Kalp ve damar hastalıklarını bir ailenin fertleri gibi düşünmek gerekir. Bu ailenin bir ferdi ile tanıştığınızda eğer aranıza sınır çekmezseniz, maalesef zararlı olan diğer fertlerle de tanışmanız kaçınılmazdır. Kalp ve damar hastalıkları çok yavaş hayatımıza girerler ve aslında bizimle yaşarken hayatımızda var olduklarını pek anlamayabiliriz. Ancak davet eden ve onlara kapıyı açık tutan unsurları biliyorsak, varlıklarını hissettiren ip uçlarını tanıyorsak gereken önlemleri alarak onları hayatımızdan uzak tutabiliriz.
Hipertansiyon; yaşlanma ile görülme sıklığı artan bir hastalıktır. Ailenin en sık belki de ilk tanışılan üyesidir. Toplum da her 3 kişiden biri hipertansiyonla tanışır. Ani ve çok yüksek değerlere çıkmadıkça çoğu zaman hissedemeyiz. Hipertansiyona davetiye çıkartıyor muyuz yoksa o sessizce zaten hayatımıza girmiş mi anlamak için nasıl yaşadığımızı gözden geçirmek yeterlidir.
Çok fazla unlu, şekerli gıdalar tüketiyor muyuz?
Fazla ekmek yiyor muyuz? Bunun esmer çok tahıllı vs olması daha yararlı anlamına gelmiyor. Çok fazla meyve, meyve suyu, meşrubat, alkol tüketiyor muyuz?
Çok fazla hazır yiyecek veya paketli yiyecekler, atıştırmalıklar, katı yağlar ve çok yağlı hayvansal gıdalar yiyor muyuz?
Hareketsiz bir yaşantımız var mı? Kilo fazlamız var mı?
Bunlar kalp ve damar hastalıkları ve hipertansiyon için açık davetiye verdiğimiz en kusurlu yaşam alışkanlıklarımız.
Bedenimiz aslında bizimle sürekli kendi dilinde konuşur. Bize bir şeylerin eskisi gibi gitmediğinin sinyallerini verir. İç sesinizi çok önemseyin. Eskiye oranla daha çabuk yorulmak, güç ve enerji hissetmemek. Çabuk nefes nefese kalmak. Yürürken göğsünüzde bir dolgunluk, tıkanıklık veya yanma hissetmek; hatta bu sebeple durup soluklanmak ihtiyacı duymak. Uykudan kalktığınız halde oldukça yorgun ve enerjisiz hissetmek. Sık baş ağrısı, kulak çınlaması, bulanık görme, burun kanaması atakları, düzensiz kalp ritmi, çarpıntı olması dikkatimizi çekmesi gereken hallerdir.
Ayda bir defa tansiyonumuzu doğru ölçüm tekniğiyle ve güvenilir bir cihazla ölçerken tansiyonumuzun rakamsal olarak değerinin farkında olmak önemlidir. Sıklıkla 140/90 civarında tansiyona sahip birçok kişi yukarda yazılan bulguların çok azını hisseder. Bu durumu hareketsizlik, alınan kiloya yorumlar ve tansiyon yüksekliğinin olabileceğini hiç aklına getirmez. Normalde her yaş için tansiyonumuz ideal olarak 130/85 mmHg in altında olmalıdır. Ancak gün içinde tansiyonumuz iniş çıkışlar gösterir. Bu nedenle bu rakamların üzerinde bir seyir varsa 1 hafta 10 gün gibi sabah akşam takip edilerek hangi aralıkta seyrettiğinin farkına varılması gerekir.
Yılda en az bir defa rutin kan testleri ile, açlık kan şekeri, kan yağları, karaciğer ve böbrek fonksiyonları ve buna ek olarak hekimin riskinize ait öngördüğü diğer testler yapılmalıdır.
Unutmayalım ki; Kalp ve damar hastalıkları risk faktörleri ailesi birbirine bağlıdır ve mutlaka birinin varlığı neticesinde diğerleri de bir süre sonra hayatınıza girecektir. Bu risk faktörleri erken dönemde teşhis edilmezlerse ilerleyen yaşımızda kalp yetmezliği, damar tıkanıklığı ve neticesinde kalp krizine sebebiyet verecektir. Bununla birlikte ritim bozukluğu, ana atar damarda tıkanma genişleme, felç, erken bunama, beyin kanaması, böbrek yetmezliği, körlük gibi çok ciddi hastalıklara dönüşerek yıllar önce bizim hayatımıza girdiklerini bize hatırlatacaklardır.
Sağlıklı ve mutlu bir yaşlılık geçirebilmek için bunun yatırımını da erken yapmak gerekir. Sağlıklı olmak; doğru beslenmek, egzersiz yapmak, sosyal çevreyle ve iç dünyanızda iyi ilişkiler kurmak, kendinizi geliştirmek gibi bütünsel bir yaşam biçimini içeriyor.
Vücudunuza kulak verin, düzenli olarak sağlık kontrollerinizi yaptırın.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?