Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) bir kişinin suçlu olup olmadığını belirlemek için kullanılabilecek umut verici bir yöntem. Bu teknoloji, kan akışındaki değişiklikleri farkederek beynin hangi bölgesinin aktif olduğunu gösteriyor. Belgeselin bir bölümünde, Alda adlı denek fMRI deneyine katılıyor. Bir çekmeceden araştırmacıya ne ‘çaldığını’ söylemeden yüzük veya saati alması isteniyor. Daha sonra Alda MRI taramasına giriyor ve çaldığı nesne hakkında yalan söylemesi isteniyor. Tarama sonucunda araştırmacı Alda’nın yalan söylediğini rahatlıkla anlıyor çünkü yalan söylediği andaki beyin aktivitesi, normal anlardaki beyin aktivitesinden farklı olarak beliriyor.
Bilim insanları beyin taramalarıyla bir insanın yalan söylediğini yüzde 70 ile 90 doğruluk oranıyla buluyor. ABD’nin Stanford Üniversitesi’nde psikolog ve sinirbilimci olan Anthony Wagner, beyin taraması yönteminin ‘bir sorunu olduğunu’ belirtti. Wagner, “Beyin, kişi sadece suç işlediğini düşünse de aynı faaliyeti gösteriyor” dedi.
Zan altındaki bir bireyin beyninin taranması aynı zamanda kişinin mahremiyeti açısından da tartışılıyor. ABD’nin Kuzey Carolina eyaletinde bulunan Duke Üniversitesi hukuk profesörü ve Nita Farahany, “Bir zanlı polisin kendisine beyin taraması yapmasını engelleyecek nasıl bir anayasal veya başka türlü yasal korumaya sahip olabilir? Eğer bir suçtan şüpheli duruma düştüysek, bu tip bir uygulamadan koruyacak kesin hiç bir şey yoktur” yorumunda bulundu.
Beyin taramalarının kullanıldığı varsayılan durumda bile, insanların sistemi alt etme ihtimali var. Farahany, Wagner’ın fMRI taramalarıyla kişinin bir resme olan yakınlığını ölçtüğü deneylere katıldı. Wagner, bir suçlunun suçunu gizlemek için yapabileceği gibi, Farahany’dan sistemi kasten kandırmaya çalışmasını istedi. Farahany oldukça başarılı oldu ve Wagner resimlerle Farahany’nin yakınlığını sadece yüzde 70 oranında doğru bilebildi. Bu sonuca rağmen beyin taramalarının görgü tanığı şahitliklerinde çok yararlı olabileceğini belirten Farahany, “Teknoloji günümüzde kullanılan bir çok yöntemden daha güvenilir ve doğruluğu her geçen gün insanların düşündüğünden çok daha hızlı şekilde artıyor” dedi.
Sinirbilimindeki gelişmeler, suçlu ve suç işleme potansiyeline sahip bireylerin beyinleri hakkında bilgiler veriyor. ABD hukuk sisteminde 18 yaşını doldurmuş kişiler yetişkin sayılıyor ve suçlular ona göre yargılanıyor. Yeni araştırmalar, ergenlerin beyinlerinin 20’li yaşlara kadar gelişmeye devam ettiğini söylüyor. Beyindeki dürtülerin kontrolünü sağlayan alın korteksi, 25 yaşına kadar tam olgunlaşmıyor.
Çalışmalar ruh hastası bireylerin beyinlerinin, sağlıklı beyinlerden farklı olduğunu da gösterdi. Beynin duygusal merkezi limbik sistem, ruh hastalığı tehşisi konmuş bireylerde daha az yoğun. Bu tip bulgular, suçluların beyinlerindeki zayıflıkları kendi hareketlerinin nedeni olarak göstermesine ve “Beni değil, beynimi suçlayın” demesine neden oluyor. Sinirbilimciler insanları neyin suçlu yaptığını araştırmaya devam ederken, bu araştırmaların toplum tarafından nasıl kullanılacağı bilinmiyor .
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?