Tedavide kullanılan klasik kemoterapi ilaçlarında bile kanser tiplerinin bazı alt gruplarında daha etkili olduğu bazılarında hiç etkisi olmadığı gösterildi. Hardal gazının 1. Dünya savaşında kullanılması, sonrasında 1940’lı yıllarda Nitrojen mustard adındaki ilk kemoterapi ilacının keşfinden bu yana yaygın olarak kullanılan kemoterapi ilaçlarının seçiminde kanserin bazı özelliklerini dikkate almaktayız. Bir kemoterapi ilacı akciğer kanserinin bazı patolojik alttiplerinde etkili iken bazılarında etkili olamamaktadır.
Bir baş boyun tümörü olan orofarinks kanserlerinde bir virüsün varlığı tedaviye yanıtı öngörmemizi sağlıyor. Bazı merkezi sinir sistemi tümörlerinde bazı kromozomlardaki kısmi kayıpların varlığının tespiti kemoterapi verme kararımızı etkilemektedir.
Kemoterapi dışında kanser tedavisindeki hedefe yönelik ilaçların kullanımında da sıklıkla moleküler, genetik testlere gerek duyulmaktadır. Kolon kanseri tedavinde kemoterapi yanında verilecek hedefe yönelik ilacın seçimi tümör dokusunda bazı genlerde mutasyon olup olmamasına bağlıdır. Akciğer kanserinde hap olarak kullanılan hedefe yönelik ilaçların kullanılabilmesi tümörde ilacın hedefinin varlığına bağlıdır. Malign melanom adındaki cilt kanseri tedavisinde bir gendeki mutasyon varlığı bazı özel tedavi ilaçları ile tedavi şansının olduğunu göstermektedir.
Kemoterapi ve hedefe yönelik ilaçların yanı sıra immünolojik tedavi yöntemleri ağırlık kazanmaya başladı. O kadar ki kanser ile ilgili klinik çalışmaların yaklaşık beşte biri bu yöntemlerle ilişkilidir. Bu immünolojik tedavilerin son halkası olan immünoonkoloji ilaçları da kanser tedavisinin bir parçasıdır. Bu ilaçların etkin olması kanserin immünojen özelliği olmasına bağlıdır.
Kanser hastalarını daha etkin tedavilere ulaştıran testler artık Türkiye’de
Bu ilaçlar immünojen bir tümör olan malign melanomda etkin olarak kullanılmaktadır. Yine bu ilaçlar meme kanserinin ancak immünojen özellik gösteren tiplerinde etkili olabilmektedir. Son yapılan çalışmalar bir immünoonkoloji ilacının etkinliğinin kanser tipinden bağımsız olabileceğini gösterdi. Bu ilacın etkili olabilmesi için DNA onarım mekanizmalarının birinde hasar olması yeterliydi. Bu gelişme belki de ileride kanserin adlandırılmasını değiştirecektir. Prof. Dr. Bülent Karagöz, ‘’Kanserin bireyselleştirilmiş tedavisindeki bu denli hızlı gelişme biz doktorları tıp fakültesi yıllarında sık duyduğumuz bir cümleye götürüyor: “HASTALIK YOKTUR, HASTA VARDIR” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?