. Yapılan araştırmalar diyabetin inme riskini 2 kat artırdığını ortaya koyuyor. Bu nedenle diyet ve gerekiyorsa ilaç tedavisiyle kan şekerinizin dengede kalmasını sağlamayı asla ihmal etmeyin.
İnme (felç) geçiriyorsanız hemen 112’yi arayın! İlk 4 saat tedavi için çok önemli!
ABD’de yapılan bir araştırma; spordan uzak ve hareketsiz bir yaşamın inme riskini en az yüzde 20 artırdığını ortaya koyuyor. Bunun nedeni ise hareketsiz yaşamın damar duvarlarında bozukluğa yol açması. Haftada en az 3 gün 45’er dakika düzenli tempoda yürümeyi alışkanlık haline getirin.
Uyku apnesi veya uykuda hareket bozuklukları, uykusuzluk gibi diğer uyku hastalıkları nedeniyle inme riski önemli derecede artıyor. Hem ülkemizde hem de Avrupa Birliği’nde yapılan çalışmalar bunu destekliyor. Eğer sabahları uykunuzu alamamış hissediyorsanız veya gündüz uykuluysanız mutlaka bir uyku hastalıkları uzmanına başvurun.
Sağlıksız beslenmek de inme riskini artıran etkenler arasında yer alıyor. Hayvansal yağlardan, kırmızı etten ve işlenmiş karbonhidratlardan zengin beslenen kişilerde inme riski sağlıklı beslenen kişilere göre daha fazla. Yapılan çalışmalar sağlıklı beslenmenin inme riskini azalttığını ortaya koyuyor. Bunun için sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeli, beyaz eti düzenli tüketmeli ve kırmızı et tüketimini kısıtlamalısınız. Ayrıca çilek, dut, karadut, ahududu ve yabanmersini gibi küçük meyveler de, içerdiği damar koruyucu etkileriyle inme riskini düşürüyorlar.
LDL, bir başka deyişle kötü huylu olarak adlandırılan kolesterol tipinin yüksekliği ile inme riski arasında doğrusal bir ilişki var. Eğer LDL değeriniz yüksek ise diyetinize çok dikkat etmeli ve gerekirse ilaç kullanmalısınız.
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu “Fazla kilolar inme riskini arttırır. Bel çevresi kadınlarda 88 cm’yi, erkeklerde 102 cm’yi aşarsa inme yönünden dikkatli olunması gerekir. Ayrıca bel/kalça oranının da 1’den düşük olması, inme riskini azaltır” diyor.
İnme beyin damarlarındaki tıkanma veya kanama sonucunda güç ve his başta olmak üzere bazı işlevlerin ani kaybı olarak nitelendiriliyor. Kol ve-veya bacakta güç kaybı, his kaybı veya değişikliği, yarım görme veya çift görme, konuşma bozukluğu veya denge bozukluğu inme habercisi olabiliyor. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu bu durumda hiç zaman kaybetmeden bu tedavinin yapılabileceği bir hastaneye başvurmanın yaşamsal öneme sahip olduğu uyarısında bulunarak, “İnmenin ilk belirtileri ortaya çıktıktan sonra ilk 3 saat içerisinde tedaviye başlanması en ideal durumu oluşturuyor. Bazen bu süre 6 saate kadar uzatılabiliyor. Ancak akılda tutulması gereken şey, belirtiler başladıktan sonra, başka hiç bir şeyle oyalanılmadan doğrudan hastaneye başvurulması gerektiği” diyor. Erken müdahale edildiğinde beynin beslenmesinde problem oluşturan pıhtı ortadan kaldırılabiliyor, böylece felç, konuşma, denge bozukluğu gibi kalıcı hasarlar önlenebiliyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?