Yenidoğan bebeğin immün ve fagositel sistemiyle birlikte birçok özelliğinin gelişmemiş durumda olduğunu belirten Prof. Dr. Sanal, şu bilgileri verdi: “Adelyon ve midrasyon fonksiyonları yapılamaz, enfeksiyon bölgesine ulaşan fagosit sayısı yetersizdir. Hafıza p hücresi sınırlı, stokin yapımı azdır. Antikor yapımı sınırlı, izotip değişimi az, igk1 ve igk3 yapımı ileri dönemlerde olgunlaşır. Peroterial düzey düşüktür ve yedi yaşlarına kadar yeterli düzeye ulaşmaz. Bağımsız antijenlere cevap yetersizdir. Bütün bu etkenlerden dolayı immün sistemi tam gelişmemiş durumdadır. Bu da bebeklerin enfeksiyona ve alerjik hassasiyetlere daha açık olmasına neden olmaktadır.”
Yenidoğanın savunmasız döneminde anne sütünün sade iyi bir besleyici değil aynı zamanda önemli bir koruyucu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sanal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anne sütünde bebek organizmasının ihtiyaç duyduğu birçok koruyucu bulunmaktadır. Ve içeriğindeki çeşitli faktörler direkt veya endirekt olarak etki gösteren antimikrobiyal aktiviteye sahiptir. Bunlar, immün fonksiyon gelişimini stimüle ve modüle edebilme, antiinflamatuvar etki ile bebeğin dokularının büyüme ve gelişmesini arttırma fonksiyonlarıdır. Bunlar bebeğin dokularının sağlıklı gelişiminde önemli bir role sahiptir. Anne sütünde, immün sistemin güçlenmesinde etkileri bulunan laktoferin, oligosakkarit gibi karbonhidratlar çeşitli mekanizmalarla mikroorganizmalara karşı koruma sağlarlar.”
Annenin karşılaştığı mikroorganizmalar ve gıda antijenlerinin gastroenteronial sistemin lenfoid dokusuna işlendiğini belirten Prof. Dr. Sanal, “Prime olan lenfositler veya efektör lenfositler veya spesifik immün klefikler, lenfotik kanallar aracılığıyla meme bezlerine kadar ulaşırlar. Bu şekilde anneden bebeğe pasif olarak immün hücreler ulaştırılmış olur.
Anne sütünde immünolojik fonksiyonu bulunan laktoperin, bakteri ve virüsleri bloke etme gücüne sahiptir ve immün sistemin gelişmesine katkıda bulunur. Karbonhidratlardan orogosakkoritler ve glikoz poligatlar mikrobiyal vigaz olarak rol oynar. Prebiyotik etki gösterirler ve bakterinin çoğalmasını bloke edebilirler” dedi.
İnflamasyonu, dokunun enfeksiyon, toksit ajanlar veya hücre hasarına verdiği kompleks bir reaksiyon olarak tanımlayan Prof. Dr. Sanal, sözlerini şöyle noktaladı: “İnflamasyon enfeksiyonu kontrol etmekte ve doku tamirinde yararlı etkilere sahiptir. Ancak doku hasarına ve hastalığa da yol açabilir. İnflamasyon süt çocuğunda da yararlı bir koruma mekanizmasıdır. Ancak kontrol altına alınmayan inflamatuvar cevap enfeksiyon ve otoimmün hastalıklara neden olabilirler.
Anne sütündeki çeşitli faktörler inflamatuvar cevabı bir denge içinde azaltır, dolayısıyla anne sütünün antiinflamatuvar etkileri süt çocuğunda çok önemlidir. Erken ve geç dönemde inflamasyona bağlı hastalıkların ortaya çıkmasını önleyebilir. Anne sütünde çok sayıda antiinflamatuvar ajanlar mevcuttur ve bunlar direkt etkiye sahiptirler. Anne sütünün kompleks yapısı ile ilgili yeni bilgiler giderek artıyor. Mevcut bilgiler anne sütünün kısa ve uzun vadeli çok sayıda yararı bulunduğunu gösteriyor.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?